Vatikan, Peygamber şehri Medine’de kilise açmaya hazırlanıyor. Allah aşkına, günümüz Medine’sinde Hristiyan mı yaşıyor ki, kiliseye ihtiyaç duyulsun!
Suudi kraliyeti, Hristiyan-Yahudi ittifakının esiridir. Batı destekli Veliaht Prens Muhammed bin Selman, kendine rakip olabilecek bütün Arap prensleri, yolsuzluk yaptıkları iddiasıyla tutuklattı. Yıldızı parlatılan Veliaht Prens Muhammed bin Selman, küresel efendilerinin talimatıyla Suudi Arabistan’da ılımlı İslam’a geçeceklerini söyledi.
Hatırladınız değil mi, ılımlı İslam projesi, FETÖ marifetiyle bizim ülkemizde de denenmişti. Yolsuzluk operasyonlarıyla büyük bir yaygara koparılmıştı. Sonrası malum, 15 Temmuz darbe girişimiyle devlet ve milletimizin varlığına kastedilmişti.
Arap hanedanının tarih boyunca Müslümanlara ihaneti yenilir yutulur cinsten değildir. Tabii bu ihanetin altındaki İngiliz kışkırtmasını da unutmamak gerekir.
Suudilerin İsrail ile yakınlaşması ve emperyalist güçlere teslim olmaları, neden Müslümanların hiç tepkisini çekmez ki? Müslüman dünyası bu olaylar karşısında niçin bu kadar sessizdir; neden korkak ve ürkekçe yaşamayı tercih etmektedir?
Aralarında Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin de bulunduğu birtakım Batılı yazar ve entelektüeller, Kur’an-ı Kerim’deki bazı ayetlerin Yahudi karşıtlığı içerdiğini söyleyerek Kur’an’dan çıkarılmasını istiyorlar! Batı’nın bu sümsükleri, edepsiz, hayasız bir küstahlığa tenezzül edebiliyorlar!
Kur’an’ın bazı ayetlerini çıkararak “Kitab-ı Mukaddes” içinde (Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an’ı) bastırma düşüncesi, maalesef Fethullah Gülen’e aittir. Bu girişim, dinler arası diyalog projesiydi. Bir Müslümanın Kur’an’daki bazı ayetlerin çıkarılması gerektiğini Müslüman coğrafyasında açıktan söylemesi mümkün olmadığı için, bu haddini bilmezliği Hristiyan-Yahudi ittifakının kâfirleri üstlendi.
Peki, Müslüman ulema ve entelektüeller, haddini aşmış bu edepsizlik karşısında ne yapıyorlar? Türkiye, Mısır ve Pakistan gibi ülkelerden birtakım tepkiler gelmeye başladı. Fakat büyük Müslüman kitleler yine derin bir sessizliğe mi bürünüyor, yine korkak ve ürkekçe bir yaşamayı mı tercih ediyorlar?
Yazık hem de çok yazık! “Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?”
Kaplumbağa gibi kafasını her çıkardığında Batı’yı gören ve her seferinde “AB… AB…” diye bağıran Batı taklitçisi, teslimiyetçi aydınlar, bizim bu muhalif tavrımız karşısında kinayeli kinayeli gülümsüyorlar. Hatta seküler nutuklarla ortalığı parlatma ve gerekirse zorla terbiye etme fikrinden de hiç vazgeçmiyorlar.
Bu nasıl bir Kıta Avrupa’sıdır ki, giyim kuşam yasağından camilerin kundaklanmasına kadar “İslam karşıtlığı nefret suçları”nda hızlı bir artış görülmektedir. Bu nasıl bir inanç özgürlüğü anlayışıdır ki, Pakistan’da camiler bombalanıp Müslümanlar öldürülürken; Gazze’de, Doğu Türkistan’da, Arakan’da gariban Müslümanlara işkence edilip kadınların ırzına geçilirken; seküler nutuklar çeken aktivistlerin, bilimsel hezeyanlar geçiren akademisyenlerin hiç sesi çıkmaz! Müslüman dünyası ise, her zamanki sessizliği içinde yine korkak ve ürkekçe yaşamayı mı tercih etmektedir?
Müslüman coğrafyasında bunca kan ve gözyaşı varken, birkaç gün sonra başlayacak Ramazan ayında huşu içinde ibadet edebilecek misiniz? “Bayramlara bile bayram demeye / Varmıyor bir türlü dilim Yarabbi!” diyen Ozan’ın gönül yangınlığına ortak olabilecek misiniz? Şu anda, evinizde huzur içinde oturup magazin programı ya da televizyon dizisi izleyebiliyor musunuz? Yoksa “Bana ne kardeşim bunlardan mı?” diyorsunuz. Yahut gündelik siyasi kapışmaların hengâmesi içinde, Medine’nin sahipsizliğinden habersiz, siz de “kavganın daniskasını yaparım!” diyenlerden misiniz?
Ey Müslüman Türk evladı!
* Dünyadaki bu zulümler karşısında vicdanın zerrece titremiyorsa;
* Hristiyan-Yahudi ittifakına karşı verilecek mücadelede ”ben de varım!” diyemiyorsan;
* Dünyalık hırslar, siyasi beklentiler, ticari hesaplar, şeytanî düşünce ve vesveseler, hayatın her aşamasında ağır basıyor ve seni Hak yolundan alıkoyuyorsa;
Kusura bakma, namazla Cenneti takas edeceğini mi zannediyorsun?
Allah’ım, bir kolaylık vardır her zorluğun içinde; sen ağır yükü sırtımızdan kaldıransın. Bizi Peygamber’in emanetine sahip çıkamayan bir ümmet olarak haşretme!
Allah’tan ümit kesilmez. Üstat ne güzel söylemiş:
Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman
Görürler nasılmış, neymiş kahraman
Yer ve gök su vermem dediği zaman
Her tarlayı sular arkımız bizim.
Hayırlı Ramazanlar dilerim.