Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
"sözde" ilahiyatçı geçinen bir kaç profesörün uydurduğu "Hristiyanlar Ve Yahudiler" Ehl-i Kitab cennete girecek sözleri özerine bu kısa ve öz makaleyi yazmaya gerek duydum.
Hz.Adem (A.S.)dan günümüze gelen tüm peygamber ve kitaplara iman noktasında ehl-i kitab ile amentüde bir birlikteliğe vurgu yapıldığı, bu ittifakın, günümüz tahrif olmuş Hz.İsa (A.S.)ı ALLAH’ın oğlu kabul eden Hıristiyanlık veya yine tahrif olmuş yahudilik ile değil, asılları ile olduğunu şeklinde anlamaya; “Amentüde ittifakımız var” maksadı aşabilen ifadesinden günümüz tahrife uğramış ehl-i kitab ile bir ittifak şeklinde anlamamaya çalışıyorum, fakat Çünkü: “Peki bu ittifak nasıl oluyor? Diye sorarlar. Adamlar ALLAH üçtür, Hz.İsa ALLAH’ın oğludur; sizin Peygamberiniz hak peygamber değildir diyor, sözde karikatürleri yayınlayarak hakaret ediyor, sizin kitabınız Kur’ân-ı Kerim hak kitap değildir, sizin dininiz hak değildir... diyor ve sonra onlarla aramızda amentüde ittifak oluyor... Eyvah eyvah!.. Ya Rabbi! Ne günlere kaldık!
Bu iddia ve beyan son derece yanlıştır. Bilhassa Hıristiyanlık ile İslâm arasında çok büyük farklılıklar bulunmaktadır. Bunları kısaca sıralayalım:
1- ALLAH’a iman ve Tevhid konusundadır. İslâm Tevhid dinidir, Hıristiyanlık Teslis dinidir. Hıristiyanlar Hz.İsa (A.s.)ı Tanrı, ALLAH’ın oğlu olarak kabul ediyor. Yahudiler de Hz. Üzeyr (A.S.)a ALLAH’ın oğludur diyor. Tevhid ve Teslis kesinlikle birbiriyle bağdaşmayan ve uyuşmayan iki zıt inançtır. Tevhid ile Teslis’i bir görmek büyük sapıklıktır. Ayrıca onlar tanrı gökte derler, biz Müslümanlar ise ALLAH’ın mekandan münezzeh olduğuna inanırız.
2- Meleklere iman konusundadır. Onlar melekleri kız gibi görüyorlar, biz Müslümanlar ise, meleklerde erkeklik dişilik olmadığına inanıyoruz.
3- Kitaplara iman konusundadır. Biz Müslümanlar, bütün kitablara; ALLAH’ın Tevrat ve İncil adıyla iki kutsal kitap gönderdiğine iman ederiz. Lakin bu kitapların orijinal ilahî metinleri ve nüshaları kaybolmuş, sonradan insanlar tarafından tahrif edilmiştir. Musevîler ve Hıristiyanlar ise ALLAH’ın insanlığa Kur’ân-ı Kerim adıyla kutsal bir kitap göndermiş olduğuna iman etmezler, Kur’ân-ı Kerim’in hak kitap olduğunu kabul etmezler, Kur’ân-ı Kerim’in düzmece olduğunu iddia ederler.
4- Peygamberlere iman konusundadır. Biz Müslümanlar bütün Peygamberlere, Hz.Musa (A.S.)a, Hz.İsa (A.S.)a iman ediyor, her ikisinin de ALLAH’ın büyük Peygamberlerinden olduğuna inanırız.
Musevîler ve Hıristiyanlar ise Hz.Muhammed (S.A.V.) Efendimize iman etmezler, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin peygamberliğini kabul etmezler; O’nun -hâşâ- yalancı ve düzmece peygamber olduğunu söylerler ve kendisini inkâr ederler ve yalanlarlar.
5- Din konusundadır. Biz Müslümanlar iman ederiz ki, Hak din, Hz.Adem’(A.S.)dan beri İslâm’dır. Resûlullah (S.A.V) Efendimiz geldikten, Kur’ân-ı Kerim indikten sonra diğer dinlerin ve kitapların hükmü kalmamıştır.
Kur’ân-ı Azimüşşanda: “ALLAH katında din İslâm’dır” buyurulmaktadır. Yahudîler ve Hıristiyanlar ise, İslâm’ın hak din olduğunu kabul etmezler, hak din İslâm’ı inkar ederler, O’na hâşâ uydurma din derler.
İşte bütün bunlar büyük, derin ayrılıklar ve anlaşmazlıklardır. Binaenaleyh, Ehl-i Kitabla, Amentü konusunda aramızda ittifak değil, büyük ve derin ittifaksızlık, ihtilaflar bulunmaktadır. Müslümanlar, Ehl-i Kitab ile Amentü konusunda ittifak içinde değildir. Müslümanların Ehl-i Kitab ile Amentü konusunda ittifak halinde olduklarını söyleyebilmek için insanın aklını, sağduyusunu yitirmiş olması gerekir.
Maalesef DİYALOGCULAR, “İslâm ile Hıristiyanlık arasında esasta fark yoktur... Biz de ALLAH’a iman ediyoruz... Yahudiler de Hıristiyanlar da ALLAH’a iman ediyorlar. O halde onlarla Amentü’de ittifakımız vardır” diyorlar..
Böyle bir düşünce tamamıyla yanlıştır. Çünkü:
- Cahiliye devrinde Arabistan müşrikleri, eski Mekke müşrikleri, putperestleri, ALLAH’a ortak koşanlar da ALLAH’a inanıyordu! Yetmiş iki millet ALLAH’a inanmaz değil. İnanıyorlar ama nasıl? İslâm, hiçbir şekilde ALLAH’a eş, ortak, oğul koşulmasını kabul etmez. Yukarıda sıraladığımız beş büyük ve temel ihtilâf, anlaşmazlık yüzünden:
Yahudiler ve Hıristiyanlar Müslümanları kâfir, inançsız kabul ederler.
Daha dün, 23-24 Eylül 2005 tarihinde, İstanbul, Yeşilköy’deki Latin Katolik Kilisesi’nde, Gregoriana Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi profesörleri ve kapüsyen rahiplerinin katılımı ile düzenlenen “Uluslararası Müslüman-Hıristiyan Diyalog Sempozyumu”nda Roma’dan gelip konuşan Prof. İlaria Morali, bizim ilahiyatçıların huzurunda Müslümanları “sapıklar” olarak gördüklerini söyledi...
Yine aynı sebepler dolayısıyla Müslümanlar da onları kâfir kabul eder. Rahmetullah Efendi’nin “İzhâru’l-Hak” isimli meşhur kıymetli eserinde bu hususta geniş bilgi vardır.
Ortada böyle bir realite varken, bazı şahıslar nasıl olur da, “Her üç dinin amentüsü esasta birdir” diyebiliyorlar? Aslında “ALLAH” inancında bile birlik yoktur. Değil Amentüde.
Binaenaleyh “Üç din Amentüde birdir” sözü bâtıldır. Hak ile bâtıl, Tevhid ile küfür ve şirk, hidayet ile dalâlet bir arada olmaz, bağdaşmaz. “Diğer dinler de haktır” demek; kişiyi dinden, imandan çıkartır. Din işlerinin şakası yoktur. Dinî meseleler hafife alınamaz.
"YAHUDİ VE HRİSTİYANLAR CENNETE GİRECEK."DİYENLER CENNETE GİREMEZ" VesSelam... Allah CC selamı bereketi Rahmeti üzerinize olsun...