Doğa her canlının beyninde ve ruhanda belirli hareket tarzları ve bu hareket tarzlarını yöneten ölçüler ve sıralama oluşturmuş.
Bunların en başında beslenme ve yaşama, güvende olma düşünce ve tarzı geliyor.
İnsanda bunun dışında değil.
İnsan düşünebildiği ve düşüncesini anlatabildiği için çeşitli sebeblerin katkısıyla hem kendi arasında hemde diğer canlılarla ilişkilerinde bir çok karmaşık düşünce ve hareket tarzı geliştirmiş.
Bu da basit anlaşılabilecek olan insan ve doğayı, yapay şekilde karmaşıklaştırılmıştır.
Bu karmaşa yüzüden insanlar çok basit şeyleri bile gereken şekilde basitce anlayamamakta ve düşünememekte ve gerekli şahsi düşünce yapısını kuramamakta kendine lazım olana ulaşamamaktadır.
İnsanoğlu bir karmaşanın içinde dönüp durmaktadır.
Bu karmaşa yüzünden kendisine esas ana güvenilir ve onu amacına götürebilecek temeli ve bu temelin ölçülerini tayin edememekte.
Bu sebeble bu karmaşanın içinde kırılgan ve basitleşmiş bir düşünce yapısı onu en yakındaki teferruata yönlendirmekte ve genellikle yanıltmaktadır.
Ana amaçlar ve bu amaca giden yollar karışmakta doğru yanlış, iyi kötü, güzel çirkin, yalan esas görünebilmekte, bunun tabiki terside olmaktadır.
Bu durumda benim ölçüm şu şekilde oluştu.
Ben tok, gevenli, huzurlu, refah içinde ve mutlu bir şekilde yaşayacaksam bunu yalnız başıma başaramam.
Başka insanlara ihtiyacım var.
Başka insanların içindede bana en yakın ve benzerlerim olanları tercih edeceğim.
Yeni bir toplum yani bir millet oluşturulması lazım.
Günümüzde böyle davranmak hem gerekli hemde mümkün değil o zaman oluşmuş milletlere bakacağım.
Bu milletlerden içinde bulunduğum milleti veya seçeceğim başka bir milleti benimseyip dahil olacağım.
Seçtiğim ve benimsediğim bu millet bana yukarıda saydığım şeyleri verecek o halde bu millet yaşamalı. İçinde bulunduğumuz millet yaşarsa biz de yaşacağımız için bu bizim ilk ve mutlak görevimizdir.
Bu sebeble ben olaylara ve kişilere bu açıdan bakıyorum.
İnsanlar partiler liderler şunlar bunlar içinde bulunduğumuz milletin varlığı, güvenliği, huzuru, refahı, mutluluğu için yararlı iseler benim için makbuldür.
Bu birinci sıraya ben başka hiç bir şeyi koymamayı ana ilke olarak kabul ettim.
Gerisi o kadar önemli değil.
Çünkü gerisinin bir şekilde az veya çok yapılması zamanlada telafisi mümkün.
İçinde yaşanan milletin varlığı bittiğinde telafisi yok.
Tarihte biten milletlerden geri dönende yok.