Ülkemizde yaşanması muhtemel olağanüstü durumlara hazırlıklı olmak zorundayız. Deprem, sel, yangın, nükleer saldırı vs. durumunda yardım ve kurtarma faaliyetlerini organize edecek, eğitimli örgütlenmeye ihtiyacımız var.
Devlet, her şehirde AFAD bünyesinde 10 bin gönüllüyü olağanüstü afetler için eğitmelidir. 10 bin kişinin ilk etapta eğitilmesi kolay değil; ama bu eğitim zamana yayılarak ve koordine edilerek pekala yapılabilir. Gönüllü AFAD personeli ekipmanlarıyla sürekli güncellenmeli ve yenilenmelidir.
AFAD'ın araç gereç ve ekipman merkezlerinin acil müdahaleye hazır hale getirilebilmesi için devletin bu büyük organizasyonu vilayetlerde bir an önce başlatması gerekmektedir.
Olağanüstü durumlarda göreve çağrılan şahıs ve araçlar, sefer görev emri doğrultusunda süratle görev yerlerine intikal etmeli ve ilk müdahaleyi bu ekipler gerçekleştirmelidir.
Çevre vilayetlerdeki AFAD ekiplerinin sevk ve idaresinin ivedilikle yapılabilmesi için valiliklerdeki afet koordinasyon merkezlerinin yılın her vaktinde aktif ve teyakkuz halinde olması gereklidir.
Ayrıca her vilayetin afet bölgesine göndereceği yardım malzemeleri, vilayetin ürettiği ürünler doğrultusunda planlanmalıdır. Örneğin Antalya'dan sebze meyve, Denizli'den tekstil, Uşak'tan battaniye, Çorum'dan un, İzmir'den gıda vs.
Bizde zaten "sivil savunma" ve AFAD var, bu kadar büyük bir organizasyona ne gerek var! demeyin. Hatay-Kahramanmaraş depreminde bu ekiplerimizin insanüstü çabalarla mücadele ettiklerini; fakat 10 vilayete yayılmış bölgesel depremde yetersiz kaldıklarını, müdahale için daha çok araç gereç ve eğitilmiş ekibe ihtiyaç duyulduğunu içimiz acıyarak ve gözyaşı dökerek tecrübe ettik.
"Bu işler bizim ülkemizde olmaz!" deyip ümitsizliğe kapılmayın. İstenirse bizim ülkemizde de bu sivil örgütlanmenin en âlâsı oluşturulabilir. Çünkü biz deprem ülkesiyiz, buna mecburuz, bundan başka seçeneğimiz yok!
Allah, devlet ve milletimizi büyük felaketlerden korusun. Önce tedbir sonra tevekkül... Afetsiz günler dilerim.