Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
-“O saygıya lâyık ev” (Maide: 97). Allah’ın yeryüzünde övdüğü hususi mekân Kâbe...
-“Şüphesiz âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev, Mekke’deki (Kâbe)dir.” (Al-i İmran: 96).
-“Orada apaçık nişaneler, İbrahim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yol bakımından gidebilenlerin o evi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki; Allah bütün âlemlerden müstağnidir.” (Al-i İmran: 97).
“Kâbe” Allah’ın tecelli ettiği, bir takım manevî işaretlerin saklandığı, sevgilerin, kardeşliklerin çağladığı hususi mekândır.
Hususi mekân “Kâbe” ve insanın kalbi de Allah’ın tecelli ettiği yer olduğu için burası her an manevî bir hazza açılan pencerelerdir.
O mekânı sadece taştan ve kumdan ibaret zannedenler, Allah’ın tecellisinden, hidayet nurundan, iman bağından mahrum kimselerdir.
İlahî aşka, sevgiye, kardeşliğe, tevhide doymak isteyenlerin İlahî çekim alanına koştukları Kâbe’nin çok mübarek ve gıdalı suyu “zemzem” Rabbimizin insanlığa özel bir ikramıdır.
Zemzem’in tarihçesine kısaca bakarsak; Hz. İbrahim (A.S), Cenâb-ı Hakk’ın emri üzerine hanımı Hacer Validemizi ve henüz süt emmekte olan oğlu Hz. İsmail’i bugünkü Zemzem kuyusunun bulunduğu yere bıraktı. O tarihte Mekke’de hiçbir insan yaşamıyordu. İçecek su da yoktu. Hz. İbrahim, hanımı ve oğlu için biraz hurma ve bir miktar da su bırakarak oradan ayrıldı.
Yiyecek ve içeceğin bulunmadığı bu ıssız yerde kalmak Hz. Hacer’e çok zor geldi. Ancak, kendilerini oraya bırakmasını Hz. İbrahim’e Cenâb-ı Hakk emrettiğine göre düşünmek yersizdi. Çünkü rızkı veren Allah, kendilerinin durumunu da görüyordu.
Bir müddet sonra Hz. İbrahim’in bıraktığı su bitti. Hz. İsmail ağlamaya, su istemeye başladı. Annesi de ne yapacağını şaşırdı. Süt yok ki emzirsin, su yok ki içirsin. Hz. İsmail’in ağlamalarına daha fazla dayanamadı. Safa Tepesine çıktı. Birini görebilmek ümidi ile sağa sola baktı. Kimseyi göremeyince de Safa ile Merve arasında koşmaya başladı.
Yedinci defa Merve’ye çıktığında bir ses işitti. Hz. Cebrail (A.S) bir yeri kazıyordu. Nihayet su göründü. Hz. Hacer buna çok sevindi. Suyun aktığını görünce “dur, dur” manasında “zem, zem” dedi ve su akmasın diye önünü kesti, havuz gibi yaptı. Bir taraftan da testisini dolduruyordu. Suyu aldıkça yerinde kaynıyordu.
Testisi dolduktan sonra sudan içti ve Hz. İsmail’i emzirmeye başladı. Bu arada Cebrail (A.S) Hz. Hacer’e hitaben:
“Sakın, ‘Helak oluruz, zarara uğrarız.' diye korkmayın. İşte şurası Beytullah'ın (Kâbe'nin) yeridir. O beyti şu çocukla babası yapacaktır. Muhakkak ki, Cenâb-ı Hakk o işin ehlini zayi etmez.” dedi.
İşte, Zemzem Kuyusunun ortaya çıkması bu şekilde oldu. Hz. Hacer suyun önünü kesmeseydi ve onu kendi halinde bıraksaydı, bu su bir ırmak olacaktı. Peygamberimiz (S.A.V) bir hadîslerinde bu hakikati şöyle beyan buyurur:
“Allah, İsmail'in annesi Hacer'e rahmet etsin. O, Zemzem'i kendi haline bıraksaydı veya avuçlamasaydı; muhakkak Zemzem akar, bir ırmak olurdu.”
“İbrahim (A.S)’ın duası, Hacer’in teslimiyeti ve henüz küçük bir bebek olan İsmail (A.S)’ın hatırı için, Yüce Allah zemzemi böyle ortaya çıkardı.”
Zemzem, çok mübarek ve gıdalı bir sudur. Hz. Hacer ve Hz. İsmail, uzun müddet yemek yemeden bu suyla idare ettiler. Rivayet odur ki; Zemzem kuyusu ve Hz. İbrahim-oğlu Hz İsmail yapımı Kâbe’nin olduğu mübarek topraklarda Allah’ın emir ve yasakları yaşanmaz olup, Cürhüm kabilesi Allah’a isyan edince zemzem suyu kurur Tâ ki Hz. Muhammed’in dedesi Abdülmuttalip rüyasında zemzem kuyusunun yerini görene dek.
