Haksızlık karşısında direnmek hiç de kolay değildir; bedel ödemeyi göze almanız gerekir.
Çıtkırıldım adamların, romantik hatiplerin, menfaat düşkünü partizanların, korkak akademisyenlerin, ürkek ilahiyatçıların, muhafazakâr ve romantik milliyetçilerin, tuzu kuru siyasetçilerin "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır." hadis-i şerifini sık sık tekrarladıklarına bakmayın siz. Bu grupların en küçük bir haksızlık karşısında sağır sultanı oynadıklarına defalarca şahit oldum.
Türkiye'de sistem, ağalar ve marabalar üzerine kurulmuş. Ya haksızlık karşısında direnerek bedel ödeyeceksiniz ya da sistemin düdüklü tenceresinde kelle paça gibi pişeceksiniz.
Yakın zamanda yaşadıklarımızı benden dinleyenler:
- Sen de çok safmışsın be Hocam! diyerek bana tepki gösteriyorlar.
Aslında bu tepkisellik, muhataplarımın iç dünyasını afişe ediyor. Dürüst görünümlü o kadar çok ikiyüzlü insan tanıdım ki, bir ara şaşırıp kalmıştım.
Kimi kelli felli iş adamıydı kimi kürsülerde ateşli nutuklar söyleyen hatip... İçlerinde fakir de vardı zengin de... Muhtaç olan da küçümsedi benim bu sahipsiz, garip dürüstlüğümü; etrafına çalım satan, sonradan görme züppeler de...
Bir ara o kadar bunaldım ki:
- Allahım, hiç mi dürüst insan kalmadı etrafımızda? diye hayıflandım.
İçimdeki ses:
- Allah var, gam yok! Allah'tan ümit kesilmez! diyerek beni teselli etti.
Eskiler, "Unutma oğlum, haramın ve yalanın binası olmaz." derlerdi. Çocukluğumda mahallî ezgilerle söylenen şu sözler hâlâ kulaklarımda yankılanır:
Ahlı kaftan, dikiş tutmaz, sökülür,
Ahlı bina, mekân tutmaz, yıkılır.
Nitekim, yalancıların mumunun yatsıya kadar yandığını hep birlikte görmedik mi?!
Hayat bu hengamede sürüp giderken bir akşamüstü telefonum çaldı. Uzaklardan arayan bir büyüğümüz tok ve vakur sesiyle, Tırnovalı Ahmed Amîş Efendi'nin şu sözlerini hatırlattı: "Olan olmuştur, olacak olan da olmuştur. Bize düşen iyi insan olmaktır evladım."
İstanbul'daydım. Saygı değer büyüğümüz, Ahmed Amîş Efendi'yi ziyaret etmemi tavsiye etti. Ertesi gün, Fatih Camii haziresinde bulunan Fatih Sertürbedârı Tırnovalı Kutb'ul Ârifin, Gavsu'l Vâsilîn, Mürşidi-i Kâmil Ahmed Amîş Efendi'nin mezarını ziyaret ederek dua ettim.
Sevgili dostlar,
Yaşadıklarınız sizi derinden sarsmış olabilir hatta travmaya dönüşmüş büyük gazaplara da uğramış olabilirsiniz, öfkeniz zirvede, üzüntünüz çok derinlerde de olabilir; sebep ve sonucu ne olursa olsun, hayat devam ediyor ve sizin insan olarak daha yapmanız gereken çok şey var.
Unutmayınız ki kahretmeye alışmış insanları, her zaman kahrettirecek birileri bulunur. Önemli olan onları hayatınızdan çıkarıp atmaktır. Çünkü "Olan olmuştur, olacak olan da olmuştur. Bize düşen iyi insan olmaktır."
Kalın sağlıcakla.