Sovyet Rusyanın faaliyetlerini anlatmadan Stalin hakkında bir kaç söz söylemek lazım.
Stalin bütün insani değerlerden arınmış katıksız bir cani idi.1938 olması lazım Putinin anlattığına göre, bir ile üç milyon arasında çoğu eğitimli Sovyet vatandaşını bir gecede halk düşmanı ilan edip katledebilen, Polanyada 70000 subayı öldürten Kırgızistanda 20 000 kişiyi bir toplu mezara gömen karısına oğluna acımayan bir ruh hastası imiş. Tabi o meshur sürgünleri beşer onar kişilik öldürmeleri saymıyorum bile.
2. Dünya savaşından sonra Dünyaya gözünü diken Sovyetler birliği Çinin koministleşmesini sağladı. Ardından Koreyi koministleştirmek için Çinle beraber koreye saldırdılar. Ancak yarısını elde edebildiler.
Bağımsızlıklarını yeni kazanmış Arap kırallıklarını yetiştirdikleri gençlere kominist Baas partisini kurdurarak bu parti vasıtasıyle Batının kulaklarından tutup kıral yaptığı yemek lüks ve şehvet düşkünü kıralları armut gibi düşürdüler.Irak,Suriye, Mısır, Libya ve birçok Afrika ülkesine hatta bütün afrikaya hakim oldular.
Amerikanın en yumuşak karnındaki Kübada yetiştirdikleri gerillalar vasıtasıyle diktatör batistayı al aşağı ettiler. Artık ellerinde yetişmiş tecrübe kazanmış on binlerce devrimci gerilla vardı. Bu gerillalar Dünyanın her yanına yetişiyorlar sovyet işgaline zemin hazırlıyorlardı. Yürüyüş gösteri isyan talan suikast grev işgal her ne ararsan vardı ve başarıyorlardı.
Avrupanın sınırı doğuda Finlandiya İsveç,Almanya,Avusturya ve italya olmuştu. Avrupa çok küçülmüştü. Bu sınırın dışında Yunanistan ve Türkiye vardı. Kapitalist ülkeler artık tir tir titriyorlardı.
Sıra Avrupaya gelmişti. Uygun iki ülke vardı. İspanya ve Fransa. İspanyada General Franko kominizme geçit vermedi. Kominizmi İspanyadan söküp attı. Fransa nedense bu sosyalist kominist işlerini çok seviyordu. Hareketler başladı. Fransa yanıyordu. Hükümetler gidiyor hükümetler geliyordu olmuyordu kominist hareketler bir türlü durduralımıyordu. İngiltere nisbeten sakindi onlar göz açtırmamıştı. Fransada başlayan kominist yangını Almanyaya, Avusturyaya, İtalyaya, Yunanistana, Türkiyeye kuzy afrika ve Güney Amrika ülkelerinede sıçramıştı. Dünya tam anlamıyle yanıyordu.
Burada basın yayının rolüne işaret etmemek elbette olmaz.
Sovyetlerin yetiştirdiği gazeteciler ve sovyetlerin beslediği basın yayın kuruluşları harikalar yaratıyorlardı.Günün 24 saati faşist Amerkayı yazıyorlardı. Katilleri teröristleri gerilla bağımsızlık savaşçıları olarak ulvileştiriyorlar. Kominist işgalleri anarşileri suikastleri talanları yağmaları toplu öldürmeleri 180 derece tersine çevirerek kahramanların destanları olarak insanlara sunuyorlardı.
Her şey ters yüz edilebiliyordu.Basın ordulardan daha başarılıydı. Fransadaki isyan kominizmin kutsal ateşiydi. İnsanlığın dönüm noktası, kurtuluşuydu. Nasıl destanlar yazacaklarını övgüler düzeceklerini bilemiyorlardı. Yeni edebiyatçı, yazarları, çizerleri ve gazetecileri parlatıp gözleri boyuyorlardı. İtalyada kızıl tugaylar başbakanı bile kaçırıp öldürebilmişlerdi. Almanyada Bader mainhof çetesi çok sansasyonel bir iş yapmıştı. Olimpiyatlar basmışlardı.
