MHP 13. Büyük Kurultayı’nın ardından yazdığım makale sonrasında çok sayıda kişi arayarak, bundan sonra ne olacağını soruyor. Kendince yorumlar getirerek, MHP’de hiçbir şeyin değişmeyeceğini belirtiyor.
Bir defa, genel merkez bünyesinde başkanlık divanında kim olursa olsun; Denizli gibi etkili illerin bundan sonra daha iyi yönetileceğine, tabanın istediği isimlerin vekil olarak seçilebileceğine inancım tamdır. Zira artık yıllardır genel merkeze “rapor” gönderenlerin bahsettiği konular “gerçek” çıkınca, pek çok gerçek partili yuvadan uzaklaştırılınca, partinin kan kaybettiği, yeni gelenlerin eskilerin yerini dolduramadıkları görülmüştür.
Denizli gibi pek çok ilde “vazgeçilmez gibi gözüken” insanların yetersiz olduğu görülmüştür. Hatta bazılarının seçim bölgelerinde “vitrin süsü” olduğu gözlemlenmiştir. Bu yüzden kimse yeise düşmeden MHP bünyesinde toplanması elzem gözükmektedir.
Sosyal medya merkezli eleştirilerde bulunan ve çalışanlar, siyasi çalışmalarını yapmak üzere sahaya inmeli ve partisine sahip çıkmalıdır. Denizli “bana göre” parti genel merkezi tarafından “uyarı” almıştır. Yıllardır varlıkları ile bize sabır çektirenler “uyanmadıkları için” gitmiştir.
Denizli’nin sorunlarını genel başkandan saklayanların hesapları geç de olsa görülmüştür. Bu uyarının elbette bir bedeli olacaktır. Bu bedel, partiyi aşağılara çekmek değil, sorunlarla birlikte sırtlanarak yükseklere çıkarmaktır. Kim ne derse, desin; MHP’nin şanlı geçmişini ve lekesiz dava anlayışını sürdürmenin vaktidir.
“Emin Haluk Ayhan varken olmaz” diyenler, son yıllardaki yönetimleri beğenmeyenler, birilerinin isteği ile parti içerisine çöreklenmiş olanları diskalifiye etmek isteyenler; velhasıl-ı MHP’li ve Ülkücü oldukları halde çalışmaları beğenmeyerek köşesine çekilenler artık sahaya inmelidir. Çünkü MHP tabanı ve siyasi oluşumlar bunu beklemektedir.
İktidar partisi, “Cumhur İttifakı” içerisinde yer almasına ve ortağının istemesine rağmen, Ülkücü ve MHP kökenli bürokratların ve yetişmiş kadroların hala atanmaması, işbirliği yapılamaması yüzünden her geçen gün kan kaybetmektedir. MHP’de bu erimeden gerçek manada nasibini almaktadır.
Önceki yazılarımda belirttiğim gibi, MHP kanadından iletilen ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bile onaylandığı ileri sürülen 9 kişilik listenin bile, hala AK Parti tarafından ilimizde uygulamaya konulmaması, MHP’lilerin ilimizde güçlü bir il yönetim olmamasından kaynaklandığını düşünmektedir.
İlimizde köşe taşlarındaki ülkücülerin İyi Parti tarafından getirildiğini savunan MHP’liler, güçlü bir il yönetimi ile ittifakın gerçek iki kanadı arasındaki işleyişin güçleneceğini düşünmektedir. Bunun için de mevcut il yönetimine çok büyük görevler düşmektedir. Bu yüzden geçmişe takılmadan, “acaba” demeden kendisini Ülkücü ve MHP’li görenlerin elini taşın altına sokması gerektiği kanaatindeyim.
İşte bu aşamada, artık yuvaya dönme vaktinin geldiğini sanıyorum. “Emin Haluk Ayhan varsa, olmaz” diyenler, “Cafer Birtürk ile bu iş yürümez” diyenler, MHP’nin siyasetini beğenmeyerek, yuvadan uçmak için nedenler arayanlar; velhasıl-ı her ne sebeple olursa olsun Milliyetçi Hareket Partisi’nin bünyesinden binbir türlü gerekçe ile kopanlar, bugün parti safları sizin yuvaya dönmenizi bekliyor.
Merhum Başbuğ Türkeş zamanında, başka partilerin bünyesine gittiklerinde uyarılmışlar ve “Ülkücülerin partisi MHP’dir. Ülkücü başka yerde siyaset yapamaz” uyarısını dikkate almalıdır. Bu uyarı tarihi bir uyarıdır. Mankurtların haricinde, gerçek ve saf ülkücülerin yuvaya dönmesi elzemdir…
Esen kalın..