PAÜ Hastanesi Çocuk Psikiyatri AD. Dr. Öğretim Üyesi Ömer Başay konuyla ilgili açıklamalarda bulundu ; Anne babalar okul öncesi yaşlardan başlayarak çocuklarının sorumluluk alma bilincini geliştirmeyi, girişimci olmayı, başarıya ulaşmak için çaba ve emek harcamayı, başarılı olduğunda uygun bir şekilde mutlu olmayı, sorun çözme becerilerini geliştirmeyi, sentez ve üretkenlik becerileri arttırmayı ve özgüven algısını güçlendirmeyi amaçlamalıdır. Aileler çocuklarının bireysel özelliklerini, yeteneklerini, öğrenme yöntemlerini bilmeli ve ona göre destek olmalıdır.
Anne baba ve tüm toplum, çocuklara çalışmanın, harcanan emeğin, kendini geliştirmenin ve bu yollarla gelen başarının ve bu başarının zevkinin en değerli ve önemli kavram olduğunu öğretmelidir. Bir öğrenci, aile ve öğretmen elinden gelen tüm çaba ve emeği harcadığını düşünüyorsa başarılıdır. Ailenin karne döneminden önce yapması gereken temel görev çocukların sadece dersleriyle ilgilenmek olmamalıdır. Duygusal, psikolojik ve sosyal olarak her açıdan çocuklarını takip etmeli, gelişimini desteklemeli, her türlü sorunlarını dinlemeli ve sorunlara çözüm yolları bulmalarına destek olmaya çalışmalıdır. Karneye bir övünç veya utanma kaynağı olarak bakmamak gereğinden fazla duygusal anlam yüklememek gerekir. Karnesi kötü olan öğrencileri utandırıcı, aşağılayıcı, emredici, eleştirici davranmanın ve karnesini arkadaşlarının karnesiyle kıyaslamanın çocukta olumsuz izler bırakacağı unutulmamalıdır. Başarılı karneleri de öncelikle ve sadece maddi ödüller ile eşleştirmekten kaçınılmalıdır, abartılı tepkiler verilmemelidir.
Karneye
aceleci ve hızlı bir şekilde göz atma, olumlu veya olumsuz tepkiler verme
yerine çocuğunuzla karne hakkında konuşabileceğiniz uygun bir zaman ve yer
belirlenmelidir. Çocuğun karnesi değerlendirilirken önce başarılı olduğu
alanlar ele alınmalı, başarıları ve çabaları takdir edilmelidir. Sonra iyi
olmayan notlar üzerinde durulabilir. Bu notlar veya öğretmen görüşleri ile
ilgili kendisinin fikirleri sorulmalı, kendi duygu ve düşüncelerini ifade
etmelerine izin verilmelidir. Bu durumu düzeltmek için neler yapılabileceğine
çocukla birlikte karar verilmeli, bu konuda çocuklarımıza verebileceğimiz
destekler konuşulmalıdır. Öğretmenin de desteği alınarak eksikliklerin
giderilmesi için uygulanabilir bir plan oluşturulmalıdır. Karnesi başarılı olan öğrencilerin başarıya giden
emek ve çabaları pekiştirilmelidir. Başarının keyfini ve mutluluğunu yaşamayı
uygun şekilde deneyimlemeleri gerekir.
Çocukların başarısı daha önemlisi çalışması ve emeği ile ilgili olumlu
geri bildirimler maddi ödüllerden daha değerlidir. Her öğrencinin güzel bir
tatil geçirmesi hakkıdır ve bunu uygun şekilde planlamak gereklidir. Tatil
dersleri ve öğrenci sorumluluklarını tamamen bırakmak anlamına gelmemelidir.
Dr. Başay sözlerine şöyle devam etti ; “Öğrencilerin başarılı olamadıkları
alanlar değerlendirilirken, öğrenme bozuklukları, öğrenme güçlüğü, dikkat
eksikliği sorunları, aşırı hareketlilik, davranım bozuklukları, kaygı ve
depresyon gibi çocuğun elinde olmayan ruhsal bozukluklar, okul ve aile
ortamında yaşanılabilecek ve çocuğun yaşamını etkileyebilecek yaşamsal
olaylarda da her öğrenci için dikkatlice ele alınmalıdır. “
Öğretmenlerin
ve ailelerin bu konuları takip etmeleri ve en küçük şüphede gerekli ve uygun
desteği almalı gerektiğini vurgulayan Başay tüm öğrencilere iyi tatiller
diledi.