Eskiden her yerde olduğu gibi haziran temmuz aylarında yolunan veya biçilen ekinlerimiz harman yerlerine taşırdı. Taşınan ekinler artık sap olmuştur.
Saplar harman yerine yayılır hayvanlarla çekilen altlarına çakmak taşları çakılmış bir metreye iki metrelik baş tarafları yukarı kalkık düvenlerle eritilirdi.
Sonrada bu harman tınas şeklinde estiği yön bilinen yele dik olarak yığılırdı.Yelin esmesiyle tınas halindeki malama yabalarla savrulurdu. Bu zamana kadar olan emekle güçle çalışmayla yapılmıştı. Ama şimdi emekte güçte çalışmada geçmiyordu, söz yelin idi.
Yel estiği anda yetişip harmanı savurmak lazımdı.
Zaman mevhumu olmadan gece gündüz hazır beklenirdi. Bu bekleme bazan haftalarca sürebilirdi.
Yel esmezse uykusuz dinlenmesiz sizi bekletirdi.
Yel olmazsa harman olmazdı.
En azından uzun süre bekletirdi.
Yelin zamanı ve yel önemliydi kıymetliydi değer verilmeliydi.
Harmanlar biter diğer hasatlarda yapılır sıra düğünlere gelirdi.
Düğünler el birliğiyle yapılırdı.
Davetlilerin çokluğu hem itibar meselesiydi hemde hediyelerin ve yardımların gelmesiydi hemde yeni bir yuvanın mutlulukla kurulmasıydı.
Sen davet etmezsen sen davetlilerin ayağına gitmezsen kimse gelmez ayvaz köroğlu olarak kös kös oturursun. Ne senin nede yuva kuracak olan gençlerin hayatı güzel başlardı.
Atalar güzel demişler.
Harman yelle düğün elle yapılırmışSende öyle yap.
Unutma komşu komşunun külüne muhtaçmış..