Son zamanlarda kendi kadrolarının yerleştirilmesi konusunda hassas davranmayı bırakan ve telaşla aleni bir şekilde atamalara başlayan AKP’nin, son atama konusu yine eleştirilen gündem oldu. Milli Güreşçi Hamza Yerlikaya’dan sonra yapılan bu atama, Ankara il Kültür Müdürlüğü’ne kadar uzanan bir süreçte ortaya çıktı.
Elbette, her zaman dediğim gibi “siyasi iktidar, kendi kadroları ile gelmeli, kendi kadroları ile hizmet ettikten sonra iktidardan düşerken kadroları ile birlikte gitmelidir”. Ancak, her siyasi kadronun içinde atandığı görevi layakı ile yapacak donanımlı bürokratların buulunması gerekir.
Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi güvenlik soruşturmaları dahil, tamamen güvenilir olduğu belirtilen, devlet kademelerinde kanunlarda belirtildiği gibi en az 15 yıl görev yapmış. Uzmanlaşmış birilerinin atanması devlet geleneğinde devam ettirilmelidir. Öyle kişiye özel kanun çıkartılarak tecrübeli insanlar saf dışı bırakılmamalıdır. Bu harcanan vatanın evlatları kolay yetişmiyor.
Hatırlar mısınız bilmem? Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde son 20 yıldır yapılan atamalar, ahlakı, liyakatli, etik ve tecrübelerden yoksun olarak; “bir sendikanın üyesi”, ‘bilmem kimin yakını” şeklinde, kanunlarda, vicdanlarda yeri olmayan “kayırma” niteliğinde olmaktadır. Basın-yayın organlarında bunun örneklerini hep gördük. Görmekteyiz. Ancak, her şeyden önce; göreve getirilen bu insanların kalplerinde Allah korkusu olması gerekir. “Allah’tan korkmayan, kuldan utanmaz” derler. Bu ilahi adalet, göreve getirilen insanlarda olmazsa, o idareciden hizmet beklemek abesle iştigaldir.
Buna örnek vermek gerekirse;
Geçtiğimiz yıllarda, okullarımızın birisinde müdür yardımcısı olarak görev yapan bir eğitimci, erkek çocuklarına, öğrencilerine cinsel istismar yaptığı gerekçesi ile görevden alındı ve mahkeme tarafından yargılanarak meslekten ihraç edildi.
İsmi ve belgeleri bende saklı bulunan bu idareci, aynı zamanda bir dernek yöneticisi, sendika yönetiminde de görev alıyordu. Üstelik okullarda, yöneticisi olduğu dernek adına protokol imzalayarak “değerler eğitimi” veren birisiydi. Adı geçen kişi erkek çocuklarına cinsel istismar yaptıktan sonra, bunun görüntülerini internet ortamında yayınlayınca, savcılığın siber suçlar takibine takıldı ve olaylar ortaya çıktı.
Savcılığın Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yazdığı “adı geçen kişinin açığa alınması gerektiği” yazısı üzerine, bazı liyakatsız ilçe milli eğitim yöneticileri bunu saklamaya ve örtbas etmeye çalıştılar. Ama başaramadılar. Üyelerinin bu utanç dolu durumunu öğrenen dernek/ sendika yönetimi, adı geçen kişinin açığa alınmasının ardından, olayı örtbas etmek için FETÖ’cü gibi gösterilerek uzaklaştırılmasını istemeye başladı. Bununla ilgili çalışmalar yapılarak, adı geçen kişinin FETÖ'cü olduğu gerekçesi ile görevden alındığını lanse etmeye başladı.
Hatta bu şahıs, açığa alınmasına rağmen, soruşturmanın sürdüğü o tarihlerde bir ilçe milli eğitim müdürü tarafından yine okullarda “değerler eğitimi” vermek üzere görevlendirildi. Ancak ders vermeye gittiği okullarda durumunu öğrenen bazı kişiler tarafından tepki konulunca dersler iptal edildi. Nihayetinde savcılık çalışması ile cinsel taciz ve istismar suçlaması kesinleşti ve meslekten ihraç edildi. Bu olay, sadece aysberk’in görünün yüzüdür.
Anlayacağınız, çocuklarımızı emanet ettiğimiz bu kişi / kişiler, birilerine güvenmese, birilerinden destek almasa böyle bir olaya girebilir mi? Bu utanç dolu görüntüleri internet ortamında paylaşabilir mi?
Her şeyden önemlisi, siyasal islamın içinde olan bu zat-ı muhterem, kalbinde Allah korkusu olsa bu hareketi yapabilir mi? “Kimse görmese bile, Allah görüyor” diyebilen ve Allah korkusunu yaşayan bir kişi asla ve asla bunu yapmaz. Ve “Ya benim çocuklarım böyle bir olaya maruz kalırsa” diye düşünerek “Ben şimdi toplum içine nasıl çıkacağım, ailemin yüzüne nasıl bakacağım” diyerek titrerdi.
Anlayacağınız, yönetici seçilecek insanlar, devlet memurluğu tecrübesinde olmalı, ahlaki değerleri yüksek, kalplerinde Allah korkusu olan insanlardan seçilmeli.
Aksi, bu tür olaylara her zaman rastlarız ve sadece üzülürüz.
Yazınız ilginç ancak hukuku bilmediğiniz ortada insanlar savcılık kararı ile suçlu bulunmaz savcılık iddia makamıdır yargı***dı suçu kesinleşti yazmışsınız ama bizim bildiğimiz arkadaş ise bu kişi eğer beraat etti hukuki süreç devam ediyor devam eden bir adalet surecini etkileme amacı güden maksatlı yazınızı kaldırmanız gerekir insanlari iftiralarla boyle yaftaoayakazsiniz insanların hayatları ile oynamayın Beraat etmis ak***mış birini kesinoesti suçlu bulundu vs diye yazmanız lduoeduz dedikoduculuktur. hukuken gereken yapılır