Kendi dinamiklerine yaslanarak gelişen Denizli ilimizin bugünkü ekonomik konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Denizli’yi ihracatı ve sanayisiyle ülke ekonomisine katkı sağlayan bir il olarak görüyoruz. Denizli’deki sanayicilerimizin yaklaşık yüzde 98’i ihracatı düşünerek üretim yaparlar. Dünyadaki bir takım olumsuz gelişmelere rağmen, Denizli olarak şuanda başta tekstil ve konfeksiyon ürünleri olmak üzere mermer, bakır kablo, cam sanayi, metal sanayi ve demir çelik gibi birçok sektörde 180 ülkeye ihracat yapıyoruz. Geçtiğimiz yıl ihracat rakamımız 2,8 milyar dolar. Her ne kadar ülkemizde ekonomik yönden birçok şeyin üstesinden geliyor olsak da, Denizli dünyayla entegre olan bir il olduğu için dünyada yaşanan olumsuzluklardan ister istemez etkileniyor. Fakat ekonomimizin sağlam, ayakları yere basan yapısından dolayı yeni ürünler, yeni pazarlar ve yeni alternatif sektörler buluyoruz.
Özellikle 2009 yılında yaşanan küresel krizde biz ihracat pazarımızı genişlettik. Ortadoğu ülkeleri, Rusya pazarı ve Irak, özellikle Irak çok önemli partnerlerimizden bir tanesi.
Irak ve Suriye’de son yıllarda yaşanan sıkıntılara rağmen Denizli, ihracat anlamında Türkiye’de şu anda 7’ci sırada yer alıyor.
Şehrin yatırım ve teşviklerden yararlanma oranı nedir?
Özellikle enerji sektörü son iki yıldan bu yana önemli yatırımlarımızdan biri. Çünkü Denizli’nin altı jeotermal su kaynaklarıyla kaynıyor. Denizli’de jeotermal kaynaklı enerji üretimimiz var. Türkiye’de ulusal çapta marka edinmiş firmalarımızın Denizli’de enerji üzerine yatırımları var. Bu yıl içinde aldığımız 72 milyon TL devlet desteğinin yaklaşık yüzde 90’nı enerji sektörüne yönelik. Diğer sektörlerimiz ise zaman zaman devletin verdiği Türk Eximbank ve KOSGEB gibi kredilerden faydalanıyor.
Teşviklerin sadece bölgesel değil, illere, ilçelere hatta sektörlere göre olması gerektiği üzerinde fikir yürütülüyor. Sizin değerlendirmeniz ne olacak?
Kesinlikle aynı fikirdeyim; teşvikler, bölgesel değil, illere, ilçelere hatta sektörlere göre verilmelidir. Denizli’nin her ilçesinin ayrı bir sektörü vardır. Mesela Yeşilyuva’ya gidiyorsunuz halkın yüzde 90’nı ayakkabı imalatı yapıyor. Serinhisar’a, Tavas’a gidiyorsunuz halkın yüzde 80’ni leblebi imalatı yapıyor. Biz Çorum’a leblebi satıyoruz. Türkiye’de en fazla leblebi üretiminin olduğu yer Denizli. Yatağan’da bıçak imalatı var. Şimdi Denizli’ye belirli bir sektörde teşvik verecek olursanız, yanlış olur. Çünkü her ilçede birbirinden farklı sektörler var. Ama Denizli çalışkan, üretken, vatanını, milletini, halkını seven insanlardan oluşmuş bir şehir. O yüzden ülkemize katkı sağlayabilmek için elimizi taşın altına koymaya hazırız.
Denizli Ticaret Odası’nın sürdürülebilirlik yaklaşımından bahseder misiniz?
Denizli Ticaret Odası olarak bu yıl 90. yılımızı kutluyoruz. 1926 yılından bu yana Denizli’deki iş dünyasını temsil eden ve 16 bin üyesi olan, Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşlarından bir tanesi.
Özellikle son 6-7 yıldır üyelerimizin dünya ticaretine ayak uydurmasına yönelik çalışmalarımız bizim için önemliydi. Eskiden İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı ilk 500’deki listede 11 tane firmamız yer alıyordu ve bunun 8-9 tanesi tekstil sektöründendi. Ama bugün itibariyle ilk 500’de 12-13 ve ikinci 500’de yine 12-13 tane firmamız var. Bunlarda tekstil dışında inşaat, gıda, çimento, demir çelik gibi sektör çeşitliliği olduğunu görüyoruz. Denizli Ticaret Odası’nın Denizli’deki sektörlerin sürdürülebilir olması noktasındaki en büyük katkısı bu olmuştur.
Katma değeri yüksek ürünlerin üretilebilmesi yönünde ne gibi çalışmalarınız var?
Denizli zaten girişimci insanların olduğu bir şehir, firmalarımız ayakta durabilmek için inovasyon ve Ar-Ge’yi işin içine katarak katma değerli ürünler üretmeye başladı. Biz aynı zamanda buradaki Teknokent’in ortağı olan bir odayız. Teknokent’te yer alan 80 civarındaki firmamız çalışmalarında Ar-Ge ve inovasyonu kullanıyorlar. Bugünlerde teknik tekstil çalışmalarımız var. Denizli olarak bundan sonra sadece havlu ve bornozla değil, diğer sektörlerde de tekstili kullanabileceğimizi dünyaya göstermeyi hedefliyoruz.
