PAÜ Hastaneleri Nöroloji Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Doç. Dr. Nesrin Ergin yaptığı açıklamada şunları ifade etti: “Üniversitemiz bünyesinde yürüttüğümüz sağlık farkındalığı etkinlikleri kapsamında, bu yıl da 29 Ekim Dünya İnme Günü’nde toplumumuzla bir kez daha buluşuyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da ‘Her dakika kıymetli’ vurgusuyla, inmenin önlenebilir nedenleri, erken belirtileri ve hızlı davranmanın önemi üzerine bir farkındalık kampanyası düzenliyoruz.
Çünkü bir inmede yaşanan zaman kaybı, beyin kaybı anlamına gelir. İnme, yalnızca nörolojik bir rahatsızlık değildir; toplum sağlığı açısından da büyük bir tehdit oluşturur. Dünyada her dört kişiden biri yaşamı boyunca inme geçirme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Türkiye’de de bu konuda farkındalığın artırılması ve önlenebilir inme vakalarının azaltılması büyük önem taşıyor. Bizim amacımız, toplumda inmenin aslında önlenebilir bir hastalık olduğu bilincini güçlendirmek.
Bu yılki etkinliğimizde özellikle üç temel noktaya dikkat çekiyoruz; inme risk faktörleri ve önlene bilirliği konusunda farkındalık oluşturmak, erken belirtileri tanıyarak hızlı hareket etmenin önemini anlatmak ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının altını çizmek. İnme anında doğru müdahale için zamanı doğru kullanmak hayati değer taşır. Bu nedenle ‘FAST’ kuralını her fırsatta vurguluyoruz. F (Face) Yüzde düşme, A (Arm) Kolda güçsüzlük, S (Speech) Konuşma bozukluğu, T (Time) Zaman kaybetmeden 112’yi aramak. Bu basit ama çok değerli bilgiler, bir hayat kurtarabilir.”

Doç. Dr. Nesrin Ergin: “Belirtileri gördüğünüz anda vakit kaybetmeyin.”
İnmeden korunmanın aslında sanıldığı kadar zor olmadığına değinen Doç. Dr. Ergin, risk faktörlerini kontrol altına almak gerektiğini vurguladı. Yüksek tansiyonun düzenli ölçülmesi, diyabet ve insülin direncinin takip edilmesi, kolesterol düzeylerinin kontrol altında tutulması, sigaranın bırakılması ve alkol tüketiminin sınırlandırılmasının en temel adımlar olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ergin sözlerine şöyle devam etti:
“Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek büyük fark yaratır. Haftada en az 150 dakika tempolu yürüyüş gibi orta düzey egzersizlerin yapılması, sebze ve meyve ağırlıklı Akdeniz tipi beslenme modelinin uygulanması, tam tahıllar, zeytinyağı ve kuruyemişlerin sofralardan eksik edilmemesi gerekir. Özellikle masa başı çalışanların uzun süre hareketsiz kalmaması, gün içinde küçük hareket aralıkları oluşturması da son derece önemlidir. Bunların yanı sıra, inmenin erken belirtilerini tanımak ve vakit kaybetmeden harekete geçmek hayat kurtarır. Yüzde ani düşme veya asimetri, kolda ya da bacakta ani güçsüzlük veya uyuşma (özellikle tek taraflı), konuşma bozukluğu ya da anlama güçlüğü, ani görme kaybı veya denge bozulması gibi belirtiler asla göz ardı edilmemelidir. Bu belirtiler fark edildiği anda yapılması gereken en doğru şey, hiç vakit kaybetmeden acil servise başvurmaktır. İnme, önlenebilir bir hastalıktır ve her birimiz bu konuda sorumluluk alabiliriz. Bir dakikamız var, diyerek hem kendi sağlığımız hem de çevremizdekilerin sağlığı için
farkındalık oluşturabiliriz. Hep birlikte, 29 Ekim Dünya İnme Gününde inmelere dur diyelim, farkındalık oluşturalım, gecikmeyelim ve zamanla yarışalım.
Yorumlar
Kalan Karakter: