Belediye Başkan adaylarını aylar öncesinden ilan edilmesi seçimlerin seyrini değil, rengini belli eder. Ancak Belediye Meclis üyeliklerinin yani kadronun ortaya çıkması ile seçimler gerçekten başlar. Artık tüm kadro sahada görev alarak “en iyi biziz” mesajları verirler. Projeler açıklanmaya başlar. Durum böyle olunca seçilenlerin kimler tarafından seçildikleri de aşikar olur.
Listelerin açıklanmasının ardından Delikliçınar ve Bayramyeri meydanında esnaflık yapan tanıdığım arkadaşlarıma “Listeleri nasıl buldunuz” diye sordum. Gerek AKP’li, gerekse MHP ve İyi Parti içerisindeki arkadaşlarımın hiç birisi “iyi” demedi. Hatta “idare eder” bile demediler. Herkes burun kıvırdı.
Siyaseti yakından takip edenler, 2014 mahalli seçimlerindeki kadroların bu listelerden daha iyi olduğunu dile getirenler bile oldu.
Herşeyden önemlisi, iktidar partisi AKP’nin ve destekçisi MHP’nin listesinin hiç de beklenilen gibi olmadığını belirttiler. Dokuzkavaklar, Fatih, Kayhan ve Anafartalar gibi Pamukkale ilçesinin oy deposu olan mahallelerden bir tek meclis üyesi dayanın olmaması, bunun yanında diğer ilçelerden liste doldurur gibi kişilerin kadroya alınmasını yanlış bulanlar vardı. Anlaşılan herkes tanıdık isimlerin listelerde olmasını arzu ediyordu. Ancak; metal yorgunluğu bahanesi ile tabanda yeri olan insanların tasviye edilmesi bu kez geri tepeceğe benziyor.
“Ben yaptım oldu” mantığının bu seçimlerde işlemeyeceğini, toplumun içinde bulunduğu ekonomik kriz başta olmak üzere ülkemizin içinde bulunduğu zor şartlarda “geçim derdine” düşen insanlar, birde böylesine bozuk liste görünce tamamen çarpılıyorlar.
Aynı yanlışların Millet ittifakında da olması, seçimlerde kime oy vereceğini belirleyen kişileri bile etkilemiş ve kararsız duruma düşürmüştür. Özellikle Ümit Bahtiyar ile birlikte 2014 yerel seçimlere giren ve MHP kadrolarından Pamukkale Belediye Meclis üyeliğine seçilen insanların, bu seçimlerde parti değiştirerek İyi Parti bünyesinde seçimlere girmesini “geçen 5 yılda ne verdiler de, tekrar ilk sıraları aldılar” serzenişine muhatap olmaları manidar gelmeye başladı. Ve bu olayın yanlış olduğunu düşünenler bile bulunmaktadır.
Millet ittifakının büyük ortağı CHP ise, listede tam manasıyla harakiri yapmış bulunuyor. CHP’nin bilinen ve sevilen yüzlerinin alt sıralarda olması, kimilerinin ise listeye girememesi kırgınlıkların hat safhaya çıkmasına sebebiyet verecek konumdadır. Kimse belli etmiyor ama, “Sen, ben, bizim oğlan” anlayışının listelere yansıdığını düşünün partililer olduğu gibi, İyi Parti ile ittifak yapılmasını istemeyen bazı isimlerin listelerde bulunması da iki parti açısından sakıncalı görülmeye başlandı.
Siyasi partilerin başında bulunan insanların, hükmedebilecekleri kişileri listeleri yazması, ilimizi düşündükleri anlamına gelmemektedir. Onlar, iyi veya kötü yapacakları işlere “emme basma tulumba” misali körü körüne itaat, diğer bir deyişle biat edecek, onaylayacak insanları listelerine almaları, siyasetimizin en kara anlayışıdır. Bu düşün ve anlayış yıkılmadığı müddetçe bir adım ileriye gidemeyiz.
Durum böyle olunca, gerçek çalışan siyasilerin kadro dışı kalmaları, hatta artık köşelerine çekilmeleri kaçınılmazdır. Ama en önemli husus, siyasi eteğin, ahlakın ve siyaset anlayışının kökten değişerek “Onun, bunun adamı” anlayışının Türk siyasetine yerleşmesi konusudur.
Ne yazarsak yazalım. Artık bu saatten sonra boş. Bu yüzden başarılar dilemekten başka bir temennimiz olamıyor.
Tüm siyasi kadrolara başarılar diliyorum.
İyisi ile, kötüsü ile kazanan ilimiz Denizli olsun.