Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), üyeleri arasında üretimden satışlar kriterine göre en büyük 100 firmayı açıkladı. Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın geçen yılki üretimden satışlar performansına göre en büyük ilk 3 üyesi Star Rafineri, TÜPRAŞ ve Petkim oldu. Listede Denizlili firmalar Abalıoğlu Yağ, Abalıoğlu Lezita, Kardemir ve Kocaer Çelik yer aldı. Abalıoğlu Yağ 7’nci, Abalıoğlu Lezita 8’inci sırada yer alırken, Kardemir 9’uncu, Kocaer Çelik ise 12’nci sırada yer aldı.
2024 yılı üretimden satış performansına göre sırasıyla, Star Rafineri, TÜPRAŞ, PETKİM, İzmir Demir Çelik, Philip Morris, JTI, Abalıoğlu Yağ, Abalıoğlu Lezita, Kardemir ve Ravago firmaları ilk 10 sırayı paylaştılar.
2024 yılı EBSO 100 listesine giren firmaların yüzde 80’inin bu yılın ilk çeyreğinde zarar ettiğini vurgulayan EBSO Başkanı Ender Yorgancılar, ortak akılla hazırlanmış, üretimi baz alan yeni bir ekonomik programa ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, 100 büyük firmayı açıklarken, ekonomik gelişmeleri de değerlendirdi. Yorgancılar, sanayicilerin motivasyonunu, dinamik üretkenliklerini kaybetme noktasında olduklarını belirterek, “2024 yılı kayıp bir yıl oldu, üretimden satışlar geriledi. Yılın ilk üç ay sonuçlarına bakarsanız ilk 100’deki firmaların yüzde 80’inin zarar ettiğini görebilirsiniz. 2025’in de kayıp yıl olmaması için sanayi ve tarımı odağına alan üretim bazlı, yeni bir ekonomik programın ortak akılla hazırlanarak uygulamaya konulması şart.” dedi.
Türkiye’nin büyüme oranlarının, 2020’de 1.9, 2021’de 11.4, 2022’de 5.5, 2023’de 5.1 ve geçen sene 3.2 olduğunu hatırlatan Yorgancılar, “Bu büyüme trendi istenilen seviyede değil. Yüzde 5.5 altında büyüme ile işsizliği aşağıya çekmek mümkün olmaz. İmalat sanayisinin GSYH içindeki payı 2020’den 2024 yılına kadar yüzde 16 seviyelerinde iken, geçen yıl maalesef önceki 4 yılla karşılaştırdığımızda gerileme yaşandığını görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Küresel ekonomide büyümenin yavaş seyretmesi, Türkiye’nin geleneksel pazarlarındaki durgunluk, reel olarak değerlenen TL’nin de etkisiyle ihracatın olumsuz ilerlediğini aktaran Yorgancılar, “2024 yılı ihracatçılarımızın içeride mevzuat bariyerlerine ve kur baskısına takıldığı, dışarıda vize almada sorunlar yaşadığı bir yıl oldu. Dezenflasyonist sürece yönelik parasal sıkılaşma politikalarına odaklanılması, ekonominin yavaşlaması, özellikle sanayi üretim endeksi ve PMI verilerine son yılların en zayıf performansı olarak yansıdı.
Yüksek oranlarda artan işgücü ve finansman maliyetleri, yavaşlayan iç ve dış talep sanayi sektörünün 2 boyuttan da baskılanmasına neden oldu. Bu baskı karşısında; nakit akışı bozulan, kredi kullanımı zorlaşan sanayicinin, küresel pazarlarda rekabet gücü de zayıfladı. Sanayicinin katlandığı ağır tüm maliyetlere ve fedakarlığa karşılık, 2024 yılında enflasyonla mücadelede sınırlı bir başarı elde edildi. 2024 yılı sadece üretim ve talep gibi teknik açıdan değil, motivasyon açısından da zorlu geçti.” diye konuştu.
ÜFE-TÜFE oranlarının 36.5 olduğunu ancak sanayicilerin bu miktarda zam yapan tedarikçi görmediğini söyleyen Yorgancılar, “Tedarikçiler, yüzde 50-55’in üzerinde bir zamla geldi. Bu da sanayicide maliyet baskısına ve dolayısıyla fiyatlara yansıyınca enflasyona neden oluyor.” dedi.
100 büyük firmanın KDV alacak miktarının bir önceki yıla göre yüzde 15 azalarak 6,4 milyar euroya düştüğünü aktaran Yorgancılar, “Firmalar finansman sorunu yaşarken işletme sermayesi ihtiyacı duyduğu bir ortamda bu KDV sıkıntısının bir an önce çözülmesi ve bu paranın sisteme devlet tarafından verilmesine öncelik tanınması gerekiyor.” değerlendirmelerinde bulundu.
“Sanayici faiz-kur-enflasyon uğruna feda ediliyor”
Küresel ekonominin, jeopolitik riskler, ekonomik belirsizlikler, Trump politikalarının yaratacağı risklerle öngörülemez bir sürece dönüştüğünü dile getiren Yorgancılar, “Sanayici, Avrupa pazarında düşük fiyat ve iç piyasada yavaşlayan talep karşısında, “tamam mı devam mı’ çıkmazında. Müşteri kaybetmemek için zararına satışa razı durumdalar. Faiz-kur-enflasyon uğruna adeta feda ediliyorlar.
Her sektör, nakit akış sorununu yoğun şekilde hissediyor. O nedenle, sürdürülebilir büyüme için sanayileşmeyi yeniden ekonominin hem çekici, hem itici gücü haline getirmekten başka çaremiz kalmadı. İçeride reel sektörün rekabet gücünü destekleyen, üretimi caydıran değil cazip kılan, mevduatı değil yatırımı teşvik eden, 2025’in de kayıp yıl olmaması için sanayi ve tarımı odağına alan üretim bazlı, yeni bir ekonomik programın ortak akılla hazırlanarak uygulamaya konuşması şart.” ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: