Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
İnsanın yaratılmasının hikmeti Allah’ı tanıyıp ona ibadet ve kulluk etmektir. Bunun dışında başka şeylere tüketilen ömürler, ameller zayi edilmiş olur
“Sana yâkin (ölüm) gelinceye kadar Rabbine kulluk et” (Hicr, 99)
“Hiçbir gün, hiçbir gece, hattâ hiçbir an yoktur ki, Allah Teâlâ o vakitte ku -llarından dilediğine ihsan ve ikramda bulunuyor olmasın! Allâh Teâlâ hiçbir kuluna, kalbine zâtının zikrini ilhâm etmekten daha büyük bir ihsanda bulunmamıştır” (Heysemî, II, 236; Ali el-Müttakî, VII, 809/215111).
⭐Cerh bin Abdullâh (ra) anlatıyor‼
Bir gece Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’le birlikte oturuyorduk. Dolunaya bakarak şunları söyledi:
“Şu dolunayı birbirinizi itip kakmadan rahatça nasıl görüyorsanız, Rabbinizi de öyle rahatça göreceksiniz. Artık güneşin doğmasından ve batmasınd -an önceki bütün namazları kılabilmek için elinizden gelen gayreti göste -riniz.” Ardından da şu âyet-i kerîmeyi okudu:
“Güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et; gece saatlerinde ve gündü -zleri de tesbîh et ki, Rabbinin rızâsı -na eresin” (Tâhâ, 130) (Buhârî, Mevâkît 16, 26, Tefsîr 50/1, Tevhîd 24; Müslim, Mesâcid 211).
Yüce Rabbimiz’i görebilmemiz için en büyük vesîle farz namazlara gösterilen titizliktir.
İnsan, ilâhî azamet ve kudret akışlarının sayısız nakışı ile donatılmış bu âlemde ilâhî sanatın zirvesi olarak yaratılmış, bu yaratılışın şükrânesi ve “Hakk’a vuslat”ın, yâni Rabbi ile dost olabilmenin temini için de ibâdetlerle mükellef kılınmıştır. Cenâb-ı Hak birçok âyet-i kerîmede, insanın ebedî hüsrandan kurtulabilmesi ve kalb-i selîm, kalb-i münîb ve nefs-i mutmai -nneye nâil olabilmesi için, amel-i sâlihlere sarılmasını emretmiştir.
“Ey insanlar! Hem sizi hem de sizden önceki insanları yaratan Rabbinize kulluk yapınız”(Bakara 21)“Allah’ın (verdiği) rengiyle boyandık. Allah’tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O’na kulluk ederiz (deyin) (Bakara,138)De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir” (En’âm, 162)Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” (Zâriyât, 56).
Cin ve insan cinsinin yaratılmasının hikmeti Allah’ı tanıyıp ona ibadet ve kulluk etmektir. Bunun dışında başka şeylere tüketilen ömürler, ameller zayi edilmiş olur!
Bir pâdişâha kul ol kim
Mülkü zâil olmaz ola
Bir gülşene bülbül ol kim
Hîç sararıp solmaz ola
Hazreti Mevlânâ kulluğuyla övünür, kulluğuyla coşar ve şöyle haykırır:
”Ben kul oldum, kul oldum, kul oldum! Ben sana hizmette mahcubiyetimden iki büklüm oldum.Kullar âzad olunca şâd olur, sevinir, bayram eder; Ben Sana kul olduğumdan dolayı şâd oldum, sevindim, bayram ediyorum.”
Kulluk en yüksek derecedir. Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem sultanlığı değil, kulluğu seçmiştir. İmanımızın tasdiki olan Kelime-i şehadet okurken ”abduhu ve resuluhu” diyoruz. Burada çok ince ve derin bir mana vardır. Çünkü ‘abd’ kul kelimesi ‘resul’ kelimesinden önce gelmiş, kulluğun önemine dikkat çekilmiştir. “Kulu ve elçisi”..
Biz de kulluğumuzun farkında olmalıyız. Her adımda, her nefeste bir olan Allah’a kul, köle olduğumuzu bilmeliyiz! Bunun şuurunda olmak kulluk görevlerini yerine getirmeyi gerektiriyor. Bunun şuurunda olmak emredilenleri yapmayı gerektiriyor. Bunun şuurunda olmak yasaklananlardan kaçmayı gerektiriyor. Bunun şuurunda olmak O’nu çokça hatırlamayı ve anmayı gerektiriyor… Eğer dünyada kulluğun şuuruna varmaz isek ahirette zoraki bir şekilde varacağız ancak bu bize hiçbir fayda vermeyecektir.
Yâ Rabbi, Öyle bir meyden ver ki ruhumuz huzur bulsun. Öyle bir kadeh sun ki içi dolu nur olsun. Aşkın ateşini sinelerimizde yandır. Ve kulluk iştiyakıyla hepimizi gafletten uyandır.
“Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan eyle, soyumuzdan da sana teslim olacak bir ümmet çıkar. Bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et. Şüphesiz tövbeleri kabul eden, merhameti bol olan sensin (Bakara,128)
(Allahım!)Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız sendenyardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet;gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil" (Fâtihâ, 5-7).
“Allah’ım! Seni zikretmek, nimetlerine şükretmek ve sana en güzel biçimde ibadet etmek konusunda bana yardım eyle” (İbn Huzeyme, Dua, No:751). Harameyni Şerifeyn/ Esselemu Aleyküm Ve Rahmetullahi Ve Berekatuhu Ve Mağfiretuhu Vakti Şeriflerin hayrı Ve bereketi Üzerimize Olsun.