Geçtiğimiz günlerde bir televizylon proğramını seyrederken, ekonomik kriz yüzünden özellikle vatandaşların ve küçük esnaflarımızın Türkiye genelinde 44 milyon icra dosyasının bulunduğunu üzülerek öğrendim.
İktidar sahiplerinin, 2020 ilk çeyreğinde 9.9 oranında küçülen Türkiye ekonomisinin konumunu “iyiye gidiyor” şeklinde söyleyedursun, sessiz çoğunluğun hızlı bir şekilde erimeye başladığını, küçük sermayenin artık öz sermayesini bile yediğini görebilmekteyiz. Özellikle iktidar tarafından verildiği söylenen “can suyu” niteliğindeki kredilerden “bir kesim” haricinde çoğunluğun alamadığı iddiaları da söylenenler arasında, bunu da belirtmekte yarar var.
Ve, yine son günlerde bankaların “emlakçı” gibi gayrimenkul satışlarına başladığı da basında çıkan önemli haberlerin arasında yer alıyor. Ev kredilerini ödeyemeyen insanlarımız, ipotekli olan evlerini “gözyaşları içinde” bankalara devretmek zorunda kalıyorlar. Yaşam şartlarının hayli zorlandığı şu günlerde, bu tür kredi borçlarının altında ezilen halkımız “stresli” bir şekilde şaşkınlık içerisinde kaderine adeta isyan etmektedir.
“Ekonominin iyi gittiğinin” söylendiği şu günlerde, hükümetin uyarılarına rağmen bankaların icra kanalı ile el koyduğu gayrimenkulleri satışa sunması çok manidar.
Bunların arasında hatırı sayılır sayıda arsa, tarla ve hatta traktörler bile bulunuyormuş. Tabi, banka kredisi ile otomobil alanları bu sayıya dahil etmiyorum. Çünkü o mesele apayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Ve galerilerin icra satışlarını takip ederek, yok pahasına aldıkları bu otomobilleri, yine fahiş bir fiyatla piyasaya satışlarını yapmaktadırlar.
Dikkat çeken en önemli husus, artık insanların borçlarından bunaldıklarını gösteren en hazin topla ise, 83 milyon nüfuslu Türkiye’nin yarısı kadar yani 44 milyon icra dosyasının işlem yapılmak üzere raflarda beklediğinin belirtilmesidir. Bu borç furyasına çekler ve elden alınanlar dahil değildir.
Bazı avukat arkadaşlarım ise, Denizli’de en az 500 bin dolaylarında dosyanın bulunduğunu, bunların 240 bin kadarının aktif olduğunu söylüyorlar. Yani 1 milyon 50 bin nüfusu bulunan Denizli’de, nüfusun neredeyse yarısının icra dosyasının bulunması şaşkınlık yaratsa da, özellikle küçük esnaf dünyasında ve halkımızın kredi kartı kullanımında temerrüde düştüğünün, ertelemeler ile yaşadığını göstermesi açısından manidardır.
Bildiğim kadarı ile Eylül, Ekim ayları ile birlikte taksit ödemeleri başlayacak. Ödeyemeyenler de tahminimce yeni yıla icra dosyaları ile girecekler. Bunun yanında enflasyonun getirdiği zamlarla birlikte çocuğunun kırtasiyesini kredi kartı ile alan aileler de önümüzdeki aylarda ödeme zorluğu içerisine girerlerse, bahsedilen icra dosyalarının yükselmesi an meselesidir.
Bunun yanında bir geliri olmayan insanlara da bankalar tarafından verilen kredilerin batık kredi olsa da, icra dosyalarının hazırlanacak olması da cabası. Bu durumda ilimizdeki icra dosyasının 1milyonu hayli hayli geçeceği belirtiliyor.
Zaten, 2004 yılına kadar 5 icra dairesinin bulunduğu ilimizde, bugün 8 icra dairesi bulunmaktadır. Bu icra daireleri her gün süper market gibi çalışmakta ve adeta dosya üretmektedir. Böylece iyiye gidiyor denilen ekonominin, gerçekte nasıl olduğu gözler önüne serilmektedir.
Hükümet, ekonomiyi iyileştirmek için çaba sarfederken, bir yandan da halkımızın içine düştüğü bu çıkmazdan kurtarılmasını düşünmesi gerekmektedir. Borç sarmalına düşen insanların evlerini, araçlarını ve hatta işyerlerini kaybetmeleri derin bir sorun yaratır.
Umarım güzel günlere tez zamanda ulaşırız.
Kardeşim güzel bir konuya girmişsin lakin bazılarının kafası farklı çalışıyor herhalde onlara göre ekonomi çok güzel. Allah sonumuzu hayretler vesselam.