"İki Türk askeri şehit düşmüş. Şehadetlerinin karşılığı olarak Cennet'e girmişler.
Bir gün bir ağacın gölgesinde otururken karşıdan koca bir ayının geldiğini görmüşler. Önce tedirgin olmuşlar. Sonra Cennet'te kimsenin kimseye zarar vermeyeceğini bildikleri için beklemişler. Ayı onların yanına gelmiş. Selam vermiş. Ayının konuşmasına şaşırmışlar. Selamını almışlar. Bu kez de Cennet'e nasıl geldiğini merak etmişler ve sormuşlar:
- Ayı kardeş, ne sevabı işledin de Cennet'e geldin?
Ayı da bunu merak edip görevli meleklere sorduğunu ve meleklerin şu açıklamayı yaptığını söylemiş.
Görevli melekler demiş ki ayıya:
- Ey Ayı!.. Aslında Cennet'e hiçbir hayvan alınmaz! Ama sen öyle hayırlı bir iş yaptın ki. Seni o hayırlı işinin karşılığı olarak Cennet'e alıyoruz.
Ayı, hayırlı işinin ne olduğunu sorunca şu açıklamayı yapmışlar:
- Osmanlı döneminde Balkanlarda rüşvetçi bir Kadı Efendi vardı. Her davayı rüşvetle karara bağlardı. Tam küpünü altınla doldurup Bulgaristan dağlarından Edirne'ye geçerken sen onu ormanda yemiştin! Balkanlarda yaşayan Müslüman Türkler senin için şu duayı yaptılar:
- Ey Allah'ım! Bu rüşvetçi kadıyı kim yok ederse onu Cennetine koy!... Biz de seni bu sebeple Cennet'e koyuyoruz!...
Ayı başından geçenleri böylece anlatmış..."
Günümüzün adalet kaatillerini yiyecek ayıların nesli tükendi mi acaba? Nedir Allah'ım Türk milletinin yirmi birinci asırdaki çilesi?...
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!