İyi Parti 8 Ocak 2023 tarihinde yapacak olduğu İl Başkanlığı Kongresi ile teşkilatlanmasını tamamlayacak, ardından sahalara inecek. Bu iniş “kalıcı mı olur, gidici mi” olur bilemiyorum. Bilemiyorum diyorum, çünkü o kadar çok eleştirilen konular var ki, bir türlü durulmayan bir parti konumunda bulunuyor.
Öncelikle Delege seçimlerinden itibaren yapılan usulsüzlükler ayyuka çıkmış durumda. Bir mahalleden delege adayı olanların içerisinden “muhalif” konumda olanlar, “yanlışlıkla” listelere alınmadı. Böylece tüzük gereği bu isimler yazıldığında geçersiz sayıldığından, istenilen sonuç elde edildi. Hatta Merkezefendi’de delege sandıkları “tost yemeye” gidince, delege olmak isteyenler tamamen hüsrana uğradılar ve umutlarını kestiler.
Sonra listeler incelendiğinde, İyi Parti’nin gerçek evlatları, kurulduğu andan itibaren desteklerini hiç esirgemeyen insanlar liste dışı kalırken; Ak Parti’de yıllardır “Makam ve Koltuk” peşinde koşan çantacıların, bazı kamu kurumlarında İyi partili kişilere iftara atan, soruşturma geçirmelerini sağlayan, en küçük bir olayda partiyi terk etmeye hazır insanların çocukları “üye olmamasına rağmen” delege listelerinde yerini aldı.
Hatta, “ne kadar doğru bilmiyorum” Pamukkale İlçesi kongresi sırasında, bir gece önce “aday olmaması için bazılarınca ikna edilen” eski ilçe başkanı, son anda “aday olunca” sorguya çekilmiş (!). Bu doğru ise; Ak Parti iktidarını “tek adam” yönetimi ile suçlayan ve Demokrasi aşığı(!) İyi Parti Denizli teşkilatlarında tek bir kişinin hazırladığı “proje” ile yönetilmek istenmesi ne kadar doğrudur? Sen iktidarı “ceberrut” yönetimi ile suçlayacaksın, aynı yöntemi kendin uygulayacaksın.Ve bunun sonucunda pek çok kesim partiye küskün duruma gelirken, “Az olsun, benim olsun. Ama gücü bende olsun” anlayışını partiye dikte edeceksin. Doğru bir yaklaşım olduğunu sanmıyorum. Üstelik isimleri şaibeli olan kişileri yönetimlere koyacaksınız.
Kim ne dersen desin; Denizli’de DYP, ANAP kökenli partilerin hatırı sayılır bir oy potansiyeli vardır. Bu eski iktidar partilerinin Denizli bazında halen yüzde 12 dolaylarında oyu vardır. Bu oyların yüzde 5 oranı AKP’ye gitti diye düşünsek de, bir kıvılcım görmek isteyen demokratların İyi Parti’ye yüzde 7 oranlarında desteği olacaktı. Ancak bu insanları ateşleyecek, önderlik edecek pek çok isim delege seçimlerinde saf dışı bırakıldı.
Eskiden beri “Partiyi ele geçirecekler” anlayışı içerisinde dışlanan bu insanlar, İyi Parti’ye oy verecek olan tabandaki insanların zihinlerinde oluşan “acaba?” sorusunu karşılayacak, bu yüzde 7 oranlarında seyreden milliyetçi, muhafazakar oyların İyi Parti hanesine yazılmasını sağlayacak insanlardı. Üstelik MHP tabanındaki küskün oyların da gelmesine zemin hazırlayacaktı. Ne yazık ki, bu fırsat tepildi.
İl Başkanlığı konusunda yaklaşık üç aydır ismi geçen Özer Tunçtürk, özünde iyi bir insan olmasına rağmen, Ülkü ocakları çıkışlı olması sebebiyle, ismi açıklandığı andan itibaren İyi Parti tabanında “Parti MHP2 oluşturuluyor” algısına maruz kaldı. Hatta delege seçimlerinden itibaren adım adım yürütülen projenin son ayağı olarak konuşulmaya başlandı. Bu durum “kabul görülmese de” parti tabanında bir erimenin olacağına işaret etmeye başladı. Bunun Türkçesi “İki vekil seçme potansiyeli bulunan İyi Parti’nin son gelişmeler ile oy durumu bir vekili ancak karşılar” demektir. Anketlere bakınız, bunu göreceksiniz.
Kısaca, İyi Parti beklenilen düzeyde olmasına rağmen iyi yolda değildir. Seçimleri 6 ay gibi bir zaman kala bu tür “güç” hesaplarının içinde bulunulması partiye kaybettirir. Bu da Denizli bazından yola çıkarak Türkiye’nin kaybetmesi demektir.
Daha önce de bu tür uyarı yazıları yazdım. Şimdi de yazıyorum. Yanlışlardan ve “adamın adamı” olmaktan, guruplar halinde “düşman gibi” hesaplaşmaktan vazgeçilmeli, kenetlenme oluşmalıdır.
Aksi halde vahim sonuçlar ortaya çıkacaktır.
Saygılarımla..
Esen Kalınız