Üzüm Dedesi Türbesi, Denizli-Markezefendi ilçesi, Akkonak Mahallesi'nde Üzüm Dedesi Camisi bahçesindedir. Asıl adı “Hüseyin”, mahlası da “Hulûsi”dir. 1837 yılında, İzmir-Bayındır’da doğmuş. Babası Çıkrıkçızade Süleyman Efendi’dir. Küçük yaşta mektep ve medreseye verilmiş, Arapça ve Farsça ile birlikte o devirde öğretilen dersleri tahsil etmiş. Elimizde 71 şiirden oluşan bir divanı vardır.
Bayındır ilçesinin Ergenli köyündeki bir düğünde, gençler arasında çıkan kavga arasında kalan Hüseyin, yaralanarak koma halinde iken zabitler tarafından bulunmuş. Olayda bir kişi de ölmüş. Olayın tek faili gibi görünen Hüseyin, bazı kişilerin yalan ifade vermeleri sonucu 1865 yılında 29 yaşında iken, haksız yere hapse atılmıştır. Bayındır, Tire, Aydın, İzmir, Kıbrıs ve Denizli hapishanelerinde olmak üzere 1876 yılları arasında toplam 11 yıl hapis yatmış.
Denizli hapishanesinde yatarken Nakşibendi Şeyhi Hasan Feyzi Efendi’ye mürit olmuş, çıktıktan sonra da Hasan Feyzi Efendi’nin Tekkesinde eğitimine devam etmiş. Hasan Feyzi Efendi Hakk’a yürüdükten sonra da onun yerine geçmiş ve postnişin olmuş. Tekkede talebe yetiştirmeye devam etmiş. 70 yaşında iken 1907 yılında vefat etmiştir.
Hüseyin Hulûsi Efendi, dervişlerinden Halil İbrahim Ferdi’nin bağında, üzüm asmalarının arasında gezmekten çok hoşlanırmış. Bir gün, bağda gezerken “vefat ettiğinde bu asmaların arasına defnetmelerini” söylemiş. Bu arzusunu müritleri yerine getirmiş, vefatından sonra üzüm asmaların arasına defnetmişler. Bir yıl sonra da, bu günkü türbesini yapılmış.
Rivayet odur ki: “1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yapıldığı gece, Üzüm Dedesi’nin türbesinde çok hareketli anlar yaşanmış.
Karcı Dağı eteklerinde, Yeşilköy’de (Gerzele) türbesinde metfun Server Gazi ve “Kırklar” olarak bilinen yiğitleri, at sırtında Üzüm Dedesi’nin türbesine gelmişler. Türbenin önünde tozu dumana katmışlar. En öndeki Server Gazi’nin yanında beyaz bir at boş durmaktaymış. Gaziler, hep bir ağızdan ellerindeki sancakları kaldırıp indirerek üç defa tekbir getirmişler. Üzüm Dedesi’nin türbesi bir nur topu haline gelmiş ve demir kapısı açılmış.
Türbeden çıkan Üzüm Dedesi gelenleri selamlamış ve Server Gazi’nin yanındaki beyaz ata binmiş. Rüyayı gören kişi önlerine çıkıp bunun ne anlama geldiğini ve nereye gittiklerini sormuş. Cevap: “Kıbrıs’taki askerlerimize yardıma gidiyoruz.” demişler.
Mahalle sakinlerinden birisi henüz 15-16 yaşlarındadır.
Üzüm Dedesi Türbesi’nin yanında bağları vardır. Hafize ninesiyle birlikte bağda bağa gitmişler. Hafize Nine:“Oğlum, ben Kur’an okuyacam, sen devamlı Üzüm Dedesi Türbesi’ne bak” demiş ve okumaya başlamış. Bir süre sonra, Yeşilköy sırtlarından gözlerini kamaştıran bir ışık görünmüş. O güne kadar hayatında böyle kuvvetli bir ışık görmemiş. Bu ışık ince bir şerit halinde gelmiş ve türbenin kubbesine konmuş.
Türbe bir ışık yumağına dönüşmüş, ışıl ışıl olmuş. Çocuk: “Hafize nine bak, Türbede ışık var.” demiş. Hafize Nine: “Evladım, o nurdur. Server Gazi Türbesi’nden gelir, Üzüm Dedesi’nin Türbesi’nde iki nur olurlar, oradan İlbadı Mezarlığı tarafına uzanır bunlar… Oradaki Yediler’i de alıp dokuz nur halinde Çökelez Dağı’ndaki Ellez Dede yatırına giderler.” demiş.
(Kaynak: Denizli'nin Evliyaları ve Türbeleri, Selvi Yayınları, İbrahim Afatoğlu)
“Her geleni Hızır, her geceyi Kadir bilmek” anlayışı ile Türk Milleti’nin Kadir Gecesi’ni kutluyorum.