Geçtiğimiz günlerde (15 Mayıs 2016) muhalif kesimin, Ankara’da miting gibi gerçekleştirdiği kurultay isteği ile Balgat yönetimi hayli sıkıntılı saatler geçirmişti. MHP Parti binasının önünde toplanan 200 kişilik partili (ola ki,) Anadolu Oteli önündeki Bozkurt selinin kendilerine doğru harekete geçeceğinden endişe ile bekliyordu. Ama Bozkurtlar, kendi yuvalarına tecavüz edecek kadar küçülmediler. Ne var ki, yuvanın bekçileri kendi öz evlatlarına “hain” damgasını yapıştırıverdiler.
Önceki gün de; yıllar önce MHP’ye ilk isyan bayrağını açan, kitleleri etrafına toplayan Koray Aydın’ın Meral Akşener korkusundan olsa gerek; Ülkücülerin “dik dur, eğilme” slagonlarının Akşener lehine olması karşısında, ağzındaki baklayı çıkardı ve Balgat yönetiminin bir projesi olduğunu belli edercesine “Cemaat destekliyor” yaftasını Meral Akşener’e yapıştırıverdi.
Bundan önceki kurultaylarda da, koltuk uğruna çıkışlarını hep kısa tutan ve biat eden Koray Aydın, Ülkücü tabanın kurultay isteğinin ortaya çıktığı günlerde zaten davranışları, tutumu ile “bir proje” olduğunu ortaya koymuştu. Ancak Ülkücüler, bu kez Koray beyin de kendilerinden yana tavır koyduğuna inanmak istiyorlardı. Temkinli davranmalarına rağmen, yine de O’nun geçmişten ders alarak yola çıktığını tahmin ediyorlardı.
Ancak Ankara’daki kurultay isteklerini söyledikleri miting gibi toplantıda Koray Aydın’ın tutumu, yüz ifadesi ve ardından televizyon kanallarında, muhalefetin liderliğini üstlenmiş olan Meral Akşener konusunda konuşmaya başladı.
Bir insan, (ne olursa olsun) kader birliği yaptığı kişi hakkında, hem de böylesine gergin ve önemli bir zamanda talihsiz açıklamalar yaparsa; ya rakibinden korkmuş, ya da O’nun karşısına çıkarılmış bir piyon olduğu ortaya çıkar.
Ülkücüler, temkinli yaklaştıkları ve güvenmedikleri Koray Aydın’ın bu zamansız çıkışları yüzünden şu anda O’nu sildik. Çünkü =,“Biz onu vicdanlarımızda aklamadık. Geçmişte nasıl yol arkadaşlarını satarak koltuk elde etti ise, şimdi de aynısını yapıyor. Koray Aydın’ın, genel başkan Devlet Bahçeli’nin kurultay isteyen tabanı susturmak için ortaya attığı bir projenin adamıdır. Bugün yarın genel merkezdeki koltuğu belli olur” diyorlar.
Ülkücüler, ne zamandan beri bir koltuk uğruna yaz-boz tahtasına dönen siyasette yanar söner oldular anlamadım. Sinan Oğan, yıllardır MHP içerisinde olan, arada bir Devlet Bahçeli’nin canı sıkıldıkça partiden ihraç ettiği Prof. Ümit Özdağ, Koray Aydın’ın yaptığını yapsaydı anladım. Ama büyük kurultaya genel başkan adayı olarak giren bir insanın, bu denli önemli bir zamanda çark etmesini anlayamıyorum. Kimsenin anlaması da beklenmesin. Çünkü kimse anlamıyor ve Aydın’a kızıyor.
Olayın bir başka yüzü ise; yine ülkücülerin içindeki bazı provokatörler, eğer MHP kurultay yapamaz ve partiden ihracı gerçekleşirse; Meral Akşener’in AKP güdümünde kurulacağı belli olan merkez sağdaki yeni partiye gideceğini kulaktan kulağa fısıldıyorlar. Meral Hanımın bir yandan da gizliden gizliye bu yeni partinin kurmayları ile buluştuğunu söylüyorlar.
Hatta, bazıları o kadar ileriye gidiyor ve “ Anketlerde Meral Akşener MHP bünyesinde genel başkan bile olsa, alacağı oy MHP oylarını yüzde 6 dolayında artırabiliyor. Ama yeni bir parti içerisinde yüzde 30 dolaylarında oy alıyor” diyor.
Bunun mümkün olmadığını CHP’den ayrılan Emine Tarhan ile, DSP’den ayrılan İsmail Cem örneklerinde görmüş bir siyasetçinin, yeni kurulacak merkez sağ bir partide bırakın genel başkanlık, genel sekreterlik bile verilmeyeceğini bilmiyor mu acaba? Üstelik, Meral Akşener’in yanındaki kurmay heyet böyle bir ihtimal olsa idi, çoktan seçimini yapar ve bunca zahmete, eleştirilere ve aşağılanmaya girmezdi. Ama bizim provokatörler, beyni küçük insanlar böylesine bir olayı “kendi partileri MHP’nin bölünme aşamasına geleceğini bile bile” anlatınca elbette taban da “acaba?” sorusu gündeme geliyor.
Fakat bilmiyorlar ki; Ülkücü taban Devlet Bahçeli’ye haddini bildirdiği gibi, kendisini satan kim olursa olsun siyasi tarihin tozlu sayfalarına O’nu da gömer. Bunu geçmişte MHP’den ayrılanlara gösterdi. Hala ders alınmamış gözüküyor. Hala, tarihi bir imkanı ülkücülere sunan insanlar çeşitli entrikalar ile uzaklaştırılmaya çalışılıyor.
Ama unutmayın;Ülkücü Hareket, dalgalanmaya başladığında mutlaka bir lider bulur. Bugüne kadar başsız kalmayan bu hareket nice baş ortaya çıkarır.
Yeter ki puslu hava dağılsın, davanın üzerinde kara bulut gibi duran “çok bilmişler, provokatörler” bilinsin. Herkesin bir hesabı olduğu gibi, Dik duran, davalarını savunan Ülkücülerin de bir hesabı vardır. Çeşitli ayak oyunlarına girenler, hesaplarına bunu da katsınlar….