Aslında bu yazıyı listelerin açıklandığı Salı günü yazacaktım. Ama MHP’deki hassas dengeleri düşünerek yazmaktan vazgeçtim. Salı Akşamı, beni telefonla arayanlar, gazetemiz bürosuna kadar gelerek sitem edenler o kadar tepkiliydi ki; yazsaydım bazı çakallar benim gibi ülküsüne gönülden bağlı insanları günah keçisi yapacaklardı. Bekledim ve haklı çıktım. Çünkü aylardır yazdığım yazılarda, MHP’nin bu seçimlerde güzel bir atmosfere bağlı bir liste istediğini, üç vekilliğe kilitlendiğini, bunun içinde bu seçimlerde “adam gibi” liste hazırlanmasını istemişti. MHP tabanının tek isteği vardı, “Emin Haluk Ayhan listede olmasın, kim olursa olsun”
Salı günü saat 17.00 itibariyle milletvekili adayları listesinin açıklanması ile, AKP’de sessiz çığlıklar, CHP’de coşkulu naralar, MHP’de ise yas vardı. Çünkü, genel merkez, teşkilatların ısrarı başta olmak üzere, tabandan istenilenin tam aksini yapmış, Denizli’yi Emin Haluk Ayhan’ın insafına bırakmıştır. O’da çok değil, geçtiğimiz seçimlerde “listeye giremeyince” partisine kızarak istifa eden, AKP milletvekilleri ile birlikte seçim çalışması yapan, bunu da aday açıklamasında itiraf eden, televizyon ekranlarından ülkücülerden özür dileyen Cafer Birtürk’ü ikinci sıraya oturtarak; -yine partililerin iddiasına göre- il kongresinde kaybetmesinin intikamını, rövanşını almıştır.
Yine Ankara kaynaklı iddialara göre; Emin Haluk Ayhan, Nebi Çubukcu ve İbrahim Ekiz gibi ülkücü kökenden gelen insanları hedef alarak “Bunlar listede kesinlikle olmayacaktır” demiştir. Peki, ülkücülerin partisi, sığınağı olan MHP’de, ülkücüler vekil adayı olamayacak da, kimler olacaktır? Kıstas, ülkücü olmamak mıdır.?
Bu olaylardan genel merkezin haberini olduğunu sanmıyorum. Emin Haluk Ayhan, Feridun Ünal’ın il başkanı atanmasından sonra yapılan İl divan toplantısında ve sonrasında “istenmeyen adam” ilan edilmiş; tabanın sesini dinleyeceği yerde intikam hırsı ile hareket etmiştir. Ve bunun sonucunda da Denizli üzerinde nasıl bir kumpas kurduğunu çıkıp mertçe açıklama zamanı gelmiştir. Yine 2011 seçimlerinde MHP’den listeye giremeyince en ağır hakaretleri yapan, hatta kendisine bile küfür ettiği ileri sürülen Cafer Birtürk’ün nasıl listeye alındığının da açıklanmasında fayda vardır.
Son üç gündür MHP tabanı galeyan halindedir ve hiçbir şekilde ne Emin Haluk Ayhan’ı, nede Cafer Birtürk’ü kabul etmemektedir. Hatta, Aday adayları çıkmadan önce MHP’den aday olmayacağını belirten; ömrünün 10 yılından fazlasını Yusufiye’lerde geçirmiş arkadaşlarına bile hakaretler yaparak il binasını terk ettiği ileri sürülen Birtürk’e öfkeler dinmiyor. Partililer, yukarıda yazdığım sebepler yüzünden Birtürk’e “Hangi yüzle milliyetçilerin yüzüne bakarak, buradan aday olmuştur? Bir insan da azıcık utanma olur” şeklinde seslenmektedir.
Yine AKP ve CHP, seçimlerin lokomotifi durumundaki bayanların oylarını alabilmek için, kadın adayları seçilebilecek sıralara koyarken, büyük cesaret örneği göstererek aday olan MHP’nin tek bayan adayı Dr. Şule Hanım’ı 7. sıraya atmak; hangi aklın hizmetidir? Ülkücüler, Türk töresi gereği kadına böylemi saygı gösteriyor? Yoksa ben mi yanlış biliyorum. Dr. Şule Hanım, bu partinin yüz akı, bu partinin oy potansiyelini yükseltebilecek bir insandır.
Yine, MHP saflarında “Ülkücüler görev istemez, verilen görevi yapar” diyen ve her seçimde “peki diyerek boyun büken” Ümit Bahtiyar, rüştünü ispat etmiş İsmail Yarımca, aday bulunamadığı yıllarda partinin yükünü çeken ve il başkanlığı yapan Zafer Kaplan, M.Fevzi Yeniçeri gibi isimler niçin harcanmıştır? Ülkücü davanın erlerini bozuk para gibi harcamak bu kadar kolay mıdır?
Milletvekili listelerinin kesinleşmesine henüz zaman vardır. Bence, MHP Denizli tabanı AKP’ye ve CHP’ye kaymadan, öfkelerini, sitemlerini görmek için; tabanı rahatlatmanın tek yolu yanlıştan dönülerek, Emin Haluk Ayhan ve Cafer Birtürk’ün adaylıktan çekilmesi gerekir. Böylelikle MHP’nin önünün açılması zaruri hale gelmiştir. Yoksa MHP Denizli tabanı tamamen kopmanın eşiğine gelmiş beklemektedir.