Sözleşme, kamu personelinin üzerinde bir tehdit unsuru olarak kullanılırsa personelden verim elde etmeyi beklerken hesap edilemeyen mesleki çöküntülerle de karşılaşılabilir. Bir başka ifade ile söylersek sözleşme, tarafgirlik ve partizanlığın elinde husumete dönüştürülürse sonuç tam bir toplumsal felaket olur.
Kamunun bürokratik hantallığını önlemek için liyakat, emek-iş, performans, ücret/maaş ilkelerini taviz vermeden uygulamak gerekir. Yüksek performansla çalışan personel ile işi savsaklayan, ağırlaştıran, verimsiz hale getiren personelin aynı maaşı aldığı bir sistemde haksızlığın önlenememesinden kaynaklanan gönül kırgınlıkları ve iş verimsizlikleri ortaya çıkacaktır. Bu durumda müktesep hak, liyakatsizliğin ve tenbelliğin "hukuki koruma kalkanı" olmamalıdır.
Her liyakatsiz personelin başı sıkıştıkça kendini kurtaracak ya da terfi ettirecek siyasetçi arama yüzsüzlüğü bu ülkede kırılmadıkça kamuda ne verim elde edilir ne performans ölçülebilir ne de bu kifayetsizliklerle yalpalayan kamu bürokrasisinde sözleşmeli personel sistemi uygulanabilir.
İnsan yetiştirme modelimizi değiştirmedikçe, genel ahlak ve iş ahlakı problemlerimizi halletmedikçe, her şeyden önemlisi kendi insanımıza "hak ve adalet" kavramlarını öğretip belletmedikçe kamu bürokrasisinde yapacağımız kısmî değişiklikler, art niyetli bazı yöneticilerin zaman içinde despotik bir zulüm makinesine dönüşmesini önleyemeyebilir.
İşte o zaman Max Weber'in "bürokratik despotizm" dediği istenmeyen durumlarla karşılaşırız.
Selam ve muhabbetle.