Yazıma başlarken; bu kutlu dava için canlarını hiçe sayan, “Kanımız aksa da, Zafer İslam’ın” diyen ülkücü şehitlerimize Allah’tan Rahmet diliyorum. Taş Medrese ve Yusufiye’lerde çile çeken, işkenceler altında bile Bilal’i Habeş-i gibi “Allah Allah!” diyen gazi ülkücülere geçmiş olsun diyorum.
Yargıtay’ın “MHP tüzük Kongresi yapabilir” demesinden sonra panikleyen Balgat yönetimi, olayların gidişatını bilemeyen ve tahmin edemeyen kişiler için “Bahçeli yola geldi” şeklinde algılanmaktadır. Ülkücü kesime en ağır sözleri söyleyen, (hatta ülkücüler sayesinde işgal ettiği makama yükselen bir zat-ı muhterem “piç” demeye bile getirdiği) genel merkez yönetimi, pabucun pahalı olduğunu görünce elbette çark edecektir. Ama bunlar “pişmiş kelle” gibi sırıtmaya, ülkücülerin aklı ile alay etmeye başladılar.
Neymiş?
Seçimli kurultay yapılacakmış.!
Bazılarına göre “Genel Başkan Devlet Bahçeli hukuka saygılı olduğundan genel başkan seçiminin de yapılacağı bir kurultaya evet demiş, miş, miş….
Yani Balgat yönetiminin beceriksizliklerinin ve başarısızlıklarının hesabını sormak için “Kurultay” isteyen, bu yüzden hakaretlere maruz kalan, kendi öz ülkücü büyükleri tarafından damgalanan Ülkücü İradenin evlatları, son çırpınışlarını yapmaya başlayan Bahçeli ve ekibinin oyununa getirilerek, partiyi tamamen bitirme ihanetinin iplerinin koparılmasına ortak edilmek isteniyor.
Ülkücüler, işte burada uyanık olmak zorunda.
Hem de, ayak oyanlarını bilmeyen, kalplerinde nasıl bir duygu varsa, onu dışına aynen yansıtan, ayrılık gayrılık bilmeyen duygu yüklü kadirşinaz ülkücüler çok uyanık olmak zorunda.
Çünkü, Balgat yönetimi tarafından ikinci bir oyun tezgahlanıyor!
Şöyle ki;
İşin başından beri, Ülkücü iradenin “İstifa et Bahçeli, köşene çekil ve onursal başkan gibi kal” sözlerine kayıtsız kalan, kurmaylarının ülkücülere “küfür” etmesine bile seyirce kalan genel başkan, bırakın ülkücü iradenin “çekil” demesine cevap vermeyi, arsızlaştıkça arsızlaştı…
Mahkeme kararı çıkmasına rağmen, Türkiye’nin bir ucundaki bir mahkemeden karar çıkartarak, AKP hukukçularının baskıları ile Ülkücü iradeyi sindirmeye çalıştı. Sert sözlerle ülkücüleri aşağıladı. Muhalif olan insanlara atmadıkları iftiralar kalmadı.
Yargıtay kararı onaylayınca da; kayyum heyetine partiyi teslim etmek ve mahkeme sürecini izlemek yerine, “Seçimli Kurultay yapalım” diyerek oyalama ve zaman kazanma taktiklerine başvurdu. Eğer ülkücü taban, muhalifler ve kayyum heyeti, Balgat yönetiminin teklifini kabul ederse, tüzük kurultayı yapılmayacak. Böylece, şu an mahkeme kararı ile “müstafi” sayılan Bahçeli ve ekibi “Kayyum” heyeti teklifi kabul ettiği taktirde partinin kontrolünü ele geçirecekler. En az üç haftalık zaman kazanılacak ve bu arada Meral Akşener, Sinan Oğan gibi ülkücülerin hasletlerine, feryatlarına tercüman olanlar partiden ihraç edilecek ve meydan yine bu Balgat yönetiminde kalacak.
Zira, parti tüzüğünün 63. Maddesine göre “Olağanüstü kurultaylarda genel başkanlık sistemi yapılamaz.Partiden ayrılan, ihraç edilen isimler mahkeme kararı olmadan partiye dönemez ve partinin hiçbir organında görev alamazlar, seçilemezler”. AKP’nin hukuk sistemine göre geri dönme olayı, engellemeler de dahil edilirse, en az bir yıl alır. Devlet Bahçeli, böylece seçimli kurultayda (belki de kendi projesi) göstermelik adaylarla yarışacak. Ülkücü tabanın istemediği bir kişi aday olursa, Ülkücü İrade “Ehven-i şer” diyerek tekrar Bahçeli ve ekibine oy verip, “AKP’nin başkanlık sistemli Anayasasına destek verildikten sonra” partinin tarihin tozlu sayfalarına gömülmesine ortak edilecek.
Mesele bu…
Ülkücü iradenin oyları ve ülkücü şehitlerin kanları ile yoğurdukları MHP misyonunun basamaklarına basarak çıktıkları kutlu davanın yöneticileri; başarısızlıklarına kılıf bulmak yerine, Japonla kıçlarına yapıştırdıkları ve hayli tatlı gelen koltuklarını artık bırakmak zorundadır. Çünkü başka çare kalmamıştır, başka da yolu yoktur.
Siz hiç, Kayyum atanan şirketlerin vs.lerin yönetimlerinin söz sahibi olduklarını gördünüz mü? Mahkeme kararı ile atanan kayyumlar yönetim kurulunun bütün işlerini teslim alırlar. Danıştay kararı gereği, atanan kayyum heyetinin partinin başına geçmesi, Devlet Bahçeli ve ekibinin istifa ederek, “Kayyum Heyeti görevini yapsın diye” yönetimi devretmesi gerekir. Kayyum heyeti de partiyi tüzük kongresi başta olmak üzere, genel başkanlık seçilecek kurultay dahil hepsini yaparak, yeni seçilen yönetime partiyi teslim etmesi gerekir. Olay bu kadar basit.
Kayyum heyetini hiçe sayarak Kurultay istemek cahilliktir, oyun içinde oyundur. Ülkücü tabanın sesine kulak vermemek ve hiçe saymaktır.
Ülkücüler artık bu oyuna gelmeyecektir.
Alper Aksoy’un paylaşımda bulunduğu ve bugünü özetleyen küçük yazısı ile yazımı bitirmek istiyorum;
“DOLMA YUTACAK KERİZ ARANIYOR
Bahçeli, bugün, "Aziz milletimizin birliği, bütünlüğü ve devamlılığı için mücadele eden şehitlerimizin aziz hatıraları bundan sonra da yolumuzu aydınlatacak ve mücadelemize güç katacaktır" diye konuşmuş.
14 yıl önce Kızılcahamam'taki Ülkü Ocaklı gençlere şöyle seslenmişti:"Sevgili gençler! 70'li yıllarda ağabeylerinizin düştüğü hatalara düşmeyin."
Sahi, İmamoglu, Özmen, Önkuzu hangi hatalara düşmüştü?Şehit istismarcısı bu zat Fırat’ın salına niye girmemişti? Gün Sazak’ ın kabrine niye gitmez? Kongre yaklaştı, şehitler hatırlandı.Bu dolmayı yutacak keriz kaldı mı acaba?”
Saygılar Sunuyorum…