Genel başkanımız Sn. Devlet Bahçeli hayati bir konuya değindi.
Göçmenlere ve Türkiyenin nüfus yapının stratejik bir mesele olduğunu yüz sene beş yüz sene sonrasının düşünülmesi gerektiğine işaret etti. Konu bir milletin var veya yok oluşuyla ilgili bir konu.
Konunun temeli şu.
Bulunduğunuz coğrafyada sizde başkaları kadar üremezseniz bir gün azınlığa düşersiniz. azınlığa düştüğünüzde başkalarının tabiatına tabi olur onların izin verdiği kadar ve şekilde yaşarsınız. muhtemeldirki yaşayamazsınız. Soykkırımlar malum.
Başbuğ Türkeş derdiki insan ve nüfus en büyük güçtür. İnsanınız olmazsa insanı çok olan topluluklara boyun eğersiniz.
Türk insanı üretkenliğini kaybetti.
Türk insanı aynen Avrupalı gibi yaşlandı. yaklaşık otuz kırk senedir aileler bir veya iki çocukla yetiniyor. Buda nüfusun aynen devamına bile yetmiyor.
Türkün dışındaki unsurlar çok hızlı çoğalıyorlar. Mesela Kürtlerde aile başı doğum oranı yedi sekiz civarı. Otuz kırk yıl önceki türk ve kürt nüfusunu karşılaştırdığınızda denğe türk nüfu aleyhine önemli ölçüde bozulmuş durumda. Göçmenler bu zor şartlardda bile doğuruyorlar. Bu doğum oranıyla yarın çok önemli bir kitle olacaklardır. Türkiyenin nüfus yapısı değişecek kimlik problemleri yaşıyacağız.
Batının stratejik planları doğrultusunda türk insanı üremeyi bıraktı.
Nüfus bir milletin en büyük beka garantisidir.
Arabanız imha edilirse silahınız kırılırsa merminiz tükenirse yenisini yapar yerine koyarsınız. İnsanınız biterse yenisimi yaparsınız yenisini nerden ve nasıl buluryerine koyarsınız.
Göçmenleri gönderelim.
Tamamda mesele bununla bitmiyor ve bu kadar basit değil. Üstelikte tarih boyunca bu göç meselesi katliamlara ve her türlü zor şartlara rağmen bitmemiş.
Önemli olan nüfusunuzu çoğaltarak nüfusunuz içindeki yabancı unsurları etkisiz ve güçsüz halde tutmaktır. Nüfus dengesinin kendi lehinize olmasını devamlı sağlamaktır.
Toplumumuz çocuk konusunda sapkın düşünceden hemen kurtulmalıdır. Yeterince çocuk yapılarak nüfus dengesi kurulmalıdır.
İnsanımız az çocuk yaptığında çocuğunu iyi yetiştireceğini zannediyor. Halbuki az çocuğa yaptığı masrafla en az bir o kadar daha çocuk yetiştirilebilir.
Üstelik çocuğunu iyi yetiştiriyorum diye yaptığı israfın yanında çocuğunu hayattan ve gerçeklerden soyutluyor. Çocuk yetiştiğinde sudan çıkmış balığa dönüyor. Gerçekler onu şaşkına çeviriyor.
Bu şekilde çocuğunuza güvensizliğinizide açığa vuruyorsunuz. Çocuğunuzda kendine ve çevreye güvenilmez düşüncesiyle büyüyor. Çocuğunuz ve toplum güvensiz karamsar olumsuz bir yapıya dönüşüyor.
Herkes sizin gibi yaptığında herkesin çocuğuda sizin çocuğunuz gibi yetişmiş güya üstün yetişmiş çocuk olacaktır. Yani denge değişmeyecektir. Gerçek denge onlar hayatla yüzleştiğinde değişecektir. Kimin aklı yapısı kavraması dayanıklılığı iyi ise onlar üste çıkacaktır. Yani sizin evhamlı çabalarınız işe yaramıyacaktır.
Çocuğunuza inanın o zorluklarla mücadeleyi öğrensin ve başarsın.
En kötümser korkak ve beceriksiz insan yalnız insandır. Çocuğunuza bu kötülüğü yapıp onu yalnızlığa mahkum etmeyin.
Yalnızlık en sonunda çocuklarımızı ve toplumumuzu bitirir.
Bencillik ve sapkıınlık etmeyin. Çok çocuk yapınız bakınız hayat nasıl değişecek ve güzel olacaktır.
En önemlisi siz kim oluyorda çocuğunuzun kaderini çize biliyorsunuz.
Siz haşa Allah mısınız.?