Sendika üyeleriyle birlikte Candoğan parkı önünde basın açıklaması yapan Başkan Özdemir, “Geçtiğimiz hafta yargı eliyle hayata geçirilen siyasal operasyon sonrasında yaşananlar halkın iradesine, sandığa, yerel demokrasiye ve muhalefet olasılığına duyulan tahammülsüzlüğün dışavurumu olarak karşımıza çıkmıştır.
Yaşanan hukuksuzluğa karşı, üniversite öğrencileri boykot kararı almış, son yıllarda tamamen siyasallaşan yargıya ve ülkede yaşanan otoriterleşmeye karşı ülke çapında meşru ve kitlesel eylemler yapılmıştır. Üniversiteler sadece ders görülen mekânlar değil; aynı zamanda geleceğin ve özgürlüğün inşa edildiği mücadele alanlarıdır. Üniversite öğrencilerinin almış olduğu boykot kararı sadece gençliğin adalet talebiyle sınırlı değildir.
Aynı zamanda iktidarın tahakküm kurduğu bütün alanlarda, barınmadan geçim sorunlarına, ifade özgürlüğünden bilimsel özerkliğe kadar geniş bir alanda biriken öfkenin yansımasıdır. Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu 24 Mart 2025 tarihinde toplanarak “İnsan, toplum, doğa yararına üniversite” savunumuz çerçevesinde, öğrencilerin güvenli bir kampüs ortamında eğitim öğretim haklarını kullanmalarını sağlanması amacıyla öğretim elemanı üyelerimiz açısından 25 Mart 2025 tarihinde bir günlük “hizmet üretmeme” kararı almıştır.
Eğitim Sen olarak öğrencilerin ve üniversitede görev yapan üyelerimizin sesine kulak vermek, taleplerini sahiplenmek sendikamızın tarihsel sorumluluğunun ve mücadeleci çizgisinin bir gereğidir. Öğrencilerin demokratik tepkilerine sahip çıkmak, onları yalnız bırakmamak kamusal ve özgür bir eğitimi savunan sendikamız açısından bir zorunluluktur. Ne var ki bu meşru dayanışma, iktidar blokunun ve siyasallaşmış yargının sendikamızı hedef almasına neden olmuştur” dedi.
“SENDİKAL FAALİYETLERİMİZ KESİNTİSİZ SÜRDÜRECEKTİR”
Eğitim Sen’in sendikal faaliyetlerinin kesintisiz süreceğini ifade eden Özdemir, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yetkisinde olmamasına rağmen sendikamızı ve sendikal faaliyetlerimizi hedef alan “suç işlemeye alenen tahrik etme” gerekçesiyle açmış olduğu soruşturma hukuki dayanaktan yoksun, gerçekleri çarpıtan ve sendikamızı hedef gösteren bir tutumdur ve kabul edilemez.
Bu nedenle benzer içerikli bir soruşturma Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılmış ve Merkez Yürütme Kurulu üyelerimiz konu ile ilgili ifadeye çağrılmıştır. MYK üyelerimiz savcılıkta verdikleri ifadenin ardından ev hapsi istemiyle mahkemeye sevk edilmiş ve bütün MYK üyelerimiz hakkında iki hafta ev hapsi ve sonrasında haftada bir imza atmak üzere adli kontrol cezası verilmiştir. Tıpkı diğer tutuklamalar gibi, MYK üyelerimize verilen bu cezalar da hukukun, sendikal hak ve özgürlüklerin askıya alındığının somut göstergesidir.
MYK üyelerimize verilen bu cezalar doğrudan doğruya Eğitim Sen’in sendikal faaliyetlerini engelleme amacı taşımaktadır. Ancak Eğitim Sen geçmişte olduğu gibi, bu tür baskı ve yıldırma politikaları karşısında geri adım atmayacak sendikal faaliyetlerini kesintisiz sürdürecektir” ifadelerini kullandı.
İNSAN, TOPLUM, DOĞA YARARINA ÜNİVERSİTE İSTİYORUZ!
İnsan, toplum, Doğa yararına üniversite istediklerini belirten Başkan Özdemir şunları söyledi: “Eğitim Sen, fiili meşru mücadelesi sonucunda okullarda, üniversitelerde, eğitim kurumlarında inşa edilmiş, mücadeleci kimliğinden ödün vermeden bugünlere gelmiştir. Siyasi iktidar, Eğitim Sen’in mücadeleci kimliğini en az bizim kadar iyi bilmekte ve bu nedenle her fırsatta sendikal mücadelemizi baskılamak için hamleler yapmaktadır.
Sendikamıza yönelik olarak başlatılan son soruşturma ve verilen cezalar söz konusu hamlelerin sonuncusu olmuştur. Eğitim Sen’in mücadele tarihi, kökleri bu topraklarda yüz yılı aşan emek ve demokrasi mücadelesinin tarihidir. Kuruluşumuzdan bu yana önümüze çıkarılan bütün yasaklara, engellemelere, baskı, tehdit, sürgünlere rağmen savunduğumuz ilke ve değerlerimizden hiçbir zaman taviz vermedik, vermeyeceğiz.
Bugün de baskılar ve cezalar karşısında geri adım atmayacağımızın bilinmesini istiyoruz. Çünkü Eğitim Sen tarihi boyunca egemenlerin önünde nokta kadar çıkar için virgül kadar eğilmeyenlerin sendikasıdır. Bu özelliğini ülkenin dört bir yanında okullarda, üniversitelerde, örgütlü olduğu bütün eğitim kurumlarında yürüttüğü mücadele ile göstermiştir.
Sadece eğitim ve bilim emekçilerinin demokratik sendikal hakları için değil; çocukların, öğrencilerin, toplumun geleceği için her türlü bedeli ödemeye hazır olduğumuzu kamuoyuna duyururuz. Eğitim Sen olarak bir kez daha altını çiziyoruz: Baskı, tehdit, şiddet ve sömürüye karşı tüm eğitim ve bilim emekçileriyle birlikte, omuz omuza mücadele edecek, birlikte kazanacağız! İnsan, toplum, doğa yararına üniversite istiyoruz! kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz! baskılara boyun eğmeyecek, haklı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz!”
Yorumlar
Kalan Karakter: