Yatağan Baba Türbesi; Serinhisar ilçesi, Yatağan kasabasının güneyinde, Yatağan Mezarlığı’nın içerisindedir. Muhtemelen 14. yüzyıl yapısıdır. Bugün birçok tamirata ve değişikliğe rağmen türbe, eski yapı tarzını korumaktadır.
Yatağan Baba Türbesi’nde yan yana üç mezar bulunmaktadır. Sol tarafta, en baştaki Yatağan Baba’nın sandukasıdır, ortadaki eşi Hacer Hanım’ın, sağdaki sandukanın da kızının olduğu söylenmektedir. Bazı anlatımlara göre de üçüncü sandukanın oğlu Orhan’a ait olduğu ifade edilmektedir.
Yatağan Baba’nın 12. yüzyılın son yarısı ve 13. yüzyılın ilk yarısında yaşadığı tahmin edilmektedir. Denizli Bölgesi’nin özellikle Acıpayam Bölgesi’nin Türk vatanı ve İslam memleketi olması yolunda mücadele etmiş gaziderviş, eren ve evliya olduğu sanılmaktadır. Yazılı kaynaklarda hakkında bilgi yoktur.
Acıpayamlı Öğretmen-Yazar Ali Vehbi Aykota’nın anlattığı rivayete göre; III. Haçlı Orduları, büyük bir kuvvetle, İzmir ve Aydın tarafından gelerek Denizli'yi ele geçirip, Karaağaç Ovası'ndan Burdur üzerine doğru ilerlemişler. Bunun üzerine 1195 yılında Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev, Osman Bey (Yatağan Baba) ve Baklan İlçesi’nde türbesi bulunan Hüsameddin Bey (Hüsameddin Dede) komutasındaki birlikleri düşman üzerine göndermiş. Bu sırada Burdur Gölü kıyılarında büyük çatışmalar olmuş. Düşman, yine umduğunu bulamayarak geriye çekilmek zorunda kalmış.
Bu çarpışmalardan sonra Hüsameddin Bey (Hüsameddin Dede) komutasındaki birlikler, Dinar üzerinden Çivril ve Çal tarafına gitmişler ve o bölgenin fethini sağlamışlar. Osman Bey (Yatağan Baba) komutasındaki birlikler, Burdur - Yeşilova üzerinden Acıpayam Ovası’na girmişler. Bu hareket sırasında, Salda Gölü ve Acıpayam arasındaki Köpek Beli'nde çok şiddetli çatışmalar olmuş. Yine Yatağan’ın içerisinde Türbesi bulunan ve Selçuklu şehzadelerinden olduğu rivayet edilen Abdi Bey Sultan burada yaralanmış.
Salda Gölü kıyısındaki revire getirilmiş ve tedavi edilmiş. Diğer taraftan Osman Bey (Yatağan Baba) ise, emrindeki birliklerle Karaağaç (Acıpayam) Ovası'nın fethine girişmiş. Bu savaştan sonra Osman Bey de, 'Yatağan Baba' olarak anılmaya başlanmış. Savaş sonrası Yatağan'a yerleşen Yatağan Baba, Yatağan kasabasının kurucusu olduğu, adını da Yatağan Baba’dan aldığı görülmektedir.
Yatağan Baba Yatağan’a yerleştikten sonra, yöre insanının eğitimi ve irşadı ile uğraşmış. Bu eğitim ve irşat faaliyetlerini sürdürebilmek için büyük bir tekke kurmuş. Bu tekke 1826 yılına kadar bölgenin en büyük tekkelerinden biri olmuş. 1700’lü yılların başında Yatağan’dan geçen Paul Lucas adındaki Batılı gezgin Yatağan Dede Tekkesi’ne uğramış. İçerisinde 200 derviş barındıran, büyük bir kütüphanesi olan, zengin ve önemli bir Bektâşî Tekkesi olarak vasıflandırmıştır.
Paul Lucas’ın gelişinden yaklaşık 200 yıl sonra da yine Batılı bir gezgin olan F. V. Hasluck, Acıpayam’dan geçerken Yatağan Dede Tekkesi’ne uğramış. O da burasının zengin bir Bektâşî tekkesi olduğundan bahsetmiştir. Daha sonraki yıllarda tekke yıkılmış ve yok olmuştur. Şimdi tekkenin yanında sadece Yatağan Baba’nın türbesi kalmıştır.
Şimdi Denizli’ye yaptığı hizmetlerin huzuru içerisinde, Serinhisar ilçesi, Yatağan kasabası mezarlığında, kendine mahsus türbesinde, ebedi uykusunda yatmaktadır. Yolunuz Serinhisar ilçesi, Yatağan kasabasına düşerse, Yatağan Baba’nın ruhu için bir Fatiha okumayı unutmayın.
(Kaynak: Denizli'nin Evliyaları ve Türbeleri, Selvi Yayınları, İbrahim Afatoğlu)