Aşık Veysel 25 Ekim 1894 yılında, yani bu gün, Şarkışla-Sivrialan köyünde doğmuştur. Bu vesile ile doğumunun 127 yılı dönümünde minnetle anıyor, mekanı Cennet olmasını temenni ediyorum.
Sevgili çocuklar;
İnsanlar, siyah, beyaz, sarı ve kızıl derili gibi çeşitli ten renginde olabilirler. İnsanlar, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Budist gibi dinî inançlarda olabilirler. İnsanlar, Türk, Alman, Arap, Japon gibi milletlerden olabilirler. İnsanlar, o veya bu düşüncede olabilirler. Ama bütün bu çeşitliliğe rağmen dünyadaki en zeki varlığın ortak adı “insan” veya “ademoğlu”dur. Dünyadaki bütün insanlar da Âdem Baba ve Havva Ana’dan türemiş, yani kardeştir.
Yine bu evreni, içinde yaşadığımız dünyayı, dünyanın içerisindeki insanları, hayvanları, bitkileri, dağları, denizleri yaratan Tanrı veya Allah da tektir veya bir tanedir. Bundan dolayı dünyada huzur içerisinde yaşamamız için insanlarla kardeşçe yaşamalıyız. Hayvanları sevmeliyiz. Bitkileri korumalıyız. Tabiatın dengesini bozmadan ondan faydalanmalıyız. Yani sözün kısası “Yaratılanı sevmeliyiz Yaratan’dan ötürü”
Yine insanlar, çeşitli sebeplerden dolayı kulağı sağır, ayağı topal, kolu çolak, başı kel ve Âşık Veysel gibi gözleri kör olabilir. Hayatın doğal akışı içerisinde, her insanın ufak tefek kusurları vardır. Bu farklılık ve kusurlar insanın kardeş olması ve başarması için bahane olmamalıdır.
İşte bütün bunların farkında olan Âşık Veysel şiirlerinde, sevgiye, kardeşliğe, barışa ve dostluğa vurgu yapmıştır. Kör olmasına bahane edip bir kenarda miskin miskin oturmamıştır. Daha çok çalışmış ve başarılı bir insan olmuştur.
Öyleyse başarılı olmak ve mutlu yaşamak için parolamız “Başarısızlıklarımıza bahaneler aramak yerine, başarmak için çareler aramalıyız” olmalıdır.
Aşk ve sevgiyle kalın.