Eski Gök Tanrı (Şaman) inancımıza göre “Yer-Su” unsurlarının ruhları vardır. Toprak Ana Ötüken’e bağlı kutsal doğa ruhlarına sahiptir. Bazen bir kayın ağacının, ormanın, dağın, gölün, ırmağın ya da hatta bütün bir ülkenin ruh’u vardır, insanlar gibi canlı varlıklardır. Bundan dolayı da “Yer-Su”lara saygı göstermek gerekir. Bir ormana girildiğinde dikkatli hareket edilmelidir. Yüksek sesle konuşulmamalıdır. Ağaç dalları sebepsiz yere kırılmamalıdır. Rastgele taş atılmamalıdır. Su, dışkı ile kirletilmemelidir. Suya tükürülmemelidir. Eğer insan doğadan bir şey aldıysa bu sadece doğa ruhlarının izin vermesiyle mümkün olmuştur. Bu yüzden insanlar “Yer-Su”lara şükür etmelidir.
Eski Türk Mitolojisinde “Yer-Su”lara iyi davranıldığında Türklere yardım edeceklerine, kötü davranıldığında da felaketlere sebep olacaklarına inanılırdı. Aynı şekilde doğanın belli kurallarına uyulmadığı takdirde, doğadan gelen bereketin azalacağına inanılırdı.
Göç Destanı’nda, Türkler 40 kuşaktan beri kutsal saydıkları bir kayayı Çinlilere armağan ederler. Bu yüzden doğada şaşılacak şekilde gariplikler olmaya başlar. Kuşlar ve doğadaki hayvanların sesleri kesilir, bitkiler sararıp solmaya başlar ve Türklerin arasında salgın hastalıklar yayılır. Doğada, “Yer-Su”ların “göç.. göç” diye sesleri duyulmaya başlar. Bu sesler, Türklerin çok uzaklara göç ettikleri zaman ancak kesilir. Bu şekilde “Yer Su”lar kendilerine saygısızlık yapmış olan Türkleri cezalandırmışlardır.
“Gök Tengri” de kim oluyor, “Şamanlık” da nedir, “Yer-Su” ruhları da nasıl oluyor? Taşı-toprağa tapıyorlar, hurafeye inanıyorlar, batıla sapıyorlar diyenlerin, “Yer-Su”ların, yani doğanın ruhlarına inanmayanların çocukları ülkemizde çıkan orman yangınlarının, sel felaketlerinin sebeplerini beyhude dış güçlerde aramaktadırlar.
Dere yataklarına ev yaparak “suyun ruhunu” rahatsız edersen, su ruhları gazaba gelir, kendilerini rahatsız edenlere sel felaketi gönderir ve cezalandırır. Ormana çöp ve pislik atarak “ormanın ruhunu” rahatsız edersen, orman ruhları da gazaba gelir, kendini rahatsız edenlere yangın felaketi göndererek cezalandırır.
Ben derim ki; Denizli Orman Bölge Müdürlüğü veya Pamukkale Belediyesi yetkilileri, aşağıda resimleri verilen Pınarlık ve Karataş köyleri arasındaki pınarın iki metre yakınındaki pet şişe, naylon poşet, cam şişe, koltuk eskileri ve diğer pislikleri tez zamanda temizlesinler, “Yer-Su” ruhlarını kızdırmasınlar. Çünkü ormanlarımızı yakanlar ve sel felaketlerini gönderenler dış güçler değil, saygılı davranılmayan, hürmet gösterilmeyen, kutsal bilinmeyen “Yer-Su” ruhlarıdır.
Sağlık ve esenlikler diliyorum…