Tarihte Türkler, başka toplumlara göre kadına, daha çok önem ve değer vermiş. Bundan dolayı Türk toplumunda kadının saygın bir yeri vardı. Türk kadını tarihte, evin bütün işlerini yapmış ve çocuklarını yetirmiş.
Erkeklerin savaşa gittiği zamanlarda, erkeklerin işlerini üstlenmiş. Issız dağ başlarında sürülerini gütmüş. Ata binmiş, ok atmış, kılıç kullanmış, gerekirse düşmanla savaşmış. Bundan dolayı Türk kadınının toplumdaki yeri, hemen erkeğin yanı başı olmuş.
Türk kadını, ailede söz sahibi olduğu kadar siyasette, ekonomi ve devlet yönetiminde de söz sahibi olmuş. Orta Asya'da kurulan ilk Türk devletlerinde, kadın ve erkek eşit haklara sahipmiş. Devlet törenlerinde, sultanın sol tarafında oturmuş, sultana yardımcılık edermiş.
Rivayet odur ki, bir gün Cengiz Han, tüm hanlarını (beylerini) huzurunda toplamış, sol yanına da eşini oturtmuş ve: "Ben Hanlar Han'ı Cengiz Han, hepinizin hanıyım." demiş. Sonra eşini göstermiş ve: "Bu da benim ‘Han’ım." demiş. İşte erkeklerin "eşim" anlamına söyledikleri "hanım" kelimesi oradan geliyormuş.
Hatta bazı Türk devletlerini Türk kadınları bile yönetmiş. Mesela Saka Türk Devleti’nin ilk kadın hükümdarı “Tomris Hanım” (Milattan Önce 550-600) adında son derece cesur, akıllı ve güzel bir kadınmış. Yine Buhara hükümdarı olan Beydun ölünce, yerine eşi Kabaç Hatun, Buhara Melikesi olmuş, Buhara Emirliği’ni yönetmiş. Ahî Evren’in eşi Fatma Bacı “Bacıyan-ı Rum” teşkilatını kurmuş, Selçuklu Devletindeki kadın üreticinin emeğini ekonomiye kazandırmış.
Osmanlı Rus Savaşı'nda Nene Hatun, Erzurumlular ile birlikte Rus askerlerine karşı kahramanca savaşmış. Çanakkale Savaşlarında şehit düşen kocasından kalan tek hatırası küpelerini satarak tüfek alan Çete Emir Ayşe, Kurtuluş Savaşı’nda iki arkadaşı ile birlikte Yunan ordusuna karşı savaşmış, İstiklal Madalyası sahibi bir Türk kadınıdır.
İşte kahraman Türk kızı Fatma Yıldız Hanım da, III. Haçlı seferleri sırasında, 1189–1192 yıllarında, Denizli ve çevresini Haçlılardan koruyan Yıldız Bey’in kızıdır. Fransa Kralı VII. Lois kumandasındaki Haçlı orduları, Antalya üzerinden Kudüs’e ulaşabilmek için Efes yoluyla Sarayköy yakınlarına, Büyük Menderes kıyılarına gelmiş.
Denizli’deki Türkmen birliklerinin başında olan Fatma Yıldız Hanım da, Büyük Menderes kıyısında pusu kurmuş ve yaptığı ani baskınlarla Haçlı ordusunun bir kısmını perişan etmiş. Bununla yetinmemiş, Denizli şehrindeki bütün yiyecek, içecekle birlikte Denizli halkını dağlara çıkarmış ve Denizli’yi boşaltmış.
Büyük Menderesi geçebilen Haçlı askerleri şehri insansız, yiyecek ve içeceksiz bulunca perişan bir vaziyette Antalya’ya geçmek üzere Honaz Dağı eteklerindeki yol vasıtasıyla, Antalya’ya ulaşmak için Cankurtaran istikametinde yola devam etmek istemişler. Fakat o bölgede pusu kurmuş olan Türk kuvvetlerince yok edilmişler. Ve Fatma Yıldız Hanım, yaşadığı yıllarda, ülke savunmasına önemli katkı sunmuş kadın kahramanlarımızdan birisi olmuş.
Aşağıda görüntüsü olan mezarda metfun bulunan kahraman Türk kızı, Haçlı Savaşlarında Denizli ve çevresini koruyan, Yıldız Bey’in kızı Fatma Yıldız Hanım’a aittir. Türk Jan Dark’ı (1412-1431 yılları arasında yaşamış olan Jan Dark Fransa’nın en büyük ulusal kadın kahramanı) diye anılan Fatma Yıldız Hanım’ın mezarı, Denizli merkez İlbadı Mezarlığı’nda, 2. Sanayi Sitesi tarafından giriş kapısı karşısındadır.
Mezar, mermer işlemelerden yapılmıştır. 100 x 240 santimetre boyutlarında, 80 santimetre yüksekliğinde, normal bir kabir şeklindedir ve türbe binası ve kitabesi yoktur. Yakın tarihlerde, beyaz mermer üzerine, hakkında yazılan bilgide “ Yıldız Bey’in Haçlılara karşı yaptığı savaşta askerlerin gevşeklik göstermesi üzerine Yıldız Bey’in kızı Fatma, kılıcını çekip er olan arkamdan gelsin deyip ileri atılmış ve askerlere teşvik ederek şehit düşmüştür. Şehit Fatma Yıldız Hanım metfundur. Ruhuna Fatiha.” şeklinde yazılmıştır.
Sağlık ve esenlikler diliyorum...