Denizlimizin marka değerlerinden biri olan, öğrencisiyle akademik ve idari personel sayısıyla hacimli bir nüfusa sahip Pamukkale Üniversitesinde de Rektör Prof. Dr. Hüseyin Bağ’ın önderliğinde güzel ve olumlu gelişmeler olmaya devam ediyor.
Basın ve medya kuruluşlarından takip ettiğim kadarıyla rektör Bağ ve ekibi, üniversiteyi ilerletmeye, geliştirmeye ve çağa ayak uydurmaya çalışıyorlar.
Örneğin, takip ettiğim haberlerden de gördüğüm kadarıyla, sözü edilen olumlu yeniliklerden sadece biri, video konferans sistemi denilen bir teknoloji aracılığıyla lisansüstü seviyesindeki bir takım sınavların kurulan sistem aracılığıyla hayata geçirildiği ve yine bu sistem ile kurum içi ve dışı pek çok eğitim süreçlerinin interaktif olarak gerçekleştirilebileceği.
Teknolojinin işleri kolaylaştırdığı, zamandan, iş gücünden ve maliyetten fayda sağladığı düşünüldüğünde, bu türden sistemlerin de oldukça yararlı olup teknolojik dönüşüm ve gelişim açısından da önem arz ettiği rahatlıkla söylenebilir.
Tüm buna benzer pek çok yenilik ve gelişmenin üniversiteye kazandırılmaya çalışıldığı gelen duyumlar arasında yeralmakla birlikte akademik yükseltmeler de Rektör Bağ’ın liderliğinde tüm hızıyla devam ediyor. Pek çok akademisyenin özlük hakları olan yükseltmelere atandığı gelen haberler arasında.
Bunlardan son günlerde dikkat çekici olan birisi üniversitenin Genel Sekreterlik görevini yürüten Doç.Dr. Mehmet Ali Sarı’nın Profesörlük kadrosuna atanması.
Mehmet Ali Sarı, Rektör Bağ tarafından Profesörlük cübbesi giydirilerek Profesörlük kadrosuna atandı. Takip ettiğim kadarıyla Prof.Dr. Sarı, genel sekreterlik görevini yaklaşık olarak on altı aylık bir süredir devam ettirmekte. Genel sekreterlik görevine geldikten sonra Prof. Dr. Sarı, kurumu ve kişileri hedef alan belli mihraklar ve işbirlikçileri tarafından pek çok iftira, karalama, çamur atma ve şantaj girişimlerine maruz bırakıldı. Ancak tüm bunlara karşın, Genel Sekreter Sarı’nın Rektör Bağ ile yaptığı uyumlu çalışmalar, üniversitenin ilerlemesi ve gelişmesine ilişkin olarak ortaya koyduğu çabalar öne çıkıyor.
Hayat hikayesine bakıldığında Aydınlı çiftçi bir ailenin çocuğu olan Sarı, öğretmen lisesi sonrası üniversite eğitimi ve ardından lisansüstü eğitimini Felsefe alanında gerçekleştirmiş.
Özellikle akademik ilerleyişte önemli bir yeri olan doktora eğitimini felsefe alanında Türkiye’nin ilk akla gelen yerlerinden biri olan Hacettepe üniversitesinde oldukça zor ve sıkı bir eğitimden geçerek tamamlamış. Prof. Dr. Sarı’nın alanıyla ilgili pek çok çalışması olduğu ve aynı zamanda akademik birikimini de yönetim çabalarına aktarmaya çalıştığı söylenebilir.
Öğrencileri tarafından oldukça sevilen, güleryüzlü, pozitif ve entellektüel biri olarak lanse edilen Prof. Dr. Sarı’nın felsefe ve psikoloji gibi insan odaklı bilim alanlarında eğitim almasından kaynaklanıyor olsa gerek insan ilişkileri, halkla ilişkiler gibi konularda da başarılı bir grafik çizdiği söylenebilir.
Üniversite ve basın ile olan ilişkiler açısından da geçmişe göre oldukça başarılı ve uyumlu bir ivme yakalanmış durumda. Yine araştırmalarıma göre kurumlar arası ilişkileri de genel sekreterlik yükümlülükleri içinde ilerletmeye ve geliştirmeye, üniversite ile yerel ve bölgesel ilişkileri geliştirmeye çalışmakta.
Rektör Prof. Dr. Bağ ile birlikte Prof. Dr. Sarı’nın birlikte yaptıkları işlerle olumlu bir sinerji yakalanmış gibi. Çünkü Üniversiteler herşeyden önce bir bilim yuvası, ülkemizin gelişmesine katkı koyan kurumlar.
Bu bakımdan üniversite yönetimlerinde önemli görevlerden biri olan genel sekreterlik görevinin de liyakat sahibi olan, hem çağın gelişmelerini bilen hem de dünyayı tanıyan ve tüm bu gelişmelerin farkında olup üniversiteyi bu gelişmelere uygun olarak ilerletmeye çalışan üreten, tüm bunların içinde olduğu bir bakış açısına sahip olan kişilerin olması hem üniversitenin hem de ülkenin yararınadır. Edindiğim izlenime göre, Prof. Dr. M. Ali Sarı’nın bu ülkenin topraklarından çıkıp ülkesinin gelişmesine ve bunun bilim ve düşünce üretmek aracılığıyla gerçekleşeceğine inanan ve bu uğurda çaba gösteren böylesi bir bakış açısına sahip bir bilim insanı olduğu söylenebilir. Aynı zamanda bu uğurda çaba sarfeden bir vatansever de olduğunu dile getirmek yalan olmaz. Şahsen onu yeni akademik kadrosu dolayısıyla tebrik ediyor, üniversiteye, şehrimize, ülkemize ve insanlığa bir şeyler katmaya devam edeceğini düşünüyor başarılarının devamını diliyorum.