Bir fikir ve dava hareketi yarım asrı devirmişse araştırılması ve anlaşılması gerekir.
Ben bu yazımda ülkücü hareketten ayrılanları ele alacağım.
Ülkücü hareketten çok ayrılan oldu.
Bunların çoğu da ülkücü hareketin üst makam ve mevkilere getirdikleri.
Bunlar baştan bilinemez miydi?
Bilinemezdi.
Ülkücü hareket ben türküm diyen herkese kucak açmak zorundadır.
Kucak açtıklarını seçmek imkanı yoktur. Bunlar genç ve şahsiyetleri gelişmemiştir. seçmek için belli belirtileri olmayanları seçemezsiniz. Zaten kabul ettiklerini eğitmek üzere alır.
Kabul edilenlerin içinde akıllı akılsız güzel çirkin uyanık salak yalaka dalkavuk filan filan çok çeşitli kişinin olması tabidir.
Eğitim süresinde açıkgöz yalaka sırnaşıklar dalkavuklar ve hazımsızlar her zaman ve her yerde olduğu gibi başlangıçta ülkücü hareketin içinde de olurlar hızla ilerlerler ve göze batarlar. Bunların bazıları gözden kaçar bazı makam ve mevkilere gelirler.
Makam ve mevki ellerinden gidince de gerçek karakterlerine dönerler. Mevki ve makam için başka kapılara göz kırpmaya başlarlar. Bazıları bunları ülkücü harekete zarar vermek için alırlar kullanırlar atarlar.
Ayrılışlarına mazeret uydurmak için kendilerinin ülkücü hareketten daha büyük ve üstün olduğunu söylerler ve ülkücü hareket bizi nereye koyacak diye sorarlar. Ülkücü hareketin içinde bir nefer olabilmeyi nefislerine sığdıramazlar.
İşte böyle çürükler temizlendiği yani ülkücü hareket kendi kendini temizlediği için ülkücü karakterin içinde çelikleşmiş bir ana çekirdek oluşmuştur.
Ülkücü hareketin gücü bu ana çekirdekten gelir.
Eğer bu çekirdek yıkılır kaybolursa biliniz ki Allah göstermesin Türkiye’de kaybolur.
Bizi anlamaktan aciz bazıları bizim çürükler gidince hah ülkücü hareket bitiyor diye seviniyor.
Her zaman sonları yine yine hüsran oluyor.