TÜRBESİNİ VE TEKKESİNİ KORUYAMADIĞIMIZ TARİHİ VE KÜLTÜREL DEĞERLERİMİZDEN "AHÎ SİNAN BABA"
Yayınlanma :
16.09.2021 08:59
Güncelleme
: 16.09.2021 08:59


Vefat tarihi bilinmeyen Ahî Sinan’ın türbesi, Denizli Merkez Deretekke Mevkii’nde, şimdiki Ahî Sinan Caddesi üzerinde, İlbadı Mezarlığı’na giderken sol tarafta, yol üzerinde, mezara yüz metre mesafede, aşağıda fotoğrafını verdiğimiz “Çengel Yapı Elemanları” adındaki ticarethanenin bulunduğu yerde olduğu söylenmektedir.
Ancak, 1930’lu yıllarda Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu kapsamında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce, Ahi Sinan’ın Türbesi’nin de bulunduğu 1000 metre kare büyüklüğündeki tekke arazisi, özel şahıslara satılmıştır. 1970’li yıllarda da Faytoncu Osman adında bir cahil, define arama bahanesi ile türbeyi talan etmiştir. Yer sahibi de türbeyi tamir ettirmesi halinde ticaret yapamayacağı düşüncesiyle türbenin kalan enkazını ortadan kaldırmış ve yerine iş yeri kurmuştur. Yani Denizli ticaret ve sanayisinin bu günkü seviyesine ulaşmasında büyük emekleri olan Ahî Sinan’ın türbesi ve tekkesi yok yere yıkılmış ve kaybedilmiştir.
1333 yılında Denizli’ye gelen Arap Gezgin ve Tarihçi İbni Battuta (1304 – 1369), o zamanlar şehir merkezi durumunda olan Kaleiçi’ne gelmiştir, Ahi Sinan ve Ahi Duman tekkeleri hakkında şu bilgileri vermiştir: “Şehre girdiğimiz sırada çarşıdan geçerken dükkânlardan birtakım insanların hayvanlarımızı çevirerek terbiyelerini asıldıklarını gördük. Bir başka grubun ise bunları durdurarak onlarla çekişmeye başladıklarını gördük.
Aralarında çekişme uzayıp kızışınca bazıları hançerlerini çekip ötekilerine saldırmaya kalkıştılar. Konuştuklarını anlamadığımızdan korkmaya başladık ve bunların yol kesen Germiyanlılar olduğu kuşkusu ile bu şehrin onlara ait bulunduğu, malımıza, canımıza kastettikleri kaygısına düştük. Sonra Cenabı Hak bize Arapça bilen, hacca gitmiş bir adamı halk etti.
Ondan, bunların bizden ne istediklerini sordum. Dedi ki, bunlar Ahilerdir. Bizimle ilk karşılaşanlar Ahi Sinan’ın yoldaşları, sonradan gelenler ise Ahi Duman’ın (Toman) kardeşleri imiş. Her iki taraf da bizim kendi yanlarında misafir olmamızı isterler, bu yüzden çekişirlermiş. Onların göstermekte olduğu yüksek misafirperverliğe hayran olmamak elde değildi. Nihayet işi kura çekmek suretiyle halletmek yoluna düşüp sulh oldular. Kim kazanırsa önce o tarafın tekkesine misafir olmamız kararlaştırıldı.
Kura, Ahi Sinan takımına düştü. Adı geçen, bunu haber alınca yanında kendi yoldaşlarından bir grupla gelip bizi karşıladı ve hep beraber onun tekkesine giderek misafir olduk. Bize derhal çeşitli yiyecekler getirdiler. Dinlendikten sonra Ahi Sinan, hepimizi hamama götürdü ve benimle birlikte hamama girerek hizmetimi bizzat gördü. Öteki yoldaşlardan üçü-dördü tekrar büyük bir sofra kurdular.
Çeşitli meyveler ve tatlılar ikram ettiler. Yemekten sonra ise Kur’an’ı Kerim’den bazı ayetler okuyan hafızları dinledik. Arkasından da hepsi raks ve sema etmeye başladılar. Gelişimizin haberi Sultana’a (İnanç Bey) duyurulmuş olduğundan ertesi akşam, bizimle görüşmek istediği için aşağıda açıklayacağımız veçhile onu ve oğlunu ziyaret maksadıyla konağına gitmiştik.” demektedir.
Sağlık ve esenlikler olması dileklerimle…
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: