Son yıllarda, sadece bizim ülkemizde değil, hemen hemen dünyanın az gelişmiş her bölgesinde, baskın kültürün beyinlerini uyuşturduğu kitleler, televizyon programları ve magazinel etkinliklerle adeta mankurtlaştırılıyorlar. Sistematik bir propaganda bombardımanı altında korunmasız durumda olan 3. dünyanın bu zavallı insanları, emperyal güçlerin modern köleleri olarak çalıştırılmak üzere kitleler halinde bir bölgeden bir başka bölgeye savruluyorlar. Şuursuz, vatansız, kaygısız, çilesiz insan yığınları, yarı aç, yarı tok yaşamanın serkeşliğinde, azgın denizleri geçip köle tüccarlarına doğru koşuyorlar. Onun için, kim demiş kölelik kaldırıldı diye?
Televizyon programları, bu modern köleliğin amaçlarına uygun şekilde belirli merkezlerde hazırlanıp dünyanın dört bir köşesine servis ediliyor. Survivor, Televole, Çarkıfelek, evlilik ve eğlence programları, magazin ve spor görüntüleri, televizyon dizileri, çizgi filmler, sosyal medya, kontrolsüz paylaşımlar, yalan yanlış bilgiler kişi haklarından çok, mağdur haklarını karşımıza çıkarmaya başladı.
“Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, asgari ücretten maaş alırım, gayri safi millî hasıladan payıma bu kadar düşer. Gazeteler ne yazarsa inanırım. Sabahtan akşama kadar futbol seyrederim, sonra zıbarır yatarım, sabah olunca da kalkarım.” diyemezsiniz! Çünkü böyle bir dünya yok! Bu ülkede yaşayan insanların, sırtlarında taşıdıkları yükün farkında olmaları gerekir; aksi takdirde modern köle olmaktan kendilerini kurtaramazlar.
Mesela kendi kendinize hiç sordunuz mu, Gezi olayları öncesinde Türkiye’de faiz oranları kaçtı? İktisatçılar 4.61 olduğunu söylüyorlar. 28 Mayıs 2013 Salı günü Gezi olayları patlak verince, Marmara Platformu diye bir platform ortaya çıkmıştı. Dönemin Başbakan Yardımcısı ile görüşmüşler ve ardından da kamuoyuna “şartlarımız şöyledir” diye bir açıklama yapmışlardı: 1. Kanal İstanbul Projesi yapılmayacak. 2. Nükleer santraller yapılmayacak. 3. Boğaz’a üçüncü köprü yapılmayacak. 4. Üçüncü Havalimanı yapılmayacak. 5. HES’ler durdurulacak.
Bunların Gezi olaylarıyla ne alakası vardı? Gezi olaylarından sonra Türkiye’de faizler kaça çıktı? Anladınız mı şimdi, “mesele ağaç değil.” diyenlerin gerçekte neyin peşinde olduklarını?
Zaman geçti devran döndü. Nihayet Almanlar gerçek niyetlerini açıkladılar: Üçüncü havalimanını yaptırmayacağız!
Peki, Türkiye üçüncü havalimanı yaparsa ne olur? Şu anda Avrupa’nın en büyük havalimanı olan Frankfurt biter!
Merkel: “ Biz nükleer santralleri 2022’de kapatacağız.” diye açıklama yapıyor. Yalan! Almanya’nın nükleer santrallerinin ömrü 2022’de doluyor. Ne garip değil mi? Bizde çevrecilerden “Yeşiller”e kadar herkes nükleer enerjiye karşı çıkıyor.
Hatırlıyorsunuz değil mi? Alman vakıflarının organize ettiği pijamalı köylüler, Kaz Dağları’nda altın aranmasın diye Bergama’nın altını üstüne getirmişlerdi. Yine hatırlıyorsunuz değil mi? Alman vakıflarıyla mücadele eden Necip Hamlemitoğlu meçhul bir cinayete kurban gitmişti. O günlerde şu ayrıntı kamuoyunun gözünden kaçmıştı. Dünya altın piyasası Almanların elindedir ve Türkiye’de altın aranması Almanları rahatsız etmektedir.
Başa dönüp bitirelim. Bir ülke düşünün ki, insanları 8 saat futbol seyrediyor. “Coşkulu toplumları, istediniz gibi yönlendirmenin en iyi yolu, onları tutkuyla sarmaktır. Franko’ya ‘İspanya’yı kırk yıl nasıl yönetebildiniz?’ diye sormuşlar. ‘Futbol sevdasıyla’ demiş. Bizi de kuşatan şu sevdaya bak sen!”