Almanya işin ciddiyetini anlamış yangını hemen söndürmüştü. İtalyada başbakanın öldürülmesi kızıl tugayların sonu olmuştu. En ümitli olunan yer Fransaydı. Fransa 2. Dünya savaşının kahramanlarından general Degolü göreve çağırdı. Fransa şartsız şurtsuz Degole teslim edildi. Degol askeri usullerle komist isyanı cayır cayır ezdi. Avrupa biraz rahatlamıştı.
Bu arada Macaristan ve Çekoslavakya kominizmden kurtulmak istemişti. Bedelini tank paletleri ile tanışmakla ödediler.
Sovyetler durmuyordu. Yetiştirdikleri elamanlar fırsat buldukları her yerde saldırıdaydılar.
Artık Dünyanın destanlaştırılmış bir 68 kuşağı vardı. Bunlar hemen basın yayın camiasına geçerek Dünyaya yalan uydurma tersleştirilmiş haber yorum belgesellerle zehir enjekte etmeye devam ettiler. Artık çok rahat kamu oyu oluşturabiliyorlardı. Algılar tehditler şantajlar la idareleri etkiliyebiliyorlar yönetimleri yanlışa sürüklüyebiliyorlardı. Toplumda algı oluşturabiliyorlar toplumu istedikleri yöne çekebiliyorlardı.Hasılı velkelam askeri ve gerillacılık yolundan yapılamıyan basın yayın yoluyla yapılıyordu
Sovyetler birliği her ne kadar Avrupayı elinden kaçırdı isede çok güçlü görünüyordu.Karşısında durulamıycağı kabul ediliyordu. Bu durumda bilhassa genç insanların isteğini kamçılıyor gözlerini kamaştırıyor onları cezbediyor kendisine çekiyordu.
Brejnev Dünyada her isteğini yapabileceğini düşünüyordu.
Ve brejnev doktrinini ilan etti.
Diyorduki bütün komşularımız bizim arka bahçemizdir tehdit görürsek işgal ederiz.
Hatta komşumuz olmasada Sovyetler birliği için tehlike arzeden yerleride işgal edebiliriz bu bizim hakkımız diyordu.
Dünya buz kesmişti.
Hedefte iki ülke vardı. Türkiye ve İran. Finlandiyanın İsveçin Afganistanın işgali mantıklı ve stratejik değildi.
Sovyetler birliği beş önemli yanlış yaptı.
1- Afganistanın işgali. Bu anlamsızdı. Anladığım kadarı ile Afgganistanı bir çırpıda işgal edecekti Galiba Davut Hanı devirip yerine Babrak Kemali getirerek hazırlıkta yapmışlardı. Afganistan üzerinden Pakistana girip Hint Okyanusuna çıkacaklardı. İranı ve Arap Dünyasını çepeçevre sarıp İranı Türkiyeyi Arabistanı bitireceklerdi olmadı. Afganistan baş yaran küçük taş olmuştu. Sovyetlerin ekonomisini silahlarını prestijini on binlerce askerini bitirmişti.
2- Türkeşi ve bozkurtlarını hafife almışlardı. Bozkurtlar destanlar yazarak tarih yazarak direndiler. Anadoludan geçit vermediler.
3- Yıldız savaşları projesi masalına inanarak olağan üstü paralar harcadılar.
4. Ekonomilerini dikkate almadılar. Ekonomileri Dünyanın yirmi otuz yıl gerisindeydiler.
5- Kendilerini olduklarından fazla gördüler.
Dünya kapalı olduğu için bilemediği bu içi boş devin hayretle boş çuval gibi çöküşüne şahit oldu.
Devam edecek.