Bu konuda özellikle hükümetimizin geçtiğimiz günlerde çıkarmış olduğu kanunun çok büyük etkisi olacaktır. Çünkü Ar-Ge kanunuyla birlikte güzel destekler alıyoruz.
Üyelerinize rekabet etme noktasında sunduğunuz hizmetler nelerdir?
Ben buradan özellikle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’na teşekkür ediyorum. Göreve geldiğinden bu yana odaların işleyişi konusundaki bakış açımızı ve vizyonumuzu değiştirdi, ufkumuzu açtı. Üyelerimizin özellikle yurtdışı piyasalarındaki rakiplerini izleyebilmeleri için dünyadaki tüm fuarlara gönderiyoruz. Aynı şekilde iç piyasadaki fuarlara da birebir katılmak suretiyle talep eden hemen hemen bütün üye gruplarımızı gönderiyoruz. Yılda yaklaşık 1.600-1.700 üyemizi yurtiçi fuarlara, yaklaşık 250-300 üyemizi de yurtdışı fuarlara gönderiyoruz. Bunların dışında eğitim çalışmaları düzenliyoruz.
Özellikle Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA) ile birlikte üyelerimizin eksik oldukları konulara yönelik eğitimler veriyoruz. En son Denizli’de ilk kez Tekstil Tasarım Merkezi’ni açtık. Orada çoğunluğu bayan girişimciler olmak üzere tasarımcılar yetiştirdik. Bu tür çalışmalarımız devam ediyor.
Denizli Ticaret Odası olarak eğitim çalışmaları, birebir sektörel çalışmalar ve özellikle fuar organizasyonları konusunda hizmet vermeye hazırız. Yeter ki üyelerimiz talep etsinler. Ben aynı zamanda TOBB Yönetim Kurulu Üyesiyim. Orada bulunmamız Denizli için ayrı bir değer, ayrı bir kazanç. Biz orda öğrendiğimiz şeyleri Denizli’ye yansıtmaya çalışıyoruz. En önemlisi de üyelerimizin sorunlarını Ankara’ya taşımada çok etken bir yer olduğunu düşünüyorum. Çünkü iletişim noktasında eskiden yazışmalarla yaptığımız şeyi artık birebir kendimiz takip ediyoruz. Bu konuda TOBB önemli bir çatı kuruluşumuz, 365 oda ve borsanın bütün ihtiyaçlarının ve sorunlarının giderildiği, aynı zamanda Türkiye ekonomisine katkı sağlayan bir merkez. Bugün dünyayla ticaret yapıyorsak TOBB’un açmış olduğu yollar çok önemlidir.
Denizli, aynı zamanda en fazla kadın istihdamının yapıldığı illerden bir tanesi. Bizim kadın çalıştırma oranımız yüzde 32, Türkiye ortalaması yaklaşık yüzde 27,8. Biz kadın istihdamına ve kadın girişimciliğine önem veriyoruz. TOBB’un başlatmış olduğu Genç ve Kadın Girişimciler Kurulunda koordinatör odayız. Bu anlamda odamızda eğitimler veriyoruz. Devletin vermiş olduğu İŞKUR ve KOSGEB desteklerinden faydalanarak geçtiğimiz yıl içinde yaklaşık 750 girişimcimize kurs verdik.
Denizli Ticaret Odası’nın hedefleri ve geleceğe dönük planları nelerdir?
Denizli’de özellikle tekstil alanında son zamanlarda hem kurumsallaşma hem markalaşma yönünde çalışmalar var. Çünkü biz eskiden müşterilerimizin yoğun taleplerinden dolayı sürekli mal üretip gönderdiğimiz için kurumsallaşmaya ve markalaşmaya zaman ayıramamışız. Ama şu an Denizli’de markalaşma ve kurumsallaşma çalışmalarımızı başlattık. Şu anda gıda, tekstil, mermer, traverten gibi yeni yeni iç piyasaya giren sektörlerimiz var. Dünyanın en önemli traverten rezervleri Denizli’de. Traverteni çıkartıp kütük halinde satmak yerine, malı işleyerek katma değerli ürün haline getiriyoruz.
Denizli Ticaret Odası olarak hak ettiğimiz rakamları alabilmek için Denizli travertenini tescil ettirip, coğrafi işaret aldık. Aynı zamanda enerji sektörü de bizim için çok önemli, Ortadoğu ülkelerinin petrolü varsa, bizimde jeotermal kaynaklarımız var. Hem turizm hem de enerji üretimi açısından jeotermal kaynaklara önem veriyoruz. Oda olarak Denizli’de jeotermal turizmin gelişmesi için müthiş bir faaliyet içindeyiz. İnşallah bundan sonra marka otellerin Denizli’de olduğunu hep birlikte göreceğiz. En önemlisi de sera üretimi, Denizli İl Özel İdaresi, Denizli Valiliği, Denizli Ticaret Odası ve Denizli Ticaret Borsası olarak Türkiye’de ilk ve tek sera organize bölgesini kurduk. Bunlar bize markalaşmış tarım ve hayvancılık sağlıyor. Şu anda Acıpayam bölgemizde Avrupa’da ilk 5’te, Türkiye’de birinci sırada olan hayvancılık tesisimiz var.
Yorumlar
Kalan Karakter: