Ahir zaman nedir? Ahir zamanda neler olacak? Ahir zaman alametleri nelerdir? ahir zamanda gerçekleşecek bazı fitne ve fesatlar…
İslam inancına göre dünyanın, insanlığın son günleri; kıyamete yakın yıllar ve günler demektir.
Allah Rasulü -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, ahir zamanda gerçekleşecek bazı fitne ve fesatları haber vererek ümmetinin bu konuda dikkatli davranmasını istemişlerdir. Kıyametin habercileri diyebileceğimiz bu nevî fitneleri beyan eden hadîs-i şerîflerin bir kısmı şöyledir:
“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki faiz yemeyen hiç kimse kalmayacak! Kişi doğrudan yemese bile ona tozundan[1] bulaşacak.” (Ebu Davud, Büyu, 3/3331)[2]
“Öyle bir zaman gelir ki kişi malını helalden mi, haramdan mı kazandığına hiç aldırış etmez.” (Buharî, Büyu, 7, 23)
“Öyle bir zaman gelecek ki doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Güvenilir kimseler hain sayılacak, hainlere güvenilecek. Kişi kendisinden şahitlik etmesi istenmediği halde şahitlik edecek, yemin etmesi istenmediği halde yemin edecek.
İnsanların dünya (nîmetlerinden en fazla istifade ederek) en mes’ud olanı, Allah’a ve Rasul’üne îman etmeyen alçak oğlu alçak olacak!” (Taberanî, el-Mu‘cemü’l-Kebîr, XXIII, 314; Heysemî, VII, 283)
“Öyle bir zaman gelecek ki insanlar iyiliği tavsiye etmeyecek, kötülükten de sakındırmayacaklar.” (Heysemî, Mecmau’z-Zevaid, VII, 280)
AHİR ZAMANDA NELER OLACAK?
Hazret-i Sevban -radıyallahu anh- anlatıyor:
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“–Yabancı kavimlerin, yiyicilerin birbirlerini sofralarına davet ettiği gibi, birbirlerini sizin üzerinize çullanmaya çağıracakları zaman yakındır!” buyurmuşlardı.
Orada bulunanlardan biri:
“–O gün sayıca azlığımızdan dolayı mı bu durum başımıza gelecek?” diye sordu.
Allah Rasulü -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“–Hayır, bilakis o gün siz çok olacaksınız. Lakin sizler, bir selin getirip yığdığı çer-çöpler gibi hiçbir ağırlığı olmayan kimseler durumunda olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize zaafı atacak!” buyurdular.
“–Zaaf da nedir, ey Allah’ın Rasulü?” denildi.
“–Dünya sevgisi ve ölümden hoşlanmama duygusu!” buyurdular. (Ebu Davud, Melahim, 5/4297; Ahmed, V, 278)
Hadîs-i şerîften anladığımıza göre; İslam düşmanları, Müslümanların kuvvetlerini kırmak, onları bölüp parçalamak ve neticede yok etmek için birbirlerini iş birliği yapmaya davet edeceklerdir. Bunu da, sofrasına adam davet eden bir sofra sahibinin rahatlığı içinde yapacaklardır. Yani nasıl ki onlar için kendi sofralarına oturup yemek gayet kolay bir işse, kafirlerin İslam’a karşı ittifak çağrısında bulunup Müslümanların canlarına kastetmeleri, topraklarına musallat olup zenginliklerini sömürmeleri de o derece kolay olacaktır.
Onları bu kadar cür’etlendiren şey ise, Müslümanların azlığı değil, aksine onların îman ve takva bakımından zayıflığı ve dünyaya aşırı düşkünlükleri olacaktır. Çünkü ölümden korkan ve dünyaya fazlaca düşkün olan kimse, fedakarlıkta bulunamaz, zorluklara katlanamaz, canı ve malı ile yapması gereken cihadı ihmal eder. Böyle olunca Müslümanlar, eskiden olduğu gibi düşmanlarının kalbine korku salan heybeti kaybederler. Dolayısıyla İslam düşmanları, artık Müslümanlardan korkmaz ve çekinmez olurlar.
Zübeyr bin Adiy Hazretleri anlatıyor:
Enes bin Malik -radıyallahu anh-’ın yanına girdik. Haccac’ın bize yaptıklarını şikayet ettik.
“–Sabredin!” buyurdu. Sonra da sözlerine şöyle devam etti:
“–Siz öyle günlerle karşılaşacaksınız ki, her yeni gün, giden günden daha kötü olacak. Bu hal, Rabbinize kavuşuncaya kadar devam edecek. Ben bunu, Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’den işittim.” (Buharî, Fiten, 6; Tirmizî, Fiten, 35/2206)
İNSANI HELAK EDEN ŞU BEŞ ŞEYDEN KAÇININ
Abdullah bin Ömer -radıyallahu anh- şöyle der:
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bize yönelerek şöyle buyurdu:
“Ey Muhacirler cemaati! Beş şey vardır ki, onlarla mübtela olduğunuzda, ben sizin o şeylere erişmenizden Allah’a sığınırım. Onlar şunlardır:
1-Bir milletin içinde zina, fuhuş ortaya çıkıp nihayet o millet bu suçu alenî olarak işlediğinde, mutlaka içlerinde veba hastalığı ve onlardan önce yaşamış milletlerde görülmemiş başka hastalıklar yayılır.
2-Ölçü ve tartıyı eksik yapan her millet, mutlaka kıtlık, geçim sıkıntısı ve başlarındaki hükümdarların zulmü ile cezalandırılır.
3-Mallarının zekatını vermekten kaçınan her millet, mutlaka yağmurdan mahrum bırakılır (kuraklıkla cezalandırılır) ve hayvanları olmasa onlara yağmur yağdırılmaz.
4-Allah’ın ahdini (emirlerini) ve Rasul’ünün ahdini (yaptığı anlaşmaları ve Sünnet’ini) terk eden her milletin başına, Allah mutlaka kendilerinden olmayan bir düşmanı musallat eder ve düşman, o milletin elindekilerin bir kısmını alır.
5-İdarecileri Allah’ın Kitabı ile amel etmeyip, indirdiği hükümlerden işlerine geleni seçtikçe, Allah onların hesabını kendi aralarında görür (fitne, fesat ve anarşi belasına maruz kalırlar).” (İbn-i Mace, Fiten, 22; Hakim, IV, 583/8623; Beyhakî, Şuab, III, 197)
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyuruyorlar:
“(İdarecilik ve hakimlik gibi) işlerini kadınlara veren bir toplum kesinlikle felaha eremez!” (Buharî, Meğazî, 82)
“İdarecileriniz hayırlı olanlarınızdan iseler, zenginleriniz cömert kimselerse, işlerinizi aranızda istişare ile hallediyorsanız, bu durumda yerin üstü, altından hayırlıdır.
Eğer idarecileriniz şerirlerinizden, zenginleriniz cimri ve işleriniz kadınların elinde ise, yerin altı üstünden daha hayırlıdır.” (Tirmizî, Fiten, 78/2266)
Zira böyle bir toplumda artık dînin emirlerini ikāme imkanı kalmaz…
15 ŞEYİ YAPINCA ÜMMETİN BAŞINA GELECEK BÜYÜK BELA
Hazret-i Ali -radıyallahu anh- anlatıyor:
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir gün:
“–Ümmetim on beş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belanın gelmesi vacip olur!” buyurmuşlardı.
Yanındakiler:
“–Ey Allah’ın Rasulü! Bunlar nelerdir?” diye sordular.
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle sıraladı:
1. Ganimet (yani millî servet, fakir-fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevkî sahibi kimseler arasında) tedavül eden bir meta haline geldiği,
2-Emanet, ganimet gibi görülüp hıyanet edildiği,
3-Zekat, ibadet olarak görülmeyip büyük bir yük ve kayıp olarak telakkî edildiği,
Kişi,
4-(gayr-i meşru işlerde) kadınına itaat ettiği,
5-Kişi, annesine karşı itaatsizlikte bulunduğu,
6-6-7. Kişi, arkadaşına iyilikte bulunduğu halde babasına kaba davrandığı,
7-Mescitlerde sesler yükseldiği (huşu kaybolduğu),
8-Bir milletin idarecisi en alçakları olduğu, (Nitekim bu, zaman zaman dünyanın muhtelif devletlerinde görülebilen bir hadisedir.)
9-Bir kişiye şerrinden korkularak hürmet edildiği,
10-Çeşitli isimlerle îmal edilen içkilerin serbestçe içildiği,
11-İpek elbiselerin erkekler tarafından giyildiği,
12- Şarkıcı kadınlar ve çalgı aletlerine alaka arttığı,
13-(Günümüzde sanat, bale, konser vb. adlar altında;
14- bar, gazino ve benzeri salonlarda ve hatta radyo, televizyon gibi çeşitli mecralarda -maalesef- çok yaygın haldedir.)
15-Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere lanet ettiği zaman, (Günümüzde bazı gafillerin ecdadımız Osmanlı’ya ve geçmiş İslam alimlerine buğz etmesi gibi.)
İşte o zaman, (mü’minlerin ruhlarını kabzeden) kızıl rüzgarı, yere batışı veya domuz ve maymunlara çevrilmeyi,[Bkz. Tirmizî, Fiten, 38/2210.] zelzeleyi ve gökten taş yağmasını bekleyin.
Ondan sonra birbiri ardınca pek çok alamet zuhur eder ve bunlar, ipi kopan eski bir gerdanlığın ardı ardına düşen taneleri gibi birbirini takip ederler.”[Tirmizî, Fiten, 38/2211]
Gaybı ancak Allah bilir. Herhalde bunlar, kıyamete yaklaştıkça şerrin iyice artması neticesinde vukū bulacak alametlerdir.
AHİR ZAMANDA DUA
Hadîs-i şerîfte buyrulur:
“Yakında öyle bir fitne zuhur edecek ki ondan kişiyi ancak Allah Teala kurtarır, bir de boğulmak üzere olan kişinin duası gibi bir dua…” (Beyhakî, Şuab, II, 367/1077)
Huzeyfe -radıyallahu anh- da şöyle buyurmuştur:
“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o zaman ancak denizde boğulmak üzere olan biri gibi dua eden kişi kurtulabilecektir.” (İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, VI, 22/29173; Hakim, IV, 471/8308)
MEDİNE TERKEDİLECEK
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Bir gün gelecek, insanlar Medîne’yi, en hayırlı ve güzel halindeyken terk edip gidecekler; orada sadece vahşî hayvanlar ve kuşlar kalacaktır.
Dünyada en son ölecek kimseler, Müzeyne kabilesinden iki çobandır. Medîne’ye girmek isteyerek koyunlarına seslenirler. Ancak orayı ıpıssız, vahşî hayvanlarla dolu olarak bulurlar. Onlar da Veda Tepesi’ne gelince yüzüstü düşüp ölürler.” (Buharî, Fedailü’l-Medîne, 5; Müslim, Hac, 498, 499; Muvatta, Camî, 8)
HZ. MEHDİ (A.S.) KİMİN SOYUNDAN GELECEK?
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Mehdî, benim neslimden, Fatıma’nın evladından olacak!” (Ebu Davud, Mehdî, 1/4284; İbn-i Mace, Fiten, 34)
“Mehdî benim neslimdendir; alnı geniş, burnu incedir. Dünya zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, o adaletle dolduracak ve yedi sene hüküm sürecektir.” (Ebu Davud, Mehdî, 1/4286)[5]
Bu hadîs-i şerîflerde bildirilen pek çok alametin ya kendileri veya benzerleri gerçekleşmiştir. Fakat kıyametin vakti kesin olarak bilinemeyeceği için, bu alametlerin daha şiddetli olanlarının zamanla vukū bulması da mümkündür. Bu sebeple mü’minler olarak her zaman tedbirli ve uyanık olup ahirete daha iyi hazırlanmaya gayret etmemiz elzemdir.