“Dost” ne büyülü ve ne esrarlı bir kelime... Ne derin bir mana ve ne çözülmez bir bilmece... Sizi kucaklayan, sarıp sarmalayan, içinizi gün ışığı gibi ferahlatan ve sıcak yaz günlerinde yüzünüzü serinleten tatlı bir bahar esinti gibidir o. Onu, bir ekmek gibi her zaman arar bulursunuz. O, sizin vazgeçilmezlerinizdendir artık.
Hiç böyle bir dostunuz oldu mu? Kaybolmuş samimiyeti ve küllenmiş muhabbeti onun sayesinde yeniden alevlendiriniz mi? Çevrenizdeki insanları bir araya getirmede inanılmaz hünerleri olan dostlarınız var mı?
Ünlü filozof Sokrates’e öğrencileri sormuş: “Dostluk nedir?” Sokrates de onlara şu cevabı vermiş: “Çocukluğumdan beri arzuladığım bir şey vardır. Kimi insan atları olsun ister, kimi insan köpekleri… Kimisi altını, kimisi de şanı, şerefi… Ben ise bir dostum olsun isterim senin gibi…”
Sahi, dostluk denilince siz ne anlıyorsunuz? Dostluk, herhalde bir gösteriş değil… Yahut kadının erkeğe, erkeğin kadına karşı kendini beğendirme çabası, bir moda, bir gelgit ruh hali de değil herhalde…
Dostluk; sevgi ve muhabbettir. Dostluk; yürekten hissetme, kalpten inanmaktır. Dostluk; kesintisiz bir samimiyetle onurlandırma, yüceltmedir. “Dostluk kaybolmaz, yoktan var olmaz bir duygudur.”
Bunların hepsi zamanla bir araya gelerek dostluğun çimentosunu oluştururlar.
Sıkça kulağınıza gelmiştir: Allah dostu… Vatan dostu… Edebiyat dostu… Türk dostu... Sanat dostu… Çevre dostu… Meyhane dostu… Adamın dostu…
Farkında mısınız bilmem, bu hızlı şehir hayatı dostluk duygularını alıp götürdü bizden… Aynı mahallede, aynı apartmanda oturup da birbirini tanımayan, birbirinin cenazesinden, derdinden haberi olmayan “kara şemsiyeli” şehir ahalisi haline geldik.
İnsan biriktirmeyi seven bir varlıktır. Şan, şöhret, para biriktirir. Ev, tarla, arsa, villa biriktirir. Ünlü ressamların tablolarını biriktirir. Repoda para, çelik kasalarda döviz biriktirir. Evin bir köşesinde antika biriktirir. Gençler plak, kaset, cd biriktirir. Yorgun ihtiyarlar da namaz ve niyaz biriktirir. Âlim kitap, cahil kin biriktirir.
Peki, kaç kişi içinde “dost” biriktirmeyi deniyor?
Şair ne güzel söylemiş:
Karşılıksız sevdik biz bu vatanı.
Makamı, şöhreti istemedik.
Bir kara sevdadır bizimkisi,
Görülsün, duyulsun istemedik.
Nice dostlar yitirdik bu uğurda.
“Kimi yorulup döndü,
Kimi vurulup öldü.”
Biz ki, ustasıyız vatan sevmenin.
Bir kara sevdadır bizimkisi,
Tanınsın, bilinsin istemedik.
Dostluklar da böyle değil midir? Allah aşkına, lütfen bana doğruyu söyler misiniz? Pisliğe ve riyaya bulaşmamış kaç dostunuz var, şunun şurasında? Birçok şeyin faize ve fuhşa bulaştığı, küçük hokkabazlıkların ve ithal malı sefilliklerin baş tacı edildiği bir ortamda, az da olsa, hakiki dostluklara rastlayabiliyorsanız, dostunuzun kıymetini bilin ve dostluğunuzu kıyamete kadar sürdürün. Çünkü her şeyin taklidinin yapıldığı bu işporta pazarında, dostun hakikisini bulmak da zor, sahtesinden gerçeğini ayırt etmek de...
Yakından uzağa tüm dostlara selâm olsun.