“İnsan eşref-i mahlûkattır derdi babam / Sözler içinde bu sözün bir yeri vardı.” Bazen yaratılmışların en şereflisidir insan, bazen hayvandan aşağı bir “belhüm adal…” İnsanın yeryüzündeki serüveni yaratıldığı günden beri, bu gelgitler üzerine sürüp gitmektedir.
İnsan, patlamaya hazır bir volkan gibidir. Bezm-i elest’ten beri ne kendi anlayabildi yaptıklarını, ne başkaları çözümleyebildi bu çılgınlıkları... Yeryüzünü fitne ve fesada boğan odur. Toprak, kan dökmeyi ve gözyaşını ondan öğrendi. İlk günahı, ilk cinayeti işleyen odur. Sonra yeryüzüne kabile kabile dağılan, dilleri ve renkleri birbirine benzemeyenler de onlardır. Onlar ki Âdem’in çocuklarıdır. Ağlamaları, gülmeleri, üzüntüleri ve sevinçleriyle yeryüzünde hep onların hikâyeleri anlatılır.
Gün olur, kuru bir inat yüzünden kör kuyulara düşer insan; gün olur, alır başını gider bir başka diyara… Ağıtlar, türküler yakar yollarda; maniler, ninniler söyler, al ipekler bürünmüş nazlı ceylanlara… Bazen hüzünlüdür, bazen kederli; bazen keyfine diyecek yoktur gayri. “Ne olsun be, geçinip gidiyoruz işte…” der, Allah’a şükretmeyi yeğler bazı zamanlarda…
Gün olur, burnunun dibindeki hakikati görmez insan. Ağılı bir yılan ölüsü gibi yıllarca içinde bir kini biriktirir. Naralar, küfürler, ağzı bozuk palavralarla sayıp sapanlar. Parmak sallar, “görüşürüz!” der. Bu tehdidin altında, kontrolden çıkmış insanın hezeyanları vardır.
Bazen yiğit ve kahraman bazen kindar ve korkaktır insan. Sımsıcak bir dost selamında Hz. İbrahim’in elleri kadar mübarektir. Kabil’in kıskançlığı gelip çattığında ise, Hamza’yı katleden Vahşi kadar karanlık... “Vahşi, gözüme görünme!” der Peygamber; “Bana Hamza’yı hatırlatıyorsun!”
Parmaklar bir mızrak gibi sallandığında, yaralara zakkum basılıp bağırıldığında, çığlıklar barut kokusuna karışıp yankılandığında tanınmayacak hale gelmiştir artık insan. Yüzleri simsiyah olmuş adamların gecenin karanlığına karışmış homurtuları, kapılandıkları güç ve “iktidar” merkezlerince sıvazlanmadıkça; sabahın aydınlığını bekleyen mazlumlar bilirler ki, dolunay ürpertilerinde yankılanan çakal sesleri bu gece masumları korkutmayacaktır. Fakat sindirilmiş ve bastırılmış her nefret, patlamaya hazır bir yanardağ gibi derin bir sessizliğe çekilmiştir. Suskun, solgun fokurtular, derinlerden gelen homurtularla harmanlanarak korkunç sesler çıkarmaya hazırlanmaktadır: Puf, puf, puf!.. Vakit gece yarısıdır; karanlık yüzlü adamlar öfke nöbetlerinde boğulmakta ve meçhul bir ihanete doğru sürüklenmektedirler.
Şeytan, yaratılışında secde etmediği Âdem’in imanından nefret eder ve o imanın içine sarmalanmış iyilikten, güzellikten, dostluktan, sadakatten, samimiyetten haz almaz. Topraktan yaratılışın sırrı, ateşten yaratılmış Şeytan’a ters gelir ve insanın eşref-i mahlûkat oluşundan nefret eder. Dürüstlük ve liyakatin yeryüzünü kucaklamasını istemez; çünkü Şeytan Cennet’ten değil, Cennet’e girenlerden nefret eder!
İnsan, yeryüzü sürgününde melekleri kıskandıracak kadar bir ulvilik; Şeytana gıpta ettirecek kadar bir bayağılık içindedir. Bir tarafta Cennet vaat edilmiş muazzez bir hayat ve kulluk şuuru; beri tarafta ilahî gazaba uğramış bir had bilmezlik ve nankörlük… Bu iki cümle, insanın yeryüzündeki serüvenini özetliyor. Ya kurtuluşa erenlerden olacaksınız ya ebediyen bedbaht olanlardan…
Unutulmasın ki, herkes hata yapabilir, gırtlağına kadar suç ve günaha bulaşmış olabilir. Devlet ve milletine ihanet etmiş suçlular elbette cezalandırılmalıdır. Devletin güvenliği ve milletin huzuru için bu kaçınılmazdır. Fakat devlet, kendine karşı işlenen fiilleri cezalandırırken adalet terazisini göz ardı etmemelidir.
Hz. Mevlana “Ümitsizlik kapısı değil bu kapı!” diyor. Allah affedicidir, affedenleri sever. Allah’la aldatılan insanımızın tövbe ferahlığına; 15 Temmuz olaylardan dolayı gerginleşen toplumumuzun da acilen toplumsal bir barışa ihtiyacı vardır.
Buyurun, vakit dua vaktidir:
· Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.
· O, rahman ve rahimdir.
· Din gününün sahibidir.
· Ancak sana ibadet eder,
· ve ancak senden yardım dileriz.
· Bizi doğru yola ilet,
· Kendine nimet verdiğin kimselerin yoluna ilet;
· Gazap edilenlerin ve sapmışların yoluna değil Allah’ım. Âmin.
Kalın sağlıcakla. Selam ve dua ile…