Abdülmuttalip rüyasında gördüğü yeri kazar ve zemzem suyu tekrar çıkar. O günden beri Mekke’ye ziyarete giden hacılar bu sudan kana kana içer ve bu mukaddes sudan memleketlerine götürüp yakınlarına da ikram eder. Bu sebepledir ki; yaklaşık 4 bin yıllık bir geçmişe sahip olan zemzem kuyusunun suyu, dünyanın dört bir tarafına ulaşan tek su kaynağı olma özelliğini korur.
Şimdi, zemzem kuyusu modern bir kent görüntüsünde olan Mekke’de, Kâbe’nin Hacer-ül Esved taşının bulunduğu köşeden on dört buçuk metre uzakta, yer altında bir odada bulunuyor. Hac farizasını yapmak için Kâbe’yi ziyarete gelen Müslümanlar sebebiyle, kuyudan her yıl bir milyon metreküp su çekiliyor. Bilim adamlarını hayrete düşürüyor.
Zemzem Suyunun Sırrı Ne?
Müslümanlarca kutsal sayılan ve asırlardır milyonlarca metreküp su çekilmesine rağmen kaynağı hâlâ tespit edilemeyen ve denizden 8 km uzaklıkta bulunan zemzem kuyusu hakkında bilimsel çalışma yapılıyor.
Yer altı suları konusunda sahasında birkaç isimden biri olan Prof. Dr. Zekai Şen, zemzem kuyusunun şeklinin ve suyun özelliklerinin kendisini şaşırttığını belirtiyor.
Şen, Suud Kralı’nın ısrarlı daveti ile Zemzem Araştırmaları ve Geliştirmeleri Enstitüsü’nde yöneticilik yapıyor ve 500 kişilik bir ekiple, ilk tarihinden bugüne zemzem kuyusu ve suyunun kalitesi ve özelliklerini araştırıyor.
Enstitüdeki görevine Kur’ân’a el basıp, stratejik bilgileri ve araştırmaların detaylarını anlatmamak üzerine yemin ederek başlayan Şen, “İmanlı bir insandım. Zemzem kuyusu hakkında araştırmalar yaptıkça imanım daha da arttı. Zira bilimin açıklayamadığı çok fazla şey var. Bilimin açıklayamadığı noktada iman devreye giriyor.” diyor.
Dünyanın en kurak bölgelerinden birisi olan Arap Yarımadası’nın da en kurak vadisinde bu kalitede ve bollukta bir suyun 1,5 metre derinlikten ve 1,5 metre çapındaki bir kuyudan çıkmasının mucizevî bir olay olduğunu dile getiren Şen, zaman zaman içindeki mineral oranları değişse ve debisi kısmen azalsa da zemzem kuyusunun yüzyıllardır su vermeye devam ettiğini söylüyor.
Çok büyük motorlarla hac dönemlerinde yılda bir milyon metreküpten fazla su çekilmesine rağmen suyun bitmediğine ve çok fazla azalmadığına dikkat çeken Şen, zemzem kuyusunun kaynağı hakkında bilgi toplamaya çalıştıklarını anlatıyor.
Üç ana hattan zemzem kuyusuna su geldiğini tahmin ettiklerini; ama tam olarak kaynağının neresi olduğunu bilemediklerini açıklayan Şen, suyun kaynağı hakkında yaptıkları araştırmada yüksekliği iki bin metreyi bulan Taif’e kadar gittiklerini, bu dağın her gün yağmur aldığını ve kuyunun kaynaklarından birisinin burası olabileceğini tahmin ettiklerini söylüyor.
Dünyada çok az sayıda bilim adamının yeraltı suları hakkında Şen kadar bilgisi ve birikimi var. Şen aynı zamanda Türk Su Vakfı’nın da başkanlığını yapıyor, su ve yeraltı suları hakkında uluslararası birliklerin yönetim kadrosunda bulunuyor. Bunun yanında dünyada bulunan yeraltı kuyularını inceleme yetkisine sahip çok az bilim adamından birisi.
Bu kadar yetkin bir birikime sahip olan Şen, zemzem kuyusunun şeklinin kendisini çok şaşırttığını belirtiyor. Hiçbir kuyuda böyle bir şekille karşılaşmadığını, kabaca huniye benzeyen Zemzem kuyusunun bu şeklinin bile bir hikmeti olduğunu anlatıyor.
Çünkü bu şekli suyun debisini düzenliyor. Artık büyük bir metropol olan Mekke’deki kanalizasyon ve su şebekesinin zemzem kuyusunu etkilememesi için devletin özel tedbirler aldığına değinen Şen, kuyunun 25-50 yıl sonrasına dair tahminler yapıldığını ve şimdiden buna göre planlar hazırlandığını aktarıyor.
Zemzem binlerce yıllık bir mucize 1,5 metre genişliğinde olan Zemzem kuyusundan binlerce yıldır milyonlarca metreküp su çekiliyor, kaynağının ise hala tam olarak bilinmemesi mucize olarak değerlendiriliyor.
Zemzem kuyusunun yakınlarında irili ufaklı (birisinin adı Davut) birçok kuyu var. Ama bölgenin jeolojik yapısı gereği bu sular ya çok aşırı mineralli ya da tuzlu. Hiçbiri zemzem kadar mineral oranı dengeli ve kaliteli değil. Prof. Dr. Zekai Şen’e göre bu kuyular birbirine bu kadar yakın olmasına rağmen, hiçbirinin zemzemin normal değerlerine yaklaşamamasının bile bir mucize.
Zemzem suyunun son yıllarda artan hacı sayısı sebebiyle bitme tehlikesi geçirdiğine dair söylentiler çıkmasına ise Şen, “Uzun süreyi kapsayan bilimsel öngörülerimize göre bitme ihtimali yok. Tabiri caizse kuyu derya gibi. Daha kaynağını bile tam bilmiyoruz; ama çok iyi miktarda su gelmeye devam ediyor. Ne kadar çekiyorsak kuyu o kadar su veriyor.” diyor.
Zemzem Duası:
«Allahumme innî es’eluke ilmen nâfian ve rızkan vâsian ve şifâen min kulli dâin»
(Allah’ım! Senden faydalı ilim, bol rızk ve her türlü dert için şifâ niyaz ediyorum.)
Zemzem Suyunun Özellikleri
Açlığını gidermek için içen kişinin açlığını, susuzluğunu gidermek için içenin susuzluğunu giderir.
Tadı kendine has, özeldir.
Protonları yüksek bir sudur. Dünyanın en içilebilir sağlıklı suyudur. (Dünya Sağlık Örgütü’ne göre)
Mikrobik hastalıklara karşı etkili olan florürleri barındırır.
İçinde hiçbir bakteri ve mikro organizma bulunmayan tek sudur.
Kalp krizine şifadır.
Ne niyetle içilirse ona deva olan, her derde deva mübarek bir sudur.
Zemzem doğal gazlı bir içecektir. Karbonat, litrede 366 mg.’dır.
Zemzem suyunda kalsiyum ve mağnezyum tuzlarının oranının yüksek olması nedeniyle yorgun insanlar yüzlerine sürdükleri zaman ferahlanırlar.
Alman kimyacılar, zemzem suyunun mayalama özelliğini keşfettiler. Zemzem normal su ile karıştırıldığında baskın gelip bütününü zemzem özelliğine çevirebilmektedir.
Besleyicidir, içinde birçok mineral barındırmaktadır.
Alüminyum, bakır, bikarbonat, bromür, çinko, demir, florürler, hidroarsenat, metaborik asidi, metasilikat, potasyum, radon, serbest karbondioksit, serbest oksijen, sodyum, sülfat içerir.
Hacer Validemize olduğu gibi annelere süt çoğaltıcı etkisi vardır. Misafirlere ikram edilecek en güzel hediyedir.
Özellikle sıtmaya şifalıdır.
Baş ağrısını giderir.
Gözün görmesini ziyadeleştirir.
Onunla abdest almak sünnettir.
Bedene kuvvet verir.
Ebrar’ın içeceğidir.
Son araştırmalarda cilt kanserine sürüldüğünde, iyileşme süresini %80 hızlandırdığı görülmüştür.
Sağlıklı deriye sürüldüğünde kanser riskini %90 azaltmaktadır.
Zemzem suyu ile ovalanmış vücut, kışın karda çıplak gezilse üşünmez, yaz aylarında güneş altında terlemez.
Zemzem suyu kelliği engeller,
Zemzem suyunun değdiği yer, kırk gün kir tutmaz.
Lens kullananlar, bu suyu solüsyon olarak rahatlıkla kullanabilirler.
Göz damlası niyetiyle kullanılması halinde göz bozukluklarına iyi gelir.
Zemzem suyunun sadece terle vücuttan atıldığı, yaşayanlarca ifade edilmiştir.
Zemzem suyu senelerce dursa da, asla bozulmayan tek sudur.
Sevgiye, aşka, “İlkbahar Gülünün” kokusuna koşanların maddî-manevî yıkandığı kâinatın merkezinde, İlahî çekim gücünü ve maneviyatını ilk defa yaşayanlar, her dem orada olmak arzusunu hep kalplerinde titreyerek hissederler… Orada, saflarda gül hareleri olmak isterler… Tüm isteyenlerin dualarının kabulü dileklerimizle… Allah CC selamı bereketi Rahmeti üzerinize olsun.
Yazalarında kaynak belirtmemen eser sahiplerine saygısızlık. Ayrıca bu bilgilerin çoğu tevatür kabilindendir. Diyanet Ansiklopedisinin ilgili maddesine baka bilirsiniz!