Uzunca bir süredir skandallar diyebileceğimiz pek olayın müsebbibi olduğu ileri sürülen ve sürekli eleştirilen Rektör Prof. Hüseyin Bağ’ın soruşturma sonrası görevinden alınmasıyla Pamukkale Üniversitesi Rektör atama sürecine girdi. PAÜ bünyesinden birkaç akademisyen Rektörlük için adaylıklarını açıklayıp, müracaat ettiler. Şimdi gözleri YÖK ve Cumhurbaşkanlığı’na çevrildi.
Herşeyden önce, ülkemizin ilk 20 üniversitesi arasında bulunan PAÜ, son yıllarda her yönü ile düşüşe geçmiş, muhtemelen 100’lü sıralara gerilemişti. Bu yüzden akademik çalışmalar bile sanki askıya alınmış gibiydi. Yazdığım köşe yazılarında “Üniversiteme dokunmayın” diyerek, haklı bir tepki göstermiştim. Çünkü bilim yuvalarına her önüne gelen çomak sokarsa sonuç kaçınılmaz bir şekilde “başarısız” olurdu. PAÜ’de sahip çıkmamıza rağmen, böyle bir sürecin sonucunda geriledi. Hatta Denizli ile PAÜ arasında bir bağ bile kalmamıştı. Denizli kamuoyundan, halkından kopuk bir şekilde eğitim öğretim vermeye çalışan PAÜ, STK’lar başta olmak üzere Sanayi, ekonomi alanlarında da bağlarını koparmış gözüküyordu.
Bu kopukluğun giderilmesi, Üniversite ile Denizli’nin kenetlenmesi için eğitim ve öğretimden ziyade, Pamukkale Üniversitesini eskisi gibi entegre edebilecek bir rektörün iş başına gelmesi gerekmektedir, PAÜ’lü olmayan, PAÜ ile sadece Denizlili olma bağı bulunan dışardan gelen bilim adamlarının rektör olarak atanması, yıllardır süren kopuk bağların bağlanmasına, entegre olmaya yeterli olamayacağı gibi, 335 prof. Akademisyen ve pek çok çalışanı ile koca bir Denizli olan üniversitenin ruhunu bilmemek, Denizli’ye sadece üniversite rektörü olmak için gelmek yeterli değildir.Bu açıdan ele alındığında, dışardan gelen bütün yetkili kişilerin yönetim bazında yetersiz kalmasına sebep olmaktadır.
Peki; Denizli’de Üniversite ruhunu bilen, Denizli’ye ve üniversiteye hizmet edebilecek kapasitede bilim adamı yokmudur ki, dışardan gelen insanlar baş tacı edilmektedir?. Nüfus cüzdanlarında “Denizli” yazan, ama Denizli’yi ve PAÜ’yü yeterince tanımayan insanlardan üniversite adına medet ummak acaba ne kadar doğrudur? Bu yanlışı sürdürmenin anlamı varmı dır?
Denizlili siyasetçiler, akademisyenler, STK’lılar, kamu kurum ve kuruluş yöneticileri bunu dikkate alarak, PAÜ bünyesinden yetişen, bilgi ve birikimi yüksek bir akademisyenin rektör olması için çabalamalıdırlar. Çünkü gerek ilmi gerekse değer olarak çok gerilere giren üniversitenin eski görkemli günlerine dönmesi için böyle bir çalışmaya ihtiyacı vardır.
Denizli sanayisinin, ekonomisinin ne istediğini bilen, insanlarımız ile içiçe olan, üniversitenin akademisyenlerini iyi tanıyan bir rektör, hemen çalışmalara başlayarak bu entegreyi sağlayabilme imkanına sahiptir. Çünkü Denizli insanı da yıllardır tanıdığı böyle bir rektörü desteklemekten kıvanç duyacaktır.
Dışardan gelen rektör adayı ise kendisini Denizli halkına ve üniversite camiasına anlatana kadar hayli zaman geçebilir. Bu zaman kaybıdır. Ayağa kalkmada Denizli duayenlerine köstek olmaktır. Bu konu öyle geçiştirilecek bir konu olmadığı gibi, üzerinde düşünülecek bir konudur. Denizli olarak, PAÜ’den yetişen ve PAÜ’lü olan bir akademisyenin rektör olması konusunda çaba harcamalıdır.
Saygılarımla…