Her yıl başı geldiğinde Memurlar ve emekliler bankalardan promosyon beklentisi içine giriyor. Memur sendikaları üyelerinin haklarını almak için masaya oturuyor, lakin her seferinde bir pürüz mutlaka çıkıyor ve memurlar hak ettiklerinin ancak üç’te bir oranını alarak, kös kös oturuyorlar.
Son 6 yıldır ise memur maaşları yapılan zamlar karşısında eridiği gibi, bu kez promosyonları da eridi. Sendikaların yaptığı hatalar da promosyonların beklentilerinden uzak kalmasına sebep oldu.
Efendim; isterseniz promosyon olayını bir irdeleyelim.
2010 yılında Denizli’de eğitim camiasında 7 bin çalışan vardır. İhalesi de 5 yıl için yapılacaktır. İlk önce Ziraat Bankası 5 yıl için 3.5 milyon toplam bedel önerir. İş Bankası 8.100 milyon teklif verir. Bu durumda promosyon ihalesi İş Bankası’nda kalır. Üstelik memurlar bankada yapacakları her türlü işlemde para ödemeyecektir.
Bu arada, ne değişti bilmem; ihaleden üç hafta sonra yani İş Bankası ile yapılan anlaşmanın üzerinden tam üç hafta geçer ve ihale yenilenir. Bu kez ihaleye katılan bankalardan HSCB 10 milyon 180 bin Tl.; ilk ihalede 3.5 Milyon veren Ziraat Bankası ise 10 milyon 185 bin Tl. vererek ihaleyi alır. (Üstelik Eft ücretlerinde 0.21 kuruş alacaktır.)
Bunun üzerine Eğitim Bir Sen “Bu ihalede şaibe” var diyerek itiraz eder. Türk Eğitim Sen ise, Memur Sen’in bu “şaibe var” sözü üzerine dönemin Valisine çıkar ve “Sayın Valim, eğer komisyonda şaibe var ise, lütfen gereğini yapın” der. Vali bunun üzerine “Hayır. Şaibe yok. Ben ihaleyi kamu yararına bozdum” der. Fakat, Eğitim Bir Sen ihalenin sonucunu ihale zarfları açılmadan 4 saat önce mesajla üyelerine bildirmiştir bile..
2010 yılı promosyonları böylece başlar ve 5 yıllığına anlaşıldığı için, 2016 yılında yeniden ihaleye gidilir. Bu kez Ziraat Bankası, İş Bankası, Yapı Kredi Bankası, Denizbank, Halk Bankası, Vakıfbank ve Garanti Bankası katılırlar. Geçtiğimiz dönem bir başka banka ile anlaşılmasına rağmen, üç hafta sonra bedeli artıran Ziraat Bankası 3 yıllık için 756 Tl. başlayarak 1156 TL.ye kadar çıkar. Halk Bankası ise sürenin yetersiz olduğunu belirterek, ek süre ister. Ancak Halk Bankası’nın fiyatı artırma konumu olmasına rağmen bankaya istediği süre verilmez ve Ziraat yine ihaleyi kazanır.
Türk Eğitim Sen’in yetkili sendika olduğu 2010 yılında doların 1.8 Tl., 2016 yılında ise 3.04 Tl. olduğu düşünülürse, (Eğitim Bir Sen’in yetkili sendika olduğu dönemde) promosyon kaybının durumu açıkça ortaya çıkar. Eğitim çalışanları yüzde 40 dolaylarında bir kayba uğramış durumdadır. Bu rakama Enflasyon (yüzde 15) ve (yüzde 10) Refah payını da eklerseniz kaybın yüzde 70 oranlarında olduğunu görürsünüz. Böylece memurun promosyon olayından kaybı 600 TL. dolaylarına varıyor.
Anlayacağınız promosyon rüyası ile yatıp kalkan, bütün işlemlerini bankalar aracılığı ile yapan öğretmenlerin, son ihaleden sonra yine hüsrana uğradıkları kesin.
Burada bankaları veya komisyonu suçlamıyorum. Banka ihaleyi kazanmıştır. Hayırlı olsun. Komisyon da gereğini yapmıştır.
Ancak, 2010 yılında dönemin valisi “Kamu yararını gözeterek” ihaleyi anlaşma yapıldığı halde üç hafta sonra bozarak başka bir bankaya verdiyse; 2016 yılı ihalesinde ek süre isteyen bankanın bu isteği neden geri çevirildi anlamıyorum. Ek süre isteyen banka, verilen ücreti geçmeyecek olsaydı süre ister miydi? Sanmıyorum.
2010 yılında meydana gelen olaylar yüzünden “Şaibe var” diyen Eğitim Bir sen, 2016 yılında (komisyonda görev almasına rağmen) niçin itiraz etmeyerek eğitim çalışanlarının, (diğer bir deyimle üyelerinin) kaybına yol açmıştır? Üstelik yetkili sendika olduğu halde, niçin eğitim çalışanlarının hakkını gözetmemiştir? Ki; Eğitim bir sen 2010 yılındaki ihale tekrarlandığında, zarflar açılmadan aşağı yukarı 4 saat önce üyelerine mesajla kaç para olduğunu bildirmesine rağmen, bu kez neden sessiz kalmıştır.
Vallahi ben anlamadım. Bazı şeyler “siyaset için” yapılmamalıdır. Eğer her siyaset için yaparsanız mağdur olanların konumlarını görmez, onların arasında sizde erirsiniz…
Neyse….Olan olmuş artık.
Elimizden “Hayırlı olsun” demekten başka bir şey gelmiyor.