CHP Kadın Kolları il Başkanı Sündüs Başsorgun, geçtiğimiz pazartesi günü yapılan Bakanlar Kurulu sonrasında “Nüfus Hizmetleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın TBMM Başkanlığına sevk edildiğini ve tasarıyla Nüfus Hizmetleri kanununda değişikliğe gidilerek il ve ilçe müftülüklerine, dolayısıyla imamlara nikah kıyma yetkisi verildiğini bildirdi. Bu girişime seyirci kalmayacaklarını belirten Başsorgun, Türkiye’nin gündeminde çok acil çözümlenmesi gereken sorunlar var iken iç ve dış borçların trilyon dolarlara yaklaştığı, işsizliğin had safhaya ulaştığı, her dört gençten 1’inin işsiz olduğu, terörün her gün yüreklerimizi kasıp kavurduğu, basının ve bilimin dört duvar arasına hapsedildiği bir süreçte; yapılacak hiçbir iş kalmamış gibi, iktidar yine nikâhı kimin kıyacağı ile uğraşmaya başladığını ifade etti.
Başsorgun açıklamasında şu görüşlere de yer verdi: iktidarın
müftülüklere de, resmi nikah kıyma yetkisi veren kanun tasarısını tekrar tekrar
gündeme getirmesi, yaşamakta olduğu çöküşü, sistematik tehditlerle bertaraf
etmeye çalışmasıdır.
Biz kadınlar sormak istiyoruz; Kadınlar her gün
öldürülüyor iken,
Her gün tacize, tecavüze, şiddete uğruyor iken,
yoksulluk içinde iken, çalışma hakları ellerinden alınıyor iken, özgürlükleri
gasp ediliyor iken tek sorunumuz, evlenme akdinin müftü aracılığıyla çözüme
kavuşturulması mıdır? SİZLER; MEDENİ KANUNUN KADINLARA VERDİĞİ HAKLARDAN NEDEN
RAHATSIZ OLUYORSUNUZ!
Mevcut şartlarda, Türkiye’de evlendirme memuru
sayısında bir sorun yoktur.Buna rağmen müftülüklere de bu yetkinin verilmesi
sosyal hayata dini tahakkümün dayatılması içindir. Türkiye’de çocuk
istismarlarının ve tecavüzlerin büyük çoğunluğunun dini nikah kisvesi altında
yapıldığı düşünüldüğünde bu tasarının nasıl bir gaflet olduğu daha rahat
görülecektir. 12 yaşında imam nikahına, 6 yıl sonra imamın kıydığı resmi
nikaha, çocuk gelinlere izin vermeyeceğiz. Müftülük
kurumu İslam ile özdeştir. Resmi nikahın müftülerce kıyılabilmesinin önünün
açılması Türkiye’deki aile yapısına dini bir dayatmadır. Bu topraklar dinine
sahip çıkan, geleneklerine ve göreneklerine bağlı olan insanların evidir. Bu
insanların %90’dan fazlası zaten Müslümandır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti bir
Hukuk Devleti’dir. Hukuk Devleti olmakla, kadınlar evlenirken Medeni
Kanunla hakları güvence altına alınmıştır. Evlilik akdinin müftülerce
yapılmasının önünün açılması din ve devlet işlerinin birbirine karıştırılmasıdır.
Bu da Laiklik ilkesine aykırıdır. Ancak endişe ile görüyoruz ki; iktidar bu ve
bunun gibi uygulamalarla laik düzeni yavaş yavaş ve sinsice yok etmeye
çalışmaktadır. Bir arada yaşamamızı sağlayan laikliğe açılan her gedik,
toplumsal kutuplaşmayı derinleştirecektir. Bugün daha net görüyoruz ki siyasi
iktidarın son yıllarda “dava” dediği şey laik düzenin yıkılması davasından
başka bir şey değildir.
BİLİYORUZ Kİ; BU DÜZENLEMEYİ GETİRENLERİN EN
BÜYÜK KORKUSU, DİRENEN, MÜCADELE EDEN KADINLARDIR!
Türkiye’de kadınların sosyal statüsü 1926 medeni
kanunu ile resmen tanımlanmıştır. Bizlere düşen, bu medeni kanunu daha ileriye
taşımaktır. Biz Atatürk devrimlerinin uygulayıcısı kadınlar olarak, kadını
toplumdan dışlayan her tür uygulamanın karşısında olduğumuzu ve mücadelemize
devam edeceğimizi bir kez daha duyuruyoruz. Bu düzenlemeyi derhal geri çekin!
Yorumlar
Kalan Karakter: