Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Seccade İslamiyet’te ibadete yardımcı olmak için kullanılan, üzerinde bir tek kişinin namaz kılabileceği büyüklükte kumaşi halı, hayvan postu, hasır gibi malzemelerden yapılmış özel yer yaygısı, namazlık anlamına gelmektedir.
Arapça bir kelime olan seccade lügatte “secde edilen yer" manasına gelir. Namaza duran insanın secde halini sığdıracağı dikdörtgen bir yaygıdır. Elbette namaz için seccade mecburiyeti yoktur. Ancak İslam'da temizlik esastır ve bedende, elbisede yahut secde edilecek yerde necaseti temizlemek (necasetten taharet) namazın şartlarındandır. Necasetin (pislik), korunmanın neredeyse mümkün olmadığı (toplu iğne ucu) kadarı hariç, namazı bozar bu nedenle seccade temizliğine ayrı bir özen gösterilir.
Seccadenin Tarihi Nereye Dayanır?
Seccade genellikle halı sanatının bir parçası kabul edilmektedir. En eski seccade Kahire İslam Sanatları Müzesi'nde koruma altına alınmaktadır. Beş mihraplı Pamuklu seccadenin üzerinde olan yazı Ramazan ayı 903 yılı ile ilgilidir, fakat seccadenin kendisinin üretimin tarihi 1556 yılında olduğu bilinmektedir.
Mevcut en eski seccade örneklerinden biri XV. yüzyıla aittir ve Sivrihisar Şeyh Baba Yûsuf Tekkesi’nde bulunmuştur. XVII. yüzyıldan itibaren Osmanlı saray halılarına dayanan saf seccadelerinin çeşitli örnekler halinde bol miktarda yapıldığı görülmektedir. Anadolu’da seccadeleriyle ünlü merkezlerin başında yer alan Uşak’ta XVI. yüzyıldan XIX. yüzyılın sonuna kadar değişik türde seccadeler dokunmuştur.
Orta Asya’da Buhara, Semerkant, Hindistan’da Agra, Fetihpûr, Lahor ve Afganistan-Belûcistan bölgesi önemli seccade yapım merkezleridir. Hindistan bölgesi seccadelerinde bitkisel motifler önemli bir yer işgal eder. İran’da seccade çeşitleri fazla değildir. Bunlardan XVI. yüzyıla ait önemli bir saf seccadesi örneği parçası Museum für Islamische Kunst Berlin’dedir.
Türk Tarihinde Seccadenin Yeri?
Seccadelerin kültürümüzdeki önemi büyük ölçüde namazlık olarak kullanılmalarından ötürüdür. Kültürümüzde seccadelerin en erken örnekleri 15. yüzyıla kadar inmektedir. Saf seccade adı ile tanınan ve camilerdeki mihrap nişi motifinin yan yana sıralanması ile oluşan örnekler, 16. yüzyılda da yapılmıştır. Saf seccadelerin önemi, camilerde sıra (saf) halinde namaz kılmaya çok uygun olmalarından gelmektedir.
Bu tipin en görkemli örnekleri, 16. yüzyıl Uşak Seccadeleri’dir. Bu seccadelerde mihrap nişi daha kıvrımlı hatlar kazanmış, nişin tepesine bir kandil motifi konulmuş, ayakların bastığı yerler belirtilmiştir. Gerek mihrap nişi köşelerinde gerekse kenar şeritlerinde saray seccadelerinden gelen lale, sümbül, karanfil gibi bitkisel motifler ve çiçek açmış bahar dalları yer almaktadır. Bu üsluptaki seccadeler 17. yüzyıl ortalarına kadar yapılmıştır.
Uşak seccadelerinin bir türü de Transilvanya tipi olarak adlandırılan örneklerdir. Türk seccadeleri içinde en karakteristik örnekler, 17. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında en zengin grubu, Türk düğümüne adını veren Gördes Seccadeleri oluşturur. Kırmızı ve mavi renklerin egemen olduğu mihrap nişinde, kandil motifi yerine kimi zaman ibrik ya da çiçek demeti motifi de kullanılmıştır. Kıvrımlı mihrap nişi, iki yanda sütunçelerle taşınmaktadır.
İslam Kültüründe Seccadenin Yeri?
Resulullah (s.a.v.) zamanında namaz yaygın olarak seccade ismine rastlanmaz. “Yeryüzü benim için mescit ve temiz kılınmıştır." buyuran Peygamber Efendimiz, yağmurla çamurlaşmış toprak üzerinde dahi namaz kılmıştır. Demek ki yeryüzünde necasetin bulaşmadığı her zemin secdeye gitmeye uygundur. Fakat Peygamber Efendimiz'in, hurma yapraklarından dokunmuş ve secde edilecek büyüklükteki 'humra' denilen örtü üzerinde namaz kıldığı da bilinmektedir.
Peygamberimizin (s.a.v.) ve ashabın hasır üzerinde ya da tabaklanmış deri üzerinde namaz kıldıkları, kimi ashabın sarıklarının üzerinde secde ettikleri rivayeti de vardır. Enes b. Mâlik'den gelen bir habere göre, ashaptan kimileri yağmurdan sonra ıslanan küçük çakıl taşlarını toplamışlar. Temizlenen ve serinleyen bu taşları secde yerlerine döşeyerek üzerinde namaz kılmışlar. Bunu gören Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise, “Ne güzel bir sergidir (seccadedir)." buyurmuşlar. Bunlar seccade hükmünde o gün kullanılmış nesneler sayılabilir.
Namazlık şeklini almış, namaz için belirlenmiş seccadeyi haber veren dönem Abdullah b. Ömer zamanı olabilir. Zira ilk seccade rivayeti, Abdullah b. Ömer'in, bugün kullanılan manada bir halı seccadeye sahip olduğudur. Sonraki dönemlerde ise namaz için hazırlanmış özel yaygının yani seccadenin varlığına şahit oluruz. İbn Kesir'in nakline göre 1187 yılında Kudüs fethedildiğinde Mescid-i Aksa temizlenmiş ve zeminine seccadeler serilmiştir. Daha evvelinde ise Abbasi vezirinin, bir sefer sırasında yolcular için dört yüz seccade bulundurduğu bilinmektedir.Allah CC ya en yakın olduğumuz seccada biz Müslümanlar içindeğeri asla biçilmez. Bunu ancak mü’min Müslümanlar bilir. Allah CC selamı bereketi Rahmeti üzerinize olsun.