İnsan, yoğun çalışma temposu, vurdum duymazlık, aymazlık ve birazda dikkatsizlik yüzünden geçen yılların kıymetini, yeni bir yıl geldiğinde anlıyor. Her yılbaşı akşamı, geçen yılın muhasebesini yaparken, ihtiyarladığını da, güçten düşmeye başladığını da, yaptığı iyi ve kötü olayların değerlendirmesinden sonra anlıyor. Ve pişmanlık diz boyu sarıyor bütün benliğimizi.
İnsanoğlu, geleceğe değil de; geçmişe saplanıp kaldığı müddetçe bir arpa boyu yol gitmemiz mümkün değil. Ancak biz bunu her yıl yapıyoruz. Pişmanlıklar ön plana çıkarak, “bunu bir daha yapmayacağım” sözü vermesi üzerine aynı hataların sürdürülmesini bir türlü anlamıyorum.
Birde buna, kendilerini dini bütün olarak empoze eden, aslında din adına bir şey bilmeyen insanların
”Yılbaşı Kutlamakbir Müslümana yakışmaz. Çünkü Hristiyanlar o gün İsa (a.s)ın doğum gününü, Yahudiler yortu adını verdikleri kutsal gününü kutluyorlar. Müslümanlar bunu kutlarsa günaha girerler” demeleri yokmu? İşte o zaman ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Zira “Cahil ve aptal insanlara laf anlatmak, deveye hendek atlatmak kadar zordur” bu ülkede.
Oysa bizler Yeni yılın gelmesini kutluyoruz. Ne Noel, nede Yortu gününü kutluyoruz. Aşırılık, kumar, içki yok. Kalplerimizde iyi niyet, dudaklarımızda Allah’a yakaran dualarımız var.
Dini kesimlerin “günah ve Haram” konusunda dayandığı iki ayet-i kerime vardır; Maide Süresi’nin 5. Ayeti “Sizden kim onları dost edinirse, oda onlardandır” ve Nisa Suresi 69.ve 70. Ayeti “Kim Allah ve Rasulü’ne itaat ederse. işte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler. Saddıklar, şehitler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır. Bu lütuf Allah’tandır. Bilen olarak Allah yeter” buyuruyor.
Bu Ayetlerin anlamlarında Yeni yılın günah olduğuna dair, kutlanmamasına dair bir emir yoktur. Sadece İslam uleması, bu ayetlere dayanarak, kutlamalardaki aşırılığı dile getirmişler ve kutlayanlar gibi olunmaması gerektiğine işaret etmişlerdir. Elbette ulema “Ameller niyetlere göredir” düstürunu unutmadan, Müslümanların şuurlu olmasını istemişlerdir.
Noel dediğimiz gün, İsa Mesih’in doğumunu ve yeryüzüne gelişinin anılıp, kutlandığı gündür. Genellikle Batı kiliselerinde 24 Aralık’ta, (eski dönemlerde kullanılan takvim sebebiyle) Doğu kiliselerinde ise 6 Ocak’ta kutlanır. Yani, bizim kutladığımız yeni yıl, ne Noel’dir, ne de Yortu’dur. Biz, Onların adetlerini/ bayramlarını/ kutsal günlerini kutlamıyoruz.
Onlara benzemiyor, onların yaptıklarını yapmıyoruz. Sadece bir yılı geride bırakmanın, yeni bir yıla girmenin heyecanını yaşıyoruz. Ama aşırıya kaçmamak, Allah’ın yasaklarına uymak kaydıyla.. Yoksa şaşalı ve debdebeli kutlamalar, içki ve kumar gibi illetler yüzünden, bu güzel düşüncemiz farkında olmadan günah günü olabilir.
Yılbaşı, eski bir yılın bitmesiyle yeni bir yıla girdiğimiz gündür. Eski yıl için Allah’a şükrederiz ve yeni yıl için O’na dileklerde bulunur, dua ederiz. Bunu yakınlarımızla, sevdiklerimizle sevinç içerisinde yaparız. Sakin kaldığımızda ise hayatımızın muhasebesini yapar ve değiştirmemiz gereken konuları Allah’a diliyoruz.
Bütün bunların hiçbirinde aşırılık, çılgınca partiler, içkinin su gibi aktığı eğlenceler yoktur. Sadelik esastır. Yani, Kendimizi hesaba çekiyor, yaşadıklarımızı hatırlıyor ve yeni yılda hatalarımız varsa, bunları yapmamanın derdine düşüyoruz. Ancak, İslam Dini’nde yasaklanan ve haram olan İçki, Milli Piyango gibi kumar, israf ve aşırılık konusunda hassas davranırız.
Bilinmelidir ki; yüce dinimiz, yeni yıl kutlamalarında yasakladığı bütün olguları hayatımızın her anında yasaklamıştır.
Sevgili okuyucular;
İslamiyet, gelmiş geçmiş bütün dinleri kutsayan, onları insanlık nezdinde Allah adına “tamamlayan” bir Cihan şumul son dindir. Bu yüzden gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin doğumlarına, ölümlerine ve yaptıklarına Kur’an’ın bize bildirdiği üzere iman eden ümmetiz. Bu yüzden, birileri eğlenceli kutlama yapıyorsa, bizim de dua ile gelmiş geçmiş peygamberleri anmamız, dua ile kutlamamızda ne mahsur vardır? Sevdiklerimize hediye vermenin sakıncası nedir?
Kısaca, Yılbaşı; çılgınca ve anlamsız eğlencelerden uzak bir şekilde şükranların ve yeni yıl için duaların sunulduğu bir zamandır. Allah 2021 yılında ülkemize, ailemize ve tüm dünyaya esenlik, sevinç ve bol bereket versin!
Esen Kalın
İnsanoğlu, geleceğe değil de; geçmişe saplanıp kaldığı müddetçe bir arpa boyu yol gitmemiz mümkün değil. Ancak biz bunu her yıl yapıyoruz. Pişmanlıklar ön plana çıkarak, “bunu bir daha yapmayacağım” sözü vermesi üzerine aynı hataların sürdürülmesini bir türlü anlamıyorum.
Birde buna, kendilerini dini bütün olarak empoze eden, aslında din adına bir şey bilmeyen insanların
”Yılbaşı Kutlamakbir Müslümana yakışmaz. Çünkü Hristiyanlar o gün İsa (a.s)ın doğum gününü, Yahudiler yortu adını verdikleri kutsal gününü kutluyorlar. Müslümanlar bunu kutlarsa günaha girerler” demeleri yokmu? İşte o zaman ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Zira “Cahil ve aptal insanlara laf anlatmak, deveye hendek atlatmak kadar zordur” bu ülkede.
Oysa bizler Yeni yılın gelmesini kutluyoruz. Ne Noel, nede Yortu gününü kutluyoruz. Aşırılık, kumar, içki yok. Kalplerimizde iyi niyet, dudaklarımızda Allah’a yakaran dualarımız var.
Dini kesimlerin “günah ve Haram” konusunda dayandığı iki ayet-i kerime vardır; Maide Süresi’nin 5. Ayeti “Sizden kim onları dost edinirse, oda onlardandır” ve Nisa Suresi 69.ve 70. Ayeti “Kim Allah ve Rasulü’ne itaat ederse. işte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler. Saddıklar, şehitler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır. Bu lütuf Allah’tandır. Bilen olarak Allah yeter” buyuruyor.
Bu Ayetlerin anlamlarında Yeni yılın günah olduğuna dair, kutlanmamasına dair bir emir yoktur. Sadece İslam uleması, bu ayetlere dayanarak, kutlamalardaki aşırılığı dile getirmişler ve kutlayanlar gibi olunmaması gerektiğine işaret etmişlerdir. Elbette ulema “Ameller niyetlere göredir” düstürunu unutmadan, Müslümanların şuurlu olmasını istemişlerdir.
Noel dediğimiz gün, İsa Mesih’in doğumunu ve yeryüzüne gelişinin anılıp, kutlandığı gündür. Genellikle Batı kiliselerinde 24 Aralık’ta, (eski dönemlerde kullanılan takvim sebebiyle) Doğu kiliselerinde ise 6 Ocak’ta kutlanır. Yani, bizim kutladığımız yeni yıl, ne Noel’dir, ne de Yortu’dur. Biz, Onların adetlerini/ bayramlarını/ kutsal günlerini kutlamıyoruz.
Onlara benzemiyor, onların yaptıklarını yapmıyoruz. Sadece bir yılı geride bırakmanın, yeni bir yıla girmenin heyecanını yaşıyoruz. Ama aşırıya kaçmamak, Allah’ın yasaklarına uymak kaydıyla.. Yoksa şaşalı ve debdebeli kutlamalar, içki ve kumar gibi illetler yüzünden, bu güzel düşüncemiz farkında olmadan günah günü olabilir.
Yılbaşı, eski bir yılın bitmesiyle yeni bir yıla girdiğimiz gündür. Eski yıl için Allah’a şükrederiz ve yeni yıl için O’na dileklerde bulunur, dua ederiz. Bunu yakınlarımızla, sevdiklerimizle sevinç içerisinde yaparız. Sakin kaldığımızda ise hayatımızın muhasebesini yapar ve değiştirmemiz gereken konuları Allah’a diliyoruz.
Bütün bunların hiçbirinde aşırılık, çılgınca partiler, içkinin su gibi aktığı eğlenceler yoktur. Sadelik esastır. Yani, Kendimizi hesaba çekiyor, yaşadıklarımızı hatırlıyor ve yeni yılda hatalarımız varsa, bunları yapmamanın derdine düşüyoruz. Ancak, İslam Dini’nde yasaklanan ve haram olan İçki, Milli Piyango gibi kumar, israf ve aşırılık konusunda hassas davranırız.
Bilinmelidir ki; yüce dinimiz, yeni yıl kutlamalarında yasakladığı bütün olguları hayatımızın her anında yasaklamıştır.
Sevgili okuyucular;
İslamiyet, gelmiş geçmiş bütün dinleri kutsayan, onları insanlık nezdinde Allah adına “tamamlayan” bir Cihan şumul son dindir. Bu yüzden gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin doğumlarına, ölümlerine ve yaptıklarına Kur’an’ın bize bildirdiği üzere iman eden ümmetiz. Bu yüzden, birileri eğlenceli kutlama yapıyorsa, bizim de dua ile gelmiş geçmiş peygamberleri anmamız, dua ile kutlamamızda ne mahsur vardır? Sevdiklerimize hediye vermenin sakıncası nedir?
Kısaca, Yılbaşı; çılgınca ve anlamsız eğlencelerden uzak bir şekilde şükranların ve yeni yıl için duaların sunulduğu bir zamandır. Allah 2021 yılında ülkemize, ailemize ve tüm dünyaya esenlik, sevinç ve bol bereket versin!
Esen Kalın