Fatiha Suresini namaz kılarken günde kırk kere okuyoruz. Acaba ne diyoruz?..
Ayet ayet okuyalım:
“1. Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla,
2. Hamd o âlemlerin Rabbi,
3. O Rahman ve rahim,
4. O din gününün sahibi olan Allah’adır.
5. Sadece sana ibadet ederiz. Yalnız senden yardım isteriz,
6. İlet bizi doğru yola,
7. O kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna; ama o gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil.”
Günde kırk defa “Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım isteriz!” diye tekrarladığımız vaadimizi namazdan sonra unutup, şeyhten, şıhtan, mezardan, yatırdan, türbeden yardım istemeye gidiyoruz!
Şeyhin önüne vardığımızda ilk ezberletilen de:
“Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır!” yalanıyla korkutularak şeyhe bağlanıyoruz!..
Kur’an yüzlerce ayetinde ise “Düşünmez misiniz, akletmez misiniz, aklınızı kullanmaz mısınız?”diyor. Fatiha’nın anlamını öğrenemeyen bir Müslüman, orada Allah’a beyan ettiği sözünü bilmediği için yanlış arayışlara sapıyor!
Cehalet, cehalet, cehalet!
Tolumu ayrıştırarak ekonomik güce ulaştıktan sonra müritlerinin sırtından zengin olan şeyhler de devlet yönetimini yönlendirmeye başlıyor!..
Şeyh sonra çıkıp; “şeytana uydum” diye gerçek anlamda mürşit olamadığını itiraf ediyor!..
“Hayatta en hakiki mürşit bilim ve fendir.”
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!