Her gün birçok engelle karşılaşıyoruz. Bu bazen bizim kendi kendimize koyduğumuz engeller, bazen de çevrenin koyduğu engeller olabiliyor. Aslında hayattaki başarı, bu engelleri ne kadar aşabildiğimizle ilgili tamamen.
Geriye dönüp baktığımızda başarıya ya da hedefe ulaşmada zorluk yaşadığımızda onlarca engeli ardada sıralayıp, pek çok bahane bulabiliriz. Hem de gerçek engelin kendimiz olduğunu içten içe bilerek.
Hayatı bi engelli koşu olarak da adlandırabiliriz. Bu süreçte engelleri yok etmek mümkün değildir. O halde mutluluğa giden yol, engelleri yok etmekten değil, onları nasıl aşılacağını , bazen de vazgeçmesini bilmekten geçer.
Şairin dediği gibi “Her vazgeçiş yeni bir başlangıç, yeni bir başarı yolculuğudur.”
Şimdi size sosyal bir deneyden bahsetmek istiyorum;
Arıları ve sinekleri ağzı açık bir şişeye koymuşlar. Şişenin taban tarafını ışığa doğru, Açık olan ağız kısmını da karanlığa doğru yerleştirmişler. Arıların hepsi ışık olan tarafa doğru ilerlemiş . Ama şişenin tabanı kapalı olduğundan dışarı çıkmayı başaramamışlar. Bu arada sinekler, şişenin ağzına doğru doluşmuşlar ve dışarı çıkıp karanlıkta kaybolmuşlar. Karanlık tarafta bulunan şişenin açık ağzına doğru tek bir arı bile gitmemiş...!!!!! Camın önünde ışığa doğru çabalamaya devam etmişler. İnsanın aklına hemen arıların pervasızca davrandıkları geliyor. Ancak daha derinlemesine incelendiğinde; Muhteşem bir yaşam tarzı, bir döngü olduğu ortaya çıkıyor... A. Einstein e göre arılar olmazsa, insan yaşamı kısa bir süre sonra varlığını yitirir... Arılar nerede, hangi çiçek ile besleneceğini bilen, yüzlerce kovan arasında kendi kovanını bulabilen ve o kovanın yüzlerce peteği arasından kendininkine yumurtlamayı hiç şaşırmadan uygulayabilen bir canlıdır... Ve bu olağanüstü canlı nasıl olur da şişenin ağzını bulup çıkamaz değil mi? Kuşkusuz hedefe doğru yürüyenlerin önünde de her zaman engeller olacaktır... Onlar, engellere rağmen hedeflerinden vazgeçmeyeceklerdir...
Ve bu uğurda da gerektiğinde ölmeyi göze alabileceklerdir. Sinekler ise karanlığa doğru sıvışan kaçaklardır. Hiç umursamadan karanlığa doğru yürüyenlerdir. Sinsi, ilkesiz, yüreksiz, korkak, bencil varlıklardır. Sadece kendi yaşamları değerlidir. Nerede yemek varsa, nerede rahat yaşayacaklarsa, nerede çok para kazanacaklarsa oraya giderler. Değerlerin bi önemi yoktur... Arıyı kovalamak isterseniz o kaçmaz, sizinle savaşır. İğnesini sapladığında öleceğini bilerek savaşır. Ve değerleri için ölür. Ama sinekler kaçarlar. Sonra yılışık yılışık tekrar dönerler terk ettikleri yere... Mikrop taşıyan ayaklarıyla ezerler; yaşadığımız her yeri... Arılar yumurtalarını yalnızca kovanlarına bırakırlar. Oysa sinekler her yere yumurtlar, her yerde ürerler. Çöplüklerde, tuvaletlerde, bataklıklarda… Onlar için yumurtalarını bırakacakları yerin bile hiç önemi yoktur. Sinek olup karanlığa mı? Arı olup aydınlığa mı? Engellere rağmen hedeflerinize yürümeniz, ışığa ulaşmak için çabalayabilmeniz, insanca değerler yaratma adına mücadele edebilmenize olan inancımla...
İyi Haftalar…
Sevgi ile EVDE Kalın…