Emperyalistler, vekâlet savaşlarını yeni keşfetmediler. Tarih boyunca lejyonerleri ve Vatikan misyonerlerini kullanarak bu savaşları yürüttüler. Günümüzde ise düzenli ordular yerine “dijital aktivistler” ve “paralı askerler” ile karma (hibrit) denilen vekâlet savaşlarını sürdürüyorlar.
Dünyadaki bütün kaynakların %75’i Türkiye ile Çin arasında bulunuyor. Emperyalistler bu kaynakları yeniden paylaşmak istiyorlar. Paylaşımın merkez üssü Türkiye ve çevresidir. I. Dünya Savaşı’nda Arapları kullandılar; şimdi II. Paylaşım Savaşında Kürtleri kullanıyorlar. Bunlar üstünden bir harekâta geçtiler.
Arakan’da, Irak’ta, Suriye’de ya da dünyanın başka bir bölgelerinde yaşanan bu vekâlet savaşlarının iki strateji var. Birinci strateji vekâlet ettiği ülke adına savaşıyor olmaları, ikinci strateji “kaos teorisi” üretmeleridir.
Türkiye’nin Afrin’de zeytin dalı harekâtını başlattığı andan itibaren, dijital aktivistler aracılığıyla sahte fotoğraflar ve yalan haberlerle algı operasyonlarını başlattılar.
Vekâlet savaşlarında lejyonerlerin kim olduklarının pek önemi yoktur. Emperyalistler için paralı askerlerin legal veya illegal olmaları değil; kendileri adına vekaleten savaşacak olmaları önemlidir. Ne fark eder; dün El-Kaide, Nusra, bugün PKK, PYD lejyoner olarak kullanılabilir. Zaten bu anlayış, tarih boyunca hep olagelmiştir. Nitekim Malazgirt Meydan Savaşında, Bizanslılar Kıpçak-Peçenek askerlerini Selçuklu’ya karşı kullandılar. Aynı şekilde Çanakkale’de Anzakları bizim karşımıza lejyoner olarak çıkardılar.
Lejyonerler vasıtasıyla dünyanın dört bir tarafında, asırlardır mazlumlara kan kusturuyorlar. Açlık, sefalet, tecavüz, işkence, gözyaşı, sürgün ve ölümler; sanki ezilmiş insanların “kaderi” imiş gibi şuur altlarına yerleştiriliyor. Bugün aynı zulüm; öldürülmüş insanları ve bombalanmış şehirleriyle Suriye topraklarında devam ediyor.
Hristiyan ve Yahudiler, tarihin her devrinde Türklere ve Müslümanlara karşı ittifak etmişlerdir. Haçlı seferlerinden günümüze doğru seyreden tarihî süreçte bunun sayısız örneği vardır. Çünkü Batı dünyası Hristiyan –Yahudi ittifakıdır. Kur’anî bir ifadeyle söylersek; “Sen onların dinine tabi olmadıkça ne Yahudiler ne de Hristiyanlar senden asla hoşnut ve razı olmayacaklar.” (Bakara, 120)
Olympos’un çocukları, her seferinde yaldızlı yalanlar söylerler! Siz onların hak, hukuk, adalet, insan hakları, demokrasi, cumhuriyet dediklerine bakmayın; işlerine geldikleri yerde despotizmi, işlerine geldikleri yerde temel hak ve hürriyetleri savunurlar. Hem suçlu hem güçlü olmayı, kriz yönetiminin “taktiksel stratejileri” diye sunarlar. Doğu milletleri “riyayı” ayıp telakki ederken, Batılılar menfaatleri için riya ve yalanı mubah görürler. Aslında kurum ve devlet ciddiyeti kalmamış bu organizasyonlarla, vahşi kapitalizmin yırtıcı hayvanını oynadıklarını gösteriyorlar.Sonra da dünyaya dönüp yalan üstüne yalan söylüyorlar!
Eğer kendilerine direnen şirket, patron, devlet, bürokrat, hükümdar ya da kutsal çıkarsa; her türlü melaneti deneyerek şeytani bir savaşı başlatırlar. Çünkü kendilerini asırlardan beri dünyanın “efendisi” olarak takdim ederler. Devletler, krallar, hükümdarlar hatta peygamberler ya kendileriyle anlaşacaklar ya da İblis’ in çocuklarıyla savaşacaklardır.
Hz İbrahim’i niye ateşe attılar? Hz Musa, Firavun’la neden mücadele etti? Ya İmran’ın kızı Meryem’in başına gelenler, ilerlemiş yaşına rağmen Hz Zekeriya’nın öldürülmesi, Hz İsa’nın uğradığı zulüm, Hz Yahya’nın katledilmesi, son peygamber Hz Muhammed’e reva görülen işkenceler, hakaretler ve kendi şehrinden sürgün edilişi sıradan olaylar mıdır?
Bir de bizim tarihimize bakın: Sultan Abdülaziz’in katli, II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesi, Menderes’in idamı, 12 Mart ve 12 Eylül askerî darbeleri, Özal’ın şüpheli ölümü; Eşref Bitlis, Uğur Mumcu, Adnan Kahveci, Muhsin Yazıcıoğlu’nun hâlâ aydınlatılamayan ölümleri, adlî kayıtlara sadece kaza ya da eceliyle ölüm diye mi geçmiştir?
Şimdi soruyu sormanın tam zamanıdır: Bu bombalar neden hep Müslüman coğrafyalarda patlıyor? Neden hep Türk ve Müslümanlar öldürülüyor? Bunu adı Hilal-Haç Savaşı değil de nedir Allah aşkına?
Ama gel gör ki, biz zulüm ve ihanetleri dünyaya anlatamadık. Haklı iken haksız duruma düşürüldük. En son “PKK operasyonlarında leopar tanklarını kullanamazsın.” diyen Alman küstahlığı ve “36. paraleli geçemezsin.” diyen Amerikan şımarıklığıyla karşılaştık. Bugün bıçak kemiğe dayandı. Türkiye Afrin’de kendi göbeğini kendi kesiyor! Allah devletin ve milletimizin yardımcısı olsun!
“Olympos’un çocukları” denildiğinde kimse kızmasın. Olympos az gelir, bunlar Şeytan’ın çocukları! Çünkü Hira Dağı’nın müminlerinden hiç hoşlanmıyorlar.
.