Seçimler yaklaşırken, siyasi partilerimizin yetkilileri, milletvekilleri ve vekil aday adayları hareketli günler yaşamaya çabalıyor. Zira, partilerinin Ankara bazında Denizli adına temsil etme yarışları yakında başlayacak.
Ama bir sorun var..!
Siyasi arenada uzun zamandır yaprak kımıldamıyor. Eskiden seçimlere bir yıl kadar hareketlenen kulisler bu yıl yok. Bu kez kimse ortaya çıkarak “bende varım” demiyor.
Bunun sebepleri arasında elbette ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum başta geliyor. İnsanların yaşam şartlarının zorlaşması, hak, hukuk, adalet anlayışının tek düze indirgenmesi ve en önemlisi de korku ikliminin hala sürmesi gibi nedenler siyasi arenayı durdurmuş olabilir mi?
İktidar partileri küçük toplantılarla, muhalefet partileri ise, en küçük yaşam merkezlerini bile dolaşarak, düğün, sünnet ve bazı toplumsal toplantılarda boy göstererek günü kurtarmaya çalışıyorlar. Allah’tan halkımız, içinde bulundukları buhrana rağmen, siyasilerimize söz etmiyor, kötülemiyor.
Gerçi il başkanı ile kavga eden bir vekilden, Genel başkanın imzası olmadan, bir başka siyasi parti yöneticisinin empoze etmesiyle genel başkan yardımcısının “Oluru” ile il başkanlığına getirilen, yönetimini dahi seçmesine izin verilmeyen siyasetçiden, “nasıl olsa iktidarız” anlayışı içinde sahaya bile inmeye tenezzül etmeyen yöneticiden, kendisini kaf dağında görerek, milletvekillerine rest çeken bir siyasetçiden ve toplum nezdinde oy potansiyelini bitirmiş, yerel yöneticinin oylarına güvenen bir siyasi partiden Denizli’ye ne hayır gelir, bilemiyorum.
Üstelik ilimizde yapılan seçim anketlerinde kararsızların hayli fazla olduğu gözlemleniyor. İnsanlar sanki eskiden takım tutar gibi siyasi parti tutmuyormuş gibi, şimdi de anketlerde kararsızları oynuyorlar.
Bence bu kararsızlar, içinde bulundukları sosyal ve ekonomik şartlardan değil, kendilerini temsil edecek siyasi adayların ortaya çıkmamasından; anketlerde ismi geçen kişilerin ise insanlara güven verememesinden böyle davranıyorlar. Ancak sandık önlerine konduklarında, istemeseler dahi eski partilerine oy vereceklerine eminim.
Çünkü, hayat pahalılığı, enflasyon azmışken alış veriş çılgınlığı yapıyoruz. Televizyon kanallarında, gazete manşetlerinde ihale yolsuzluğu, milyon dolarlık rüşvetler, adam kayırmacılık, din adamlarının eskort meselesi, dini anlayışın istismarı, kadın ölümleri, çocuk tacizleri gibi toplumu yakından ilgilendiren olumsuzluklara kimse aldırış etmiyor. “Bal tutan, parmağını yalar” misali, bu tür ahlaksızlık ve yalancılığın boş gösterdiği siyasi arenayı kanıksamış durumdayız. Belirli kesimlerin tepkisi ise hiçbir işe yaramıyor.
Anlayacağınız Denizli siyasi kulislerinde yukarıda yazdığım pek çok konu, yanına bir katılarak katmerli bir şekilde anlatılıyor. Ballandırılan konular siyasetçiler üzerinden yaşam bulmaya çalışıyor. Ama her nedense bir türlü istenilen etkiyi göstermiyor.
Bu yüzden herkes işine gücüne bakmalı. Yarınımı nasıl kurtarırım derdine düşmeli. Siyasetin artık bu topluma verebileceği bir şey kalmadı.
Saygılar sunuyorum.
Esen Kalın…