Eğitim
Bir-Sen üyeleri yaptıkları yazılı açıklamada şu görüşlere yer verdi: “İnsanın
kendisini inşa ve özünü keşfetmeye yönelik icra zemini olarak eğitim,
eğiten-eğitilen ya da öğreten-öğrenen sıfatları çerçevesinde insanların
birbirleriyle ilişkisinden, iletişiminden ve etkileşiminden beslenen akli
süreçlerin hâkim olduğu ve ahlaki sonuçların hedef alındığı faaliyetler
bütünüdür.
Eğitimi,
hem bilim hem de hizmet noktasında vazgeçilemez, ertelenemez, yok sayılamaz,
devre dışı bırakılamaz, alternatifi oluşturulamaz bir alan olarak kabul etmek
durumundayız. Çünkü ‘insan-mekân-zaman ilişkisinin’ yaradılışından bugüne,
insana, dünyaya ve hayata dair her işe, oluşa, olguya, işleyişe ve ilişkiye yön
veren, yöntem ve içerik oluşturan süreç ve sonuçların her biri, ya doğrudan ya
da dolaylı olarak eğitimin ürünü ve birikimidir. Eğitimde geriye düşenin
ahlakta, adalette, merhamette zirveye ulaşması; bilimde öne çıkması,
teknolojide önde olması, ekonomik ve diplomatik düzlemde fark oluşturması bir
hayal ve imkânsız hedef hükmündedir.
Kanun, öğretmenlik
mesleğinin değerinin somut göstergesi olmalıdır
Biz
öğretmeni, şuur sermayesini artırmaya, bilgi haznesini büyütmeye, idrak
zeminini güçlendirmeye, olaya ya da olguya dair hikmeti keşfetmeye dönük
eylemleriyle beşerin insanlaşması ve bireyin uzmanlaşması yolculuğunun rehberi
olarak kabul ediyoruz. Bütün insanlığa uzanan kapsayıcı ve etki üretici
sorumluluk alanı, öğretmenlik mesleğinin önemli ve değerli kabul edilmesi için
hem gerek hem de yeter şart hükmündedir. Meslek kanunu, öğretmenliğin ve
öğretmenin, toplum ve gelecek için taşıdığı önemin ve değerin somut göstergesi
olacaktır.
İçerik konusunda da
mutabakat aranmalıdır
Resmî-özel
öğretim kurumu ayrımı yapılmaksızın bütün öğretmenleri kapsayacak, öğretmenlik
mesleğinin bütün boyutlarını ele alacak bir yasal düzenlemeye duyulan ihtiyaç;
öğretmenler, sendikalar, siyasi partiler ve son yıllarda Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından sıklıkla dile getirilmektedir. Öğretmenlik mesleğini düzenleyecek
bir kanuna ihtiyaç olduğu konusunda toplumda ve eğitimin paydaşları arasında
bir mutabakatın varlığı kuşkusuzdur. Ancak bu mutabakatın, kanunun içeriği
konusunda da aranmasının gerektiği şüphesizdir.
Öğretmenlik kariyer mesleği, yöneticilik profesyonel bir meslek olarak kurgulanmalıdır
Mevcut
devlet memurları kanunu, Millî Eğitim Temel Kanunu, İlköğretim ve Eğitim Kanunu
ve 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi gibi yasal metinlerde öğretmenlerin
statü, hak, yetki, görev ve sorumluluklarını düzenleyen hükümler bulunmaktadır.
Bu düzenlemelerin farklı saiklerle gerçekleştirildiği, Bakanlığın ve özel
öğretim kurumlarının gelecek vizyonuyla uyumlu olmadığı, öğretmeni
‘öğretmenlik’ özelinde değil de kamu personel sistemi içerisinde bir hizmet
sınıfı içinde ele alan sistemin, toplumun meslekten ve meslek mensuplarından
beklentilerini karşılamasına imkân verecek esnekliği ve özerkliği sağlamadığı
aşikârdır. Mesleğin bütün yönlerini kapsayan sistematik bir düzenleme
yapılmadan, bu çok parçalı yapı altında öğretmenlik mesleğinin statüsünün
yükseltilerek niteliklerinin geliştirilmesinin sağlanmasının mümkün olmadığı,
meslek mensuplarının mesleği ifa süreçlerinin sürdürülebilir olmadığı
görülmektedir. Öğretmenliğin bir kariyer mesleği, yöneticiliğin profesyonel bir
meslek olarak değerlendirilmesi ve mesleki standartlara kavuşturulması
isteniliyor ise bunu sağlayacak olanın bir meslek kanunu olacağı kuşkusuzdur.
Kanun, toplumun tüm
kesimlerinin taleplerini dikkate almalıdır
Millî
Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı 2023 Eğitim Vizyonu’nda ‘Öğretmenlik Meslek
Kanunu çıkarılmasına ilişkin hazırlık çalışmaları yürütüleceği’ bir eylem adımı
olarak yer almıştır. 2023 Eğitim Vizyonu Takvimi çerçevesinde de 2018 yılı
içinde Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun hazırlık ve tasarım çalışmalarının, 2019
yılı için içinde ise geliştirme çalışmalarının tamamlanarak uygulamaya
konulacağı kararlaştırılmıştır. Eğitim-Bir-Sen olarak, söz konusu hazırlık,
tasarım ve geliştirme çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla bir meslek
kanunundan beklentiler ve Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun içermesi gereken
unsurlara ilişkin bir çalışma yaptık. Biz Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun
öğretmene destek kanunu olarak tanımlamasını sağlayacak bir içerikle yürürlüğe
girmesini istiyoruz. Kanun ancak bu şekilde ölü doğma riskinden kurtulur, haklı
talepleri ve beklentileri karşılayabilir. Bütün bunlar için eğitim
paydaşlarının katkısına ve katılımına fırsat verilmelidir.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda;
-Kapsam,
-Öğretmen kavramı ve tanımı/betimlenmesi; öğretmenlik mesleğinin özellikleri, mesleki standartlar,
-Temel ilkeler,
-Mesleğe giriş; diploma, sertifika, sınav, staj süresi vb. şartları,
-Öğretmenlerin hakları, görev ve sorumlulukları,
-Ödül ve disiplin uygulamaları,
-Öğretmen istihdamı ve çalışma şekilleri-iş güvencesi,
-Atama ve yer değiştirme ilkeleri,
-Çalışma süreleri,
-Mesleki yeterliğin kaybı ve süreçleri,
-Eğitim kurumu yöneticiliğine atama,
-Eğitim kurumu yöneticilerinin statüsü ve özlük hakları,
-Eğitim kurumu yöneticilerinin hak, yetki ve sorumlulukları,
-Öğretmenlerin eğitim kurumlarındaki konumu,
-Öğretmenlik pratiklerinin incelenmesi, öğretmenin özdenetimi (akran değerlendirmesi), rehberlik, denetim ve teftiş süreçleri,
-Öğretmenlere ve eğitim kurumu yöneticilerine ilişkin üst kurullar-etik ilkeler,
-Şikâyet ve itiraz mekanizmaları,
-Öğretmenlerin profesyonel gelişimini düzenleyen ilkeler,
-Öğretmenlerin sendika ve sivil toplum kuruluşlarına üyelikleri; siyasal katılım ve eylemleri,
-Mesleki özerklik-karar alma süreçlerinde öğretmenlerin katılımını sağlamaya yönelik tedbirler,
-Eğitim-öğretim hizmetinin sunumu sırasında öğretmenlere karşı işlenen suçlar, detaylı, açık, net ve beklentileri karşılayacak şekilde yer almalıdır.