Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Cennet de Allah'ın Görülmesi. Allah'ın Âhirette Görülmesi (Rü'yetullah). Müminler, âhirette, cennete girdikten sonra Allah'ı göreceklerdir. Bu görmenin mahiyeti hakkında kesin bilgi yoktur. Ancak bilginler Allah'ı görme olayında, bu dünyada varlıkların görülmesi için zorunlu olan şartların gerekmediğini ileri sürmüşlerdir.
Kur'ân-ı Kerîm'de "Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parlayacaktır. Rablerine bakacaklardır" (Kıyâmet,22-23) buyurularak, âhirette müminlerin Allah'ı görecekleri haber verilmektedir. Resulullah (sav) buyuruyor:
"Muhakkak ki siz şu ayı görüşünüz gibi, Rabbinizi de göreceksiniz. Ve o sırada izdihamdan ötürü birbirinize zarar vermiş de olamayacaksınız"
"Cennetlikler Cennet'e girdiği zaman Allah (c. c.) şöyle buyuracak:
"Size daha da vermemi istediğiniz bir şey var mı?" Cennetlikler de Şöyle derler:
"Yüzlerimizi ak çıkarmadın mı, bizi Cennet'e koymadın mı, bizi Cehennem'den kurtarmadın mı? (o yeter)." Rasûlullah sözlerine devam buyurarak:
"Cenâb-ı Hak perdeyi kaldırır, Cennetliklere artık Rablerine bakmaktan daha sevimli gelecek hiç bir şey verilmiş olmaz. "
Müminlerin Allah'ü Teâlâ'yı Cennet'te görmeleri, herhangi bir yön, yer ve şekilden uzak olarak vukû bulacaktır. Bunun keyfiyeti bizce meçhuldür.
"Allah bilir" deriz. Kur'an ve Sünnet'te bildirildiği için kesinlikle böyle inanırız. Cennette derecelerin mani olmadığı hususlar vardır ve başlıcaları şunlardır:
1- Allah’ı görmeye mani değildir. Dereceler söz konusu olmaksızın, her Cennete girenin rüyet-i cemalullaha nail olacağı, yani Allah’ı göreceği müjdelenmiştir. Şu âyet çok açıktır: “Kıyamette ışıl ışıl parlayan yüzler, Rablerine bakacaklardır.”1 Peygamber Efendimiz’in (asm) bu âyeti tefsir sadedinde verdiği şu müjde Kütüb-ü Sittenin bütün kitaplarında mevcuttur: “Gökteki şu Ay’ı nasıl net görüyorsanız, (Cennette) Rabbinizi, böyle açıkça göreceksiniz. O’nu görmekte sıkışıklığa düşmeyeceksiniz. O’nu rahatça göreceksiniz.”2
Bediüzzaman, rüyetin Mi’racın bir meyvesi olduğunu beyan etmiş ve demiştir ki: “Rü’yet-i Cemâlûllah meyvesini kendi aldığı gibi, o meyvenin her mü’mine dahi mümkün olduğunu, cin ve inse hediye getirmiştir.”3
Ehl-i Sünnet itikadı, Cennete her girenin derecesi ne olursa olsun Allah’ı göreceği şeklindedir.
2- Sevdiklerini görmeye mani değildir. Enes bin Malik (ra) der ki: Bir adam geldi ve Resul-i Ekrem Efendimize (asm):
“Ya Resûlallah! Kıyamet ne zaman kopacak?” dedi. Resul-i Ekrem (asm):
“Sen kıyamet için ne hazırladın?” buyurdu. Adam:
“Allah’ın ve Resulünün (asm) sevgisinden başka bir şey hazırlayamadım yâ Resûlallah!” diye cevap verdi.Bunun üzerine Resul-i Ekrem (asm):
“Muhakkak sen sevdiğinle berabersin!” buyurdu.4
Enes (ra) der ki: “Biz İslâm’a girdikten sonra Hazret-i Peygamber’in (asm), “Sen sevdiğinle berabersin!” sözünden dolayı duyduğumuz sevincin üstünde daha şiddetli bir sevinç duymadık. Ben, Allah’ı, Resulünü, Ebu Bekir’i ve Ömer’i severim. Ben onların hayır işlerine benzer hayır ve ibadet işlememiş olsam bile, onlara olan bu sevgim sebebiyle ahirette onlarla beraber olacağımı Allah’ın kerem ve inayetinden umarım.”5
Bediüzzaman Hazretleri, makam ve derecelerin kişileri, birbirini sevmek şartıyla dünyada bile ayırmadığını tesbit ettikten sonra der ki: “Elbette, dâr-ı saadet ve ebediyet olan Cennette, bittarîkı’l-evlâ, dost dostu ile beraber iken, her birisi istidadına göre sofra-i Rahmânirrahîmden, istidadları derecesinde hisselerini alırlar. Bulundukları Cennetler ayrı ayrı da olsa, beraber bulunmalarına mâni olmaz.”6
Keza bu hadisin müjdesine göre kişi eğer Allah’ı seviyorsa, Allah’ı görecektir. Allah’ın rahmeti bereketi selamı üzerinize olsun.
Kaynaklar:
1) Cennet, Durak PUSMAZ, Şamil İslam Ansiklopedisi
2) İlmihal, İman ve İbadetler, İsam, 1999(Hadid,14)