“Kürşad ile anacığı hasret giderdikten sonra devlet işlerinden; kıştan, kıyametten, açlıktan söz açıldı.
Aybala Hatun:
- Oğul, Can oğul, Umut oğul! Kağan otağından çıkmaz oldu, üst orunlu beyler kendi derdine düştü. Yaşlılar, sayrılar, çocuklar açlıktan ve kıtlıktan telef oldu. Gayrı hepimizin umudu sensin. Ne yapacaksan yap!.. dedi.
Kürşad omuzlarına binen yükün ağırlığından kurtulmak ister gibi hafifçe doğruldu. Derin derin nefes aldı. Kara gözlerini anacığının gözlerine kilitledi:
- Anacığım, babamla ilk tanıştığınız günü hele bir daha anlat, dedi.
Aybala Hatun hafifçe gülümsedi. Gözlerini uzaklara dikti:
- Oğul bu kaçıncı anlatışım, hâlâ bıkmadın mı dinlemekten?..
- Bıkmadım ana bir daha anlatıver...”
Türk gençliğine Türk’ün cesaretini ve kahramanlığını anlatmak isteyenler, gençlere Kürşat’ı anlatsın yeter...
“Esir Edilemeyen Türk: KÜRŞAD” romanı da onu yapıyor. Kürşad’ı anlatıyor...
Roman, Kamer Yayınları tarafından yayımlandı.
Sevgili hemşehrim Esat ŞİŞMAN’ı, Türk’ün ruhunu okşayan böyle bir romanı Türk Edebiyatına kazandırdığı için kutluyorum...
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!