“Karacıların komutanı bir eri çağırmış.
Er, hemen gelmiş:
- Emret komutanım!.. demiş. Komutan emretmiş:
- Asker, yere yat!
Karacı er yere yatmış. Tank üstünden geçmiş. Er, emri bozmadan tankın altında kalmış. Tank geçince ölmüş tabii. Komutan:
- İşte Cesaret bu!.. demiş.
Havacıların komutanı da bir er çağırmış. Er koşarak gelip:
- Emret komutanım!.. demiş. Havacı komutan helikoptere binmesini emretmiş. Er helikoptere binmiş. Havalanınca paraşütsüz atlamasını emretmiş. Er atlamış. Yere çakılıp ölmüş. Havacı komutan da:
- İşte cesaret bu!.. demiş.
Denizci komutan da bir erini çağırmış. Er koşarak gelip:
- Emret komutanım!.. demiş. Komutan emretmiş:
- Evladım suya dal, on dakika çıkma!..
Denizci er karşılık vermiş:
- Hadi lan!..
Denizci komutan:
- İşte asıl cesaret bu!.. demiş.”
Devlet bürokrasisinde, partizan siyasetçi karşısında Denizci er gibi yanlış emre karşı gelebilecek bürokratlara ihtiyacımız var.
Hem de çoook!